17 Aralık 2012 Pazartesi

Kendimin Kendime Hediyesidir...


Bir hummalı hayat benimki hastalıklı...
Baskının asgariye indirgendiği, umudun çokça var olduğu...
Bir gün müjdeli bir patlamanın gerçekleşeceğini sanarak...
Birden her şeyin iyi manada tepetaklak olup, çarkların aslında eğri büğrü yerleştiğinin farkına varılıp da, hah şimdi oldu, bak yanlışmış, yerimiz konumumuz deneceği, benimse bıyık altından gülümseyip içimden "ben bunu zaten biliyordum" gülümsemesiyle seyredeceğim kocaman bir patlamanın aydınlanmanın başlayacağı günün ivedi geleceğini...
Ne ekşi ne tatlı mayhoş ama yendikçe yenilesi hani cennet hurması gibi...
Bir penceresi acayip keyifli, bir penceresi sağlığa varlığa duacı, bir penceresi hafif huzursuz, bir penceresi şakacı, bir penceresi... şeklinde süregiden bol pencereli alçak apartman vaziyet...
Yeşil çayımı yudum ediyorum kendi kendime hediyem olan bardağımdan...
Milyon tane olsa daha da istemem demem o kadar aç gözlüyüm bu nevi edevatta...
Yeşil çayıma ve öğle arama eşlik radyo alaturka dinlemekteyim, çalan parça da ah bu gönül şarkıları...
Pek severim eski sanat müziği şarkılarını rahmetli babaannemden hatıra...


Hiç yorum yok: