30 Eylül 2011 Cuma

Bugün Cuma Enseni Kapa...

 Bizim dönemler hatırlarlar bu lafı, okulda kaç kere duymuş, ardından sınıfın safının ensesinde patlayan şaplağın sesini....
Bir de şey geldi aklıma, sınıf tahtasının sağ üst kısmına tarih yazılır altına bir çizgi alta da gün yazılır ayın 14' ünde hiç sekmez bugün ayın 14'ü kız saçını kim ördü...
Cuma günleri tarifsiz salak bir heyecan, midede bir kelebek uçuşması hasıl olur bende...
Sela Ezan arası özlem giderilmeye çalışılan baba yanından sonra iş çıkışı ertesi iki günün tatil olma vesilesi belki kelebekleri uçurtan...
Bu akşam da sanki genç kızlar gibi konsere gidecek olmamın heyecanı da sardı kimbilir...
Abla kardeş el ele tutuşup Halil Sezai' yi dinlemeye gideceğiz inşallah artık mest olur mu çıkarız yoksa İbo dinlemiş gibi ciğerlerimiz dağlanıp mı çıkarız bilemiyorum...
Hafta sonu da halacığım misafir bende, evde bey olmayınca daha rahat eder düşüncesiyle bu sefer bende kalmasını istedim...
Öyle kız kıza bir hafta sonu olacak, anne, kız, hala, anneanne, teyze mis misssss....
Aşağıdaki parça en sevdiğim parçası, düet yapıp içine etmeselermiş, adamceğiz tek başına söyleseymiş iyi olacakmış da...

28 Eylül 2011 Çarşamba

İtler İstedi Diye ATLAR Ölmez...

Yeterince bulanık olan suyuma, nereden geldiyse bir çamur topağı daha geldi bombok oldu suyun içi...
Şu sıra dipten yüzeye danslar eden diğer çamurlarla kardeş, salınıp duruyorsunuz ama benim o havuzun tıpasını çekmem çok yakın...
Bütün çamurlar çocukluk zamanımda sucunun omzunda taşıdığı cam bidondan, bizim evdeki bidona devşirilirken oluşturduğu girdap gibi küfür etmem gereken bu yerde ....................... koyup geçmem gayri ihtiyari bir tepki olup nasılsa okuyucu benim ağzımın bozuk olduğunu biliyora sığınıp ortalığı daha da bombok etmeyeyim...
Sözlerime on numara Rumen bir atasözüyle son vermek isterim...

İTLER İSTEDİ DİYE ATLAR ÖLMEZ...

26 Eylül 2011 Pazartesi

Geçtiğimiz....

Geçtiğimiz hafta Rengin' in doğum gününü devirdik...
Aynı gün babamın da doğum günüydü onu da içimizden yaşadık...
Sermin' in pembe mi pembe kızını gördük, üç günlüktü, kokladım mis gibi süt kokusunu çektim içime...
Kararlar aldım sonra geri verdim...
Ahretlik gelmişti Kuşadası'ndan bahanesine Deniz Kızını da görmüş olduk...
İçimi rahatlattım ne zamana kadar bilmeden...
Bu öğlen çılgınlık yaptım midemi doldurdum tıka basa...
Eski günlerdeki gibi parfüm kokladım bileğime sıktım...
Fiyatına baktım epey pahalanmış...
Yazıyı da bileğimden gelen kokuyu koklaya koklaya yazdım...



21 Eylül 2011 Çarşamba

Bak Anne...


Sen bana izin versen ben aşkımı yaşayacağım ama izin vermiyorsun ki...
Diyelim ki izin verdim nasıl yaşayacaksın...
Beraber gezeceğiz, futbol maçlarını izleyeceğim...
Ee bunları aşk yaşamadan da yapabilirsin, o senin zaten arkadaşın...
Olmuyor anne, ben seviyorum aşkı bulduğumu hissediyorum, birinci sınıftan beri eminim bak...
Annecim şimdi sen bunu aşk olarak görüyor olabilirsin ama kimi arkadaşını biraz seversin, kimi arkadaşını çok seversin, bu arkadaşını da biraz fazla seviyorsun demek ki...
Hayır anne ben eminim aşkımdan, emin olmasam diyorum ya sana birinci sınıftan beri seviyorum...
Peki o da sana karşı bir aşk besliyor mu?
Bilmiyorum bazen sana aşığım diyor ben de delisin diyorum...Bazen yok diyor anlamadım...
Peki annecim o ama çok yaramaz bir çocuk, derslerini de önemsemiyor, sürekli cezaya kalıyor...
Olsun anne ben çalışkanım, zekiyim ya değişir o, ben değiş dersem...
Sen yine de şu aşk işini unut anneciğim bence yani, sadece arkadaş olarak kalın, zamanı gelince bunların hepsi olur zaten...
İşte diyorum zaten anne sen izin vermiyorsun...
?????!!!!!!!!

