10 Temmuz 2011 Pazar

Tıkkıdı Tıkkıdı Hatunlar...

Hepimiz aynı modellere alıştık hatun kişilerde...
Hepsinde dirsekten taşıma çantalar...
Saç şekilleri, boyaları, taranış şekilleri, yivleri bile aynı yerden ayrılmış...
Gözlüklere iki surat sığar...
Kokular desen, köpeğe aratsan hangi birini bulacağını şaşırır...
Ayakkabılar, saçlar, pantolonlar, bluzler, konuşmalar, bakışlar, süzülmeler derkeeeeen...
Hatun kişilere bizler de dahil hep bakarız, hatta en çok da biz bakarız hemcinslere, ne giymiş, yakıştırmış mı makyajı, saçı fesatlıktan değil tövbe meraktan sadece...
Artık erkekler de maşallah bizler gibi, her biri birbirine denk, bermudalar bel altı...
Tişörtlerin yakaları katlanmıyor -ki hepsinin yanına gidip düzeltesim var-...
Ayakkabılar, kısa çoraplar hele hele de yürüyüşler...
Hiç kendime mal etmeyeceğim...
Bugünkü avm gezimizde anacığım, kardeşim, kızımla tam önümüzden iki model geçiyor onlar yürürlerken kardeşimden bir tespit...
"Bu erkeklerin hepsi de kakaları gelmiş gibi yürüyorlar..."
Demek ki o model giyime de o tarz yürüyüş...
Çok güldüm yalnız kim derdi ki günün birinde erkek kesiminin de giyiminden yürümesinden sohbet konusu olacak hatta sonunda çoook güleceğiz :)

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Sınavsız Hayat Etsiz Köfte...

Hayat, en büyük hengamemizin sona ermesiyle ipinden boşanmışlar misali derin oh çekmemizle süregiderken...
Karnemizin yüzleri beşleri, aklımın ermediği eğitim mevzunun, eline aldığında hiç bir maddi değer vermeyip maneviyata boğan durumundan sonra yaz okulu faciası başladı...
Üzerine para verip çocuğu heder etmenin diğer adı yaz okulu hadisesi...
Okulların açılmasıyla tanıştığı tenis tesisinde günde iki antrenman yapmak ve diğer aktiviteleri devam ettirmek suretiyle eve geldiğinde halının üzerinde uyuyakalan Rengin kızımızın içi çıktı...
Fakat maşallah o ne enerjidir ki sabah olunca hazırlıklara başlıyor hemen yola çıkmak için sanıyorum servise binme kısmı heyecan veren çokça...
Sonra bizim ahretliği temelli gönderdik şehir dışına... Taşındılar hepten ağlak zırlak uğurlama fakat ben her yaz gittikleri gibi yazlığa gittikleri fikrini öyle yerleştirmişim ki beyne okul açılma vaktinde zor gelecek...
Geçen haftaki kısa Mersin seyahati hepimize ilaç geldi...
Daireden arkadaşımızı seneler sonra ziyaret etme faslı, kız kıza durumu, havuzu, lezzetleri ve şansımıza boğmayan havasıyla iyi geldi...
İçinde bulunduğumuz ayın ikinci yarısının Çeşme taraflarında geçecek olmasının heyecanıysa haftalar önce Rengin' i sardı sarmaladı bile hoş beni de, tebdili mekan durumu...
Android ruhumda, olabildiğince dingin, alabildiğine huzurlu, boğazına kadar baba özlemine batmış, içinde debelenen sınavlarından çıkmaya çalışıp kazanınca kıymetini bilen durumlar baştan gitmeyedursun...
Onlar da maceranın bir parçası deyip sineye sığdırıp önümüzdeki maçlara bakıp şike olayındaki gözaltılara şaşırıp yuvarlanıp gidiyoruz...
Herşeyden önce Rengin' e her zaman dediğim gibi anneciğim para olunca zengin demiyoruz kimseye...
Asıl zengin dediklerimiz sevdikleriyle mutlu olanlar, sağlıklı yaşayanlar...
Sana istediğin mısırı, sakızı, dondurmayı alabilmek ve senin onları yiyebilmen bile bizim zenginliğimizin en güzel kanıtı...
Her türlü zenginliğimize bin şükür...
Bu arada öğrenip de çok üzüldüğüm dualarımdan eksik etmediğim SUFİ SAJA ekibinden Tontininin en kısa sürede iyileşeğini umud ediyor onu kısmet olursa ziyaret etmeyi çok istiyorum...
Sağlıklı keyifli bol zenginlik dolu günler efendim...



2 Temmuz 2011 Cumartesi

Kendi Kendine Akan Sabun Dettol...


Akan suyun altında bile ellerini kuru temizleyebilme yeteneğine vakıf Rengin için Dettol ailesinin yeni ürünü elimize ulaştı...
Şimdi Dettol No-Touch Otomatik El Yıkama Sisteminin belirlediği kadar sabunu arıtmak için epey uğraşıyor dolayısıyla eller pırıl pırıl mikropsuz...
Anne yüreği de ferah mı ferah...
Hele paketten çıkan kendisi için gönderilmiş parmak boyalarla oynadıktan sonra boyanın ellerden terki için Dettol hayat kurtarıcı başrol oyuncumuz...
Diğer bütün ürünlerini en kısa zamanda yurdumda görmek umuduyla...