25 Aralık 2013 Çarşamba

Bu ara Kanlı Meri, Dabbe ve benzeri uyduruk korkunç zamazingoyla uğraşıyoruz Rengin Hanımla...
Kanlı Meri uydurması sınıftan bir arkadaşının üst sınıflardan bir kızdan öğrendiği bizim sınıfa yaydığı bir tevatür...
Efendim bu kanlının alamet-i farikası karanlıkta aynaya bakınca ortaya çıkıyor kanlı merinin yüzünün hata vücudunun yarısı kanlarla kaplı sonra kapılar kapanıyor "anneni bile çağıramıyorsun" ( korku esnasında çocuğun çağıracağı tek varlık) sonra perdeler uçuşuyor vesaire vesaire...
Bütün sınıf değil odalarına tuvalete bile gidemiyorlar korkularından :)
Bir de Dabbe miz var...
O da cinlerin başıymış...
Hay sizin hayal gücünüze...
Uyurken sürekli telkin halindeyim annem yok öyle birşey hadi deneyelim diyor bakalım karanlıkta aynaya bu sefer halüsinasyon görmesinden de korkuyorum karartı görür filan ayıkla pirincin taşını bu sefer de...
Velhasıl dördüncü sınıfın ders zorluklarına göğüs germeye çabalarken bunlar da aralarda renk oluyor bize...


27 Kasım 2013 Çarşamba

Hayat engebeli arazi, ara ara düz ovada sekerken arada tırmanmak lazım gelen türlü sınavlardan geçtiğimize inanıyorum...
Bunların hepsinin birer sınav olduğunu bilip hepsine hamdediyorum bu da Allahtan diyorum...
Sonra elimde kalanlara şükrediyor, en büyük kazançlarım için yüzüm gülüyor açıkçası...
Bir de bütün bunların atlatılmasına en büyük yardımcı Hz. Zaman var ya iş onda da bitiyor ki o da ilaç oluyor sağolsun...
Onun dışında her şey güzel Allah' a çok şükür...




30 Eylül 2013 Pazartesi

İnsanın depresyona girmesi çok kolay demişti izinliyken tv den izlediğim psikiyatr...
Cidden de öyle, ağdalı bir şarkı, hüzünlü düşünceler hooop diptesin...
Severiz de ölesiye...
Kafa dolu olunca, kalp de karanlıktaysa şarkıya filan da ihtiyaç kalmıyor ya...
Karanlığım bazen diyorum yanağıma küçücük bir buseyle uykunun en kabuslu yerinde uyandırılacakmışım da aydınlanacakmışım gibi gelse de....
Kendimi sürekli telkinlerle alıştırmaya tersi durum olur mu acaba iyisi olur mu diye düşündürmeye teselliye çalışsam da, uzun vadede plan yapmaktan nefret etsem de, elimi yüzümü boyayıp iyi hissetmeye çalışsam da, bekleyişin de sonunun ne şekilde geleceğini bilsem de, altı üstünden daha iyi belki uydurmasıyla günleri güne eklesem de ilerde düğüm var onu nasıl aşacağım onu bilemiyorum...
Ona da yazgı deyip geçeceğim aslında...



22 Eylül 2013 Pazar

Rengin 1. Renkli, parlak renkli. 2. Güzel, hoş. 3. Süslü. kız ismi...


Yazma melekemi kaybettiğimi düşündüğüm şu sıralar, sana yazmak istediklerim kafamda birbirleriyle boğuşurken ve ben onları zapt edemezken, seni buncasına gark ettiğim için...?
İyi ki doğmuşsun güzel kızım, varlığına da, sağlığına da şükürler olsun...
Canım babam, senin de doğum günün kutlu olsun, nur içinde yat inşallah...

9 Eylül 2013 Pazartesi

Vay Arkadaş Annen de mi Pan Kekçiydi?

En sevdiğim yiyecekti sabah kahvaltılarında annemin akıtması...
Sonra bizim krebimiz...
Rengin de benim gibi çok sever oldu ona her şekil yaptım taki düne kadar yaptığım pan kek le birlikte krebin tahtına pan kek oturdu...
Enteresan huyum var kapı/cam açıkken yumurta yiyemem mesela kokar sası sası...
Pan kekte de korkum ya yumurta kokarsaydı buram buram...
Dün bu siteden  buldum onlarca tarif arasından tam da tuttu...
Pıtırcık pıtırcık kabarık şirin pan keklerimiz oldu...
Özellikle de yumurta kokmaması beni benden aldı...
Siz de deneyiniz yapınız yiyiniz...

1 Su Bardağı Süt
2 Yumurta
1,5 Su Bardağı Un
1 Yemek Kaşığı Toz Şeker
1/2 Paket Kabartma Tozu (ben 1 paket kullandım)
1 Yemek Kaşığı Zeytinyağı
1 Paket Vanilya (ben kullanmadım)


2 Eylül 2013 Pazartesi

...kendi diş izleri...

En büyük kaybım babam...
"Babasız kız çocuğu mu olur" yazmış kardeşim ne de doğru yazmış...
Olsaydı da bana arka çıksaydı dediğim ne çok şey oluyor büyüdükçe...
Büyüdükçe küçülüyorsun çocuklaşıyorsun güç müç hikaye...
Belirsizliklerin hakim olduğu, neyin ne bok olacağı belli olmayan, çirkin şansı dilediğim AN da elimden birşeyin gelmemesi acı, işte o zaman arıyor insan evladı arkasındaki baba dayanağını...
Güzel müzel demesinler istemem şans baht en güzeli...
Güzelliğe de doyuluyor, yakışıklılığa da hemencecik, kalbine ruhuna inmek istiyor,
inilmesi isteniyor...
Velhasıl tünelin ucu karanlık ışık mışık hakgetire...


20 Ağustos 2013 Salı

Hastalıklı dönemin orta yerinde yaşarken az önce mailine baktın mı anneciğim diye aldığım telefonun sonucudur aşağıdakiler...
Sonrasındaysa mutlu oldun mu anneciğimle beni dünyalar kadar mutlu eden kuzumun düzenlemesi...





6 Ağustos 2013 Salı

Kader...

Çok güzel dedi kardeşim;
"Kararı "kader" verecek şimdi"
Versin o halde...



(Yüzük canım babamın anneanneme anneler günü hediyesi var bir 25-30 yılı...)

2 Ağustos 2013 Cuma

Hem Sