30 Temmuz 2012 Pazartesi

Aslında ikinci kısımda pek bir şey yok sıcaktan başka iyi kısmı görmediğim Alanya Kale'sini gezme fırsatı bulmamız çok sevdiğimiz ağabeyimizle Alanya'nın tepelerinde serin bir kahvaltı sonra Dim Çayı'nın gezme faslı yanımıza kalan karlardı...
Tatilin talihsiz otel faslının bitiminin ardından Antalya merkeze gitmemiz ikinci günü de oruca başlanması dolayısıyla klimanın başından kalkmadan evime bir gideydim sinyalleriyle harekete geçtiğimiz yolda Afyon molasında o serinliği hissedip yerleri öpme isteğiyle dopdoluydu...
Önceki yazının başlığını açıklamak gerekirse ALO 174 hattını arayıp teftiş olayına girmelerinin sonucu olarak tarafıma verilen cevaptı...
Asgari teknik ve hijyenik...
Yeter demek ki adam olana...








27 Temmuz 2012 Cuma

Bayramım bugün benim...

Ben bunu söylemiştim yapmıştım sevinçten ölebilirim ALLAHIM SANA BİN ŞÜKÜR BANA BUNU YAŞATTIĞIN İÇİN............

16.07.2012 13:31:50 10.07.2012 tarihinde şikayete konu otel denetlenmiş ,işyerinin asgari teknik ve hijyenik kurallara uygun olduğu tespit edilmiştir.

Efendim tüm sene, yazın o bir haftasının hayaliyle geçer durur gerçi mantık yüklemesi şahsım adına hayal kurmak değil de bir nefes alsak şeklinde vuku bulur beynimde mevzu...
Bu yaz da bildiğimiz sevdiğimiz yer ramazanın denk geldiği tarih ve bizim bey in alabileceği tek izin tarihi olduğundan fiyatların uzaya fırladığı döneme denk gelince o istediğimiz arzuladığımız yer hayal oldu bir yer ayarlandı Antalya Beldibinde...
Alınan on ikişer günlük izinlerin ilk üç beş günü bizim bey in ablası sonra tatil sonraki üç beş gün de Amerikadan dönen kayınvalide yanında geçirilmek suretiyle planlandı ve giyilmeden gelecek onlarca kıyafetle doldurulan bavullar bagaja yüklendi...
Fırtınalı ilişkimizin hiç kesilmediği, tuzun karabiberin bolca yaşandığı evimizde o sıra limoni durumdan dolayı Beldibindeki Otelin değiştiği yerine Alanya da Arancia Resort diye bir yere dönüştüğünü bavul hazırlama esnasında öğrendim...
Hemen internet başında yorum şikayet övgü dolu siteye girince, otelin rezalet üzeri rezalet olduğunu üzülerek öğrendik...
Kafamızda koca endişelerle otele gittik...
Oraya beş yıldız verenin de resort diyenin de diye uzata uzata sövgülerimizi ilk günden söylemeye başladık...
Bir de turla gitmişiz...
Teyakkuz ilan edip ayaklandık hemen, tabi bizim kız havuzu görünce halinden memnun, bey de sen ne yaparsan yap uyarım tadında...
Önce turu aradım İdeal tur olurlar kendileri...
Seksen telefondan sonra para iadesine yanaşmayınca ki hakları bilmemek ne fena yer de değiştirme olanağı olmadı sonra Resortumuzun Genel Müdürü bizimle irtibata geçti buyrun şikayetçiymişsiniz diye...
Biz de bir surat bu nasıl iş yemekler yenmiyor, pislikten kırılıyor ortalık modunda nefes alırken...
Beyefendi o kadar ilgili ve o kadar samimiydi ki bizim beyin tabiriyle gazımızı aldı gönderdi bizi...
Biz de kıramadık tabi var dedik bunda da bir hayır...
Odamızı değiştirdi hemen, temizliğin mumla arandığı, oda temizliğinin hasbel kader olduğu işletmede her gün odamız temizleyin ışığını yakmadan temizlendi, hatta yatağın ortasında havludan kuğumuz bile konduruldu...
Yine yemekleri yiyemedik ama kilo da almadan döndük bardağın dolu tarafından bakarsak...
İki tatlı aileyle tanıştık önce Rengin kızlarıyla tanışıyor sonra biz kaynaşıyorduk...
Otel hep Rus dediler ben bir titredim önce ama dedim adamı kaçırmayalım yar etmeyelim Rus hatunlara yedirmem gerçi de paralarım valla...
Neyse ki bir tane rus hatun vardı birlikte izledik onu da...
Alman, Hollanda gurbetçilerimizin yoğunlukta olduğu resortumuzda oradan ayarlayınca sülalecek geldikleri tatilde bizim yarı paramızı ödedikleri için hizmet yemek çok takıntı olmuyordu onlara...
An itibariyle öğlen tatili oldu hepinize hayırlı cumalar dilerken ben bir babama gideyim özledim kuzumu ona da havadis vereyim dualarımı okuyayım hikayenin kalanına da bilahare deva edeyim...

Sabah kahvaltım...


Akşamdan kalma sebzeli pilav yatağında sabah pohaçası...

24 Temmuz 2012 Salı

Nasıl Bir Aceleyle Yazdıysam Satır Başları Küçük Harf... Yakıştı mı Bana?

bazen çok aşk istiyorum çok ama dizilerdeki gibi filmlerdeki gibi...
körkütük hem de gerçi kör müyüm kütük mü ben o sen biz siz onlar....
evde yaşamaya kalksam beynim dürtüyor...
mantık kötü şey duygusuzluk değil bunun adı...
başka bir damar giriyor devreye bak dikkat et hormon demiyorum damar...
bir de yüksek sesle kulaklıkta müzik dinleyip yazı yazmak güzel, koştur koştur onun hızıyla yazıyorum bu ara mı aşağıdaki şarkı takılı kulağımda bağıra bağıra...
mapusa sığmayan fikri firarda damarlar dolaşıyorken zurnaya eşlik bedende...
sözün uçtuğu yazının kaldığı cihanda çok yazasım var evire çevire...
daha yazacak neler var ki yaşanıp üzerine hem de...



Güzel...


5 Temmuz 2012 Perşembe

Mülazat Kısmını Boş Bırakmayı İhmal Etmişim İşte...

Rahmetli dedemin lafı "mülazat kısmını boş bırak ki mahçup olmayasın"...
Meali şöyle oluyor yorum kısmını doldurma özellikle kişiler bazında ki sonrasında bir mahçubiyetlik söz konusu olmasın...
Küpe olsun kulaklarınıza benim olduğu gibi...
Konum bu değil elbet hoş bir konum da var mı bilemiyorum da, hava durumu gibi, ahvalim...
İzin alıp gitmek lazım buralardan onu da durumu pek parlak sayılmaz iştah yok...
Öğlen uykusundan kalkmış da sabah mı akma mı şimdi günlerden nedir durumunda lan akşama da nasıl uyunacak bu kadar uykunun üzerine? sorusunun tam ortasındayken bir bulanık hal işte...
Yazmaya yazmaya içim gitse de elim varmıyor kalksam oynamaya ama yerim dar nice benzetmeleriyle Allahtan iş yeri serin de bahanesinin arkasına saklanmakla içtiğim yalandan 3-5 sigaranın ciğerlerimin 1/3 ünü dolmuşluğunun sigara özlemi aradaki kaçamaklar işittirme lan işte söyleme efendi olun dense de kar etmeyişi daha ne sayayım sardırıyorum makaraya mı boka mı belirsiz...