28 Mart 2012 Çarşamba



"Ne senden rüku artık, ne de benden kıyam. 
Bundan sonra; selamun aleyküm, aleyküm selam." 
Fuzuli

26 Mart 2012 Pazartesi


Behzat Ç. için otururken gördüm...
Yalnızım da, üzüntüm bir yerde şaşkınlığım bir yerde aldım mutfağa götürdüm...
İki senemizi birlikte geçirdiğimiz Cafer devrini kapatmış olduk...
Hayır o değil de ben balıkların gittiklerinde gözlerinin kapandığını sanıyordum, uyurken açık olduğu için giderken de açık demek ki...
En önemlisi Rengin' e haber vermekti...
Babası da seyahatte...
İş başa düştü, sabah ilk alarmı mutlak iki kere ertelerim, onardan yirmi dakika hazine gibidir gitti yirmi dakikam...
Baktım ki Rengin yanımda gözlerini açmış, şimdi içeri gidecek Cafer yerinde yok kendi karşılaşacak...
Anlatmaya çalıştım, on beş dakika iptal ağla ağla içi çıktı...
Neyse atmayacağımıza, onu beraber gömeceğimize karar vererek dindirdik kendisini, aramıza sonradan katılan annemle birlikte...
Yalnız anneanneyi kapıda karşılarken ona da sarılıp ağlaması annemin de gözleri doldurmasın mı...
Alışınca kötü oluyor evet...

14 Mart 2012 Çarşamba

Babamın Tedavisinde Sıkça Yaşadım... Tıp Bayramının Kutluluğuna...

Bugün tıp bayramı...
Bir de kağıt katlama ustası Akira Yoshizawa' nın 101. doğum günü...
Bu sabah serviste radyodan rahmetli Dr.Aydemir Yalman' ın kanser tedavisi sürecinde meslektaşlarını hasta gözünden gördüğüne dair onlara yazı bıraktığını dinledim...
Meraklandım okuyunca da çok üzüldüm, tabi ki hemen babamla tedavi sürecine geri döndüş, gözyaşı, sigara efkar filan amaaaan...
Bizim de can babamın kanser tedavisi sırasında yaşadığımız ve bir çok kimsenin yaşadığını çok güzel kaleme almış...
O nedenle tıp bayramını kutlayanlara selam eder, kimsenin başına gelmesini asla temenni etmediğim yalnız kendilerinin sevdiklerinin de başına gelebilme ihtimali göz önüne alarak kendilerini Sayın Yalman' ın serzenişlerini kaleme aldığı yazısında değindiği konulara davet ederim naçizane...

9 Mart 2012 Cuma

Sevgililer Günü Akrostiş' imiz...

Sevgililer günü için sınıfta yapılan çalışmadan Rengin Hanım'dan payımıza düşen dizeler...






Kaynak; burası...
Akrostiş / İlkleme, bir şiirde dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru sıralandığında anlamlı bir sözcük meydana getirmesidir.
Divan edebiyatında akrostişe muvaşşah ya da istihrac denir.
Eski Yunan ve Latin edebiyatında akrostiş "üç dize" anlamına gelir.

8 Mart 2012 Perşembe

Kadınlar Gününde Yapılacak Kıyaklar...

Madem cennet anaların ayağı altındadır...
Madem kadın çiçektir...
Madem kadın iyidir, güzeldir, hastır...
O zaman bugün neler yapılabilir onlar için kıyak manasına gelebilecek...
Benim aklıma gelenleri yazacağım hatta aklıma sonra gelenleri de eklerim siz de aklınıza gelenleri yorum atarsanız yazıya ekleyeceğim...
Bakalım neler çıkacak...

__ Bugün çalışan kadınlara komple izin verilmeli mesela...
Ha diyeceksiniz ki çocuğunuzun öğretmeni kadın, o da izinli eee çocuk ortada, yok erkek öğretmen sınıflarına pay edilsinler bir günden bir şey olmaz...
__ Bütün sinemalar her seansları kadınlara açılsın ücretsiz olsun mısırları da koltuk kenarlarında hazır edilsin...
__ Akşama yemek yapmak yok onu da ileteyim de...
__ Telefonlar bugün bedava dememe gerek yok herhalde...
__ Benim de kıyak diye sıralayabildiğim maddelere bak hayal gücümün sınırı masamın bitişiyle eşkenar zaar...
__ Bitti abi bitti, sizlerden gelenlere bakacağız aklıma sonradan gelirse ki inşallah yazacağım...

Meslektaşım ve arkadaşım Semiha' dan da şu öneri geldi bana uyar :)
"canım bugün işe gelmeme kısmına katılıyorum. bayan öğretmenlere gelince onlar zaten kar, kış, sömestr vs tatilleri var. o yüzden bugün
en çok sevdiğim bir yemeği dışarıda yemek olabilir,
yada ücretsiz otobüs seyahati olabilir
yada markette 30 tl üzeri alışveriş yapana ücretsiz bir kozmetik olabilir"

7 Mart 2012 Çarşamba

"Rengin Dur Annem Sabah Sabah Kırışığım Açılmadı Daha..."

Sabahın körü 07:30 civarları...
Hanımın elinde telefonum Mehmet Turgut olacak benim kızım bu gidişle...
Gerçi kadraj ayarı filan o kadar usta ki...
En sevdiği iş fotoğraflarımızı çekmek onları birleştirmek ayarlarıyla oynamak sonra Facebook da paylaşmak...
Bazen diyorum "Anneciğim bu fotoğraf olmaz hocam var listede o var bu var ayıp olur" anca durdurabiliyorum...
Bu sabahkine de eh peki dedik...
Bu arada ne kadar babacı bir kızım var onun fotoğrafının boyutundan da belli olduğu üzere...

6 Mart 2012 Salı

Hediyeee...

Muhtelif zamanlarda takdim edilen hediye paketini kabul ederken mahçup olduğum, başkasına verdiğimde ise kendimden çok sevindiğim hadisenin en büyük handikabı zamanından önce alıp dayanamayıp zamanından önce vermemdir...
Kayseri ağzıyla "Şipilik" deniyor bu benim yaptığımın adına...
Şipilik  baba memleketim Sivas ağzında hoppa demekmiş...
Anne memleketim Kayseri' de işgüzar, her işe atlayan ve yakın manalarında kullanılıyor...
Sık sık bu lafın Kayseri ağzı manasına yakışır işler yaparım, kendi kendime hallenir, atlar işleri yapar eder, üzerime vazife bilir falan filan...
Şimdi de ta ta ta Eylül 22' de canım babamla doğum günleri aynı olan kuzum Rengin' e hediyesini aldık iyi mi...
Ben bizim beye demiştim zamanında bi alevlenmişti yok artık diye, o da yavaş yavaş bana benzemeye başladı (aklıma koyduğum anında olmak zorunda) baktım gittiği iş seyahatinden beni arıyor ben buldum bundan alayım mı?
Al dedim bebeeem al, korkak alıştırma elini...
Halbuki ben ikinci elini bile alabilirdim meblağı yüksek diye...
Neyse hazır, paketlendi, heyecanla 22 Eylül' ü bekliyor, göstermek vermek nasip olsun da inşallah...
Kullanmak da...
Bizim Bey' e de geçen sene babalar günü hediyesini iki hafta öncesinden alıp hazır edip ondan önce heyecanlanıp veren de aynı kişidir bu satırları yazanla...

5 Mart 2012 Pazartesi

Acun Gibi Oldum Farkındayım Her Yandan Reklam Fışkıran... Ekmek Parası İşte...

Sabah Sabah içimi fışkırtan bir rahatlık, bir sürpriz beklemede gibiyim...
Böylesi sanal huzur hele hele pazartesi, herkesin sendrom dediği ama benim sevdiğim bir gün aslında...
Herkese iyi haftalar dilerken, sendromlardan sıyrılmış mutlu mesut geçecek günle işleriniz yolunda gitsin o zaman...



 

3 Mart 2012 Cumartesi

Miskin...

Aygaz gerginliğinin ardından sütliman ortalık şükür...
Aynı akşam bizim beyi iş seyahatine göndermemiz ve kar sebebiyle burnumuzun ucunu evden dışarı çıkaramamız neticesinde ana kız evdeyiz...
Annemlerle evcilik oynuyoruz mütemadiyen ne yapalım....
Bu hafta sinema planımız vardı Renginle, yapamadık yarın olmazsa kar, gerçekleştiririz gibi... 
Gerçi pazartesine de sınavı var, çalışmak da lazım...
Önümüzdeki durumlara bakacağız...
Geçende Aynur ablayla birlikteydik, o der her zaman, insan aklı pamuk ipliği ne zaman kopacağı hiç belli olmaz diye...
Sonrasında intihardan açıldı konu, edenlerin de kimbilir nasıl kapandı gözlerindeki perde, dilleri nasıl lal oldu, akıllarına nasıl bir durgunluk geldi de o yola girdiler...
Sonra aklıma benim ortaokulda bir denemem vardı o aklıma geldi...
Salak saçma bir mevzudan annemden de nasıl korkarım babamdan da tabi...
Döktüm salondaki masanın üzerine ilaçları, renklerini beğendiklerimi attım ağzıma ama midem de bulanmasın diye her bir tabletten sonra mandalina portakal hazırlamışım onlardan birer tane atıyorum...
Zehirin panzehiri gibi...
Sonra ben nerden baksan bi yirmiyi bulmuşumdur adette...
Sonrasında uyku bastırdı, yattım uyudum kalktım...
Hiçbir şey olmamış gibi...
Nasıl bir bünye varsa bende de...
Ondan beridir ilaç yutmak benim için ölüm, yutarken elli şekle girerim, öğürürüm, böğürürüm, sıkıntı çokça, o zamandan kalma...
Allah kimsenin aklını pamuk ipliğini kopartacak raddeye getirmesin, akıl sağlığımız bize kalsın son nefesimizi verene dek...