Yarabbim birgün bunları kızımla konuşacağım katiyen aklıma gelir miydi?
Hayır nasıl tepki vereceğimi de bilmiyorum ki, dinleyicilik sınırlarını iyi çizmek lazım ki bana her zaman açılsın...
Umarım doğru yoldayımdır...
Oy Renginim Renginim :)

19 Eylül 2011 Pazartesi

Zil Çaldı...

Ebeveynlerin baktığı pencereden bakmıyorlar çocuklar...
Bana kalsa amaaaan okul açıldı, ders, yazılı, sözlü, ödev ne kadar uzun yıllar var önündeyle dertlenirken Rengin için bunlar değil, tamamen arkadaşlarımı özledim, okulumu özledim kaygısıyla yaşadı son zamanları, hatta son bir hafta sürekli kaç gün yatacağıza kadar vardırdı...
Bir de oku, mezun ol, hayat işte en güzel zamanlar aslında bunlar, hele ki benim gibi geniş anneye, özellikle dersler konusunda çok sıkıştırmayan anneye...
Hayırlı olsun okul bütün okullu çocuklara ergenlere...

16 Eylül 2011 Cuma

Akça Pakça...

Pazatesi günü bu güzel hanımefendiyle gittikten sonra bu bize epey gider dedik bir sonraki aya kadar...
Gideri var deneyin gidin aklanın paklanın...


13 Eylül 2011 Salı

Yaşa Pazartesi...


Tam tekmil ev hanımı değilim, anne üzerine yüklenilen, zamanında suyu annesinden isteyen, Allah beni ne yapsa yeridir tarzı tembel adamın tekiyim...
Tembellikten ziyade bilmediğimden...
Örneğin mesela misal temizlik yapıyorum, bağ bağışlıyorum sanki annemden onay alacağım, aferin benim kızıma diyecek ya, anne çok yoruldum temizlikten çıktım, sanırsın bütün apartmanı temizlemişim, annem bilir ya malını, şurayı temizledin mi? aaaaaa orası da mı temizlenecek, buraya el attın mı, hııı orada mı vardı...
Öyle bir yaratıcılığım yok, evin neresinin temizleneceğine dair dahiyane fikirlerim yok...
Mutfakta da öyle aman aman bir numara yok...
Bu hafta domates yapayım şeklinde bir heves geldi bana...
On beş kilo domatesi sardım başıma...
O hafta sonu da misafirim var, iki çocuk bir ben, onlara mutfaktan çığırın sürekli, birbirinize yapmayın öyle, güzel durun, aşağıda komşu var, bir yandan domatesleri blendırdan geçir, poşetlere koy, sonra onları nereye tıkacağını dert et...
Ha bir de domates kabuğu hadisesi var, aman sen on beş kilonun kabuğundan bir domates sosu ol...
Efendim domatesin kabuklarını blendirdan geçiriyorsunuz iyice, sonra tel süzgeçten geçiriyorsunuz, şahane kıvamlı sos oluyor size...
On beş kilo domatesin kabuklarından 1,5 litreye yakın da sos meydana geliyor...
Sizin de bizim de yaptıklarımızı sağlıkla yedirmek nasip etsin Allah....
Öyle ya yap et yemeye kalınmalınabilir...
Hafta sonu ayaklarımın altından ateşler çıktı, ben de her normal kadının yaptığı şeyleri yapıp da mesele yapıyorum bir de bu kadar ağıtlara oturuyorum...
Anneme desem şimdi bıyık altından güler eee ne var ev hanımlığı kolay mı Funda Hanım diye...
Hatta geçende annemle mevzusu oldu, anne karnıyarığı fırında yapıyorlarmış önceden kızartmadan diye...
Öylesi olmaz dedi, uğraşacaksın, iyi yemek emek ister diye de bir veciz attı ortaya...
Öyle böyle işte, 29 una kadar her işi anandan beklersen, sonra da sonradan olma ev hanımı olursun, üzerine kıytırık iki iş yaptıktan sonra iş yaptım diye ortalarda dolanırsın...
Ne hafta başı, ne sendromu yaşa sen pazartesi...



9 Eylül 2011 Cuma

Güzel...


Okul açılmasına az kala heyecansızız...
Eteğimizi denedik...
Oldu, boyundan takıntımız vardı Rengin tarafından, boyu kısa olmasın öbür kızların külotları görünüyor benimki görünmeyecek...
Aferin kızım dedim özel yerler onlar, dikkat edeceğiz daima...
Hafta güzel başladı güzel bitiyor, geliyor yine bol işli, pazartesiyi iple çekmeli bir hafta sonuna girdik bile...


Begonvillerle sarılı bir ev dileğim, pembe panjurdan geçtim çoktan...

7 Eylül 2011 Çarşamba

Yollar Bitti...







Yaz ne zaman geldi...
Ne zaman gitti...
Arada bayram devrildi...
Yollar aşıldı...
Mekanlar değişildi...
Ferahlıklar verildi yüreğe...