25 Eylül 2012 Salı

Vazgeçtim galiba
Fırtınanın getirdiklerinden de götürdüklerinden de
Elimdekiyle yetinmekten de

aklımın çeşit çeşit söylemleriyle boğuşmaktan da
gördüklerimin düşündüklerimin yaşadıklarımın
her birinin farklı farklı olmasından da
içimdeki dünyayı büyütmemin güzelliklerinden de


çarenin bilinirliğinden o kör olasıca sonucun getirisinden de
günün güzelliğinden evladın kokusunun doyumsuzluğundan da


haz verecek hiç bir şey olmamasından da
gülüşün kaçıncı katmandan geldiğinden de

kahvenin kokusundan da ilacın acısından da

işin yoğunluğunun stresinden de
sigaraya özlemden de

konuşmaktan kaçmaktan da
uzlaşmaktan da
affetmekten de
sevmekten de

uyanmaktan da uyumaktan da

geçtim...........
vazgeçtim.............



21 Eylül 2012 Cuma

İki Tabak...

Yarın Renginimin ve Rengin' in doğduğu gün dedesine hediye olsun diye aynı güne rastlayan gün dedesinin de doğum günü olan büyük gün...
İlk defa arkadaşlarıyla evde toplanacak...
Misafir sayısı tamamen kendi isteği doğrultusunda sınıfından iki kişi, üst kat komşu kızı, parktan iki minik hanımefendi...
Sabahtan hazırlık adı verilen tertibatı alacağım...

-------------------------------

İki tabak koydum önüme büfeden...
Tabaktaki mamullerden kimi kendimden, kimisi nasibime düşenlerden...
İkisini de tarttım tabi...
İkisinin de birbirinden güzelliği veya fenalığı diye bir şeyi yok...
Seçmekle mükellifim, bir üçüncüsünü isteme ayrıcalığım yok...
O halde kötünün iyisi, iyilerin şahı tabaklardan birinden yemeye devam...
Hem her zaman demez miyim?
Tabaktaki yemek bu, yersen..!


Masamdaki nasibim :)

19 Eylül 2012 Çarşamba

En Fenası Stabil Belirsizlik...

Yazan olmak beste yapmak gibi... 
Son zamanlardaki tespitim...
Durduk yerde birden pıt bitiveriyor aklıda...
Geçende hastanede sıramı bekliyorum etrafa bakınıp benden beter durumların gözlemindeyim, aklımdan güzel güzel kelimeler,  oturaklı cümleler ve hatta o cümlelerle rahat iki sayfa yazdıracak mevzu aktı durdu...
Yanımda kağıt olsaymış dedim...
İki dakikaya onların hepsi uçtu gitti tabi balıktan beter hafızamdan...
Geçende de Kent Park AVM nin siz bol bol alışveriş yapın konser bileti verelim size temalı hadisesinin kazancı Sardunya nın fazla bilet var gel bakalım davetiyle hiç gülmediğim eğlenmediğim kadar eğlendiğim o Sezen Aksu konserini beklerken de anam anam akıyor yine beynimde biriken fazladan cümlelerin ifrazat zamanı diyerek dinledim kendimi o kadar...
O anda yine kağıt yok tabi postacı gibi çaprazdan astığım hatta kendi bavul çantamı bagaja koyup yine Sardunya dan emaneten aldığım küçük bir çantanın içinde cüzdanım telefonum ikilisi var...
Gitti yine canım cümleler akıttı beyin zehrini gitti bitti...



11 Eylül 2012 Salı

Gönül İster Tabi Kitapların Yanında Bir Kahve Fincanı Fotoğrafı Olsun...

Geçen seneyi kitap okumadan (neredeyse!) geçiren muhterem-i zat olarak bu sene o açığı kapatmanın mutluluğunu yaşıyorum kendi kendime...
Öyle Leylak Dalı gibi su gibi içme değil, benimki de çapım kadar...
Fakat kendilerinden referans aldığım üç kitaptan ikisini bitirdim, üçüncüsündeyim...
En çok da üçüncüsünden keyif alıyorum...
Benim durum facia kitap konusunda, okuduğunu hop diye unutur mu insan...
Ben, o işte...
Birine edilebilecek en güzel dua bence okuduğun hiç bir şeyi unutmayasın inşallah denmeli belki de...
Gerçi bu da göreceli bak yazarken bile bir sürü muhalif mevzu geldi aklıma...
O halde daha lokal düşünürsek, işinize gelen istediklerinizi şeklinde başlayabilir cümleniz...
Ya da netice itibariyle ne yaparsanız yapınız ben girizgahı yaparım devamını getirmek hayal gücüne kalmış...
Çok konuşkan, yazışkan, pır pır bir yapı göstermeme rağmen, gel gör ki içimdeki benlerle sürekli çarpışma halindeyim...
Ben ben de olmayabilirim bu durumda...
Onların beni ele geçiriyormuş gibi davranmalarına izin veriyorum bir müddet, tıpkı Rengin' in yürümeye başladığında bırakıp nereye kadar yürüyebilecek bakalım diye testim gibi...
Hoş benim ipim kimin elinde onun da ayırımında değilim ya...
Saymadım kaç kişiler diye de epeyceler; mız mızı var, kadın kadın olanı var, çocuk olanı var, har vurup harman savuranı var, koy g. rahvan gitsin diyeni var, efesi var, küfürbazı var, siyasetçisi var, dini bütün olanı var... 
Bütünleşsek diyorum kendileriyle, oluştursak edebiyle voltranı... 
İşlerine gelmiyor mudur nedir beni de sürüncemede bırakıyorlar...
Kimin kime gücü yeterse...
Meydanı boş buldular bu ara, tepinin bakalım gidin gidebildiğiniz yere kadar elbet geri döneceksiniz beden-i geriye...


9 Eylül 2012 Pazar

Özleyeceğim...

Bir tanecik ablamı evlendirdik İzmir Dikili' ye gelin gönderiyoruz...
Çok üzgün olmakla onun adına da sevinçliyim tabi...
Ona ömür boyunca Levent' le önce sağlık, sonra gönüllerince uzun hayırlı bir ömür diliyorum...







7 Eylül 2012 Cuma




Senkronize ediyorum kendimi her koşula, her iklime, her şarta...
Talihsiz gönlüm, mazideki yaralarla derbeder olurken...
Hatıraların sisinden geçiyorum güneşli güne...
Medet umacak birşey kalmamışken tam da zamanında diyorum...
Gelen kahve kokusu ayıltıyor dalan gözlerimi...
Eyvallah diyorum, bir başka zamana o halde, sisin içine seyahatim eyvallah...

5 Eylül 2012 Çarşamba

4 Eylül 2012 Salı

Bükme Boynunu...


Bu güzel çiçeklerim uzaklardan...
Dikili'den Aynur Ablamın müstakbel eşinden...
Bonsaim yerini sevdi fakat gardenyam için aynısı geçerli değil...
Nerelere koysam başımın üzerine alıp gezsem mi ?
Yaparım yeter ki açsın o güzel kokusunu alabileyim :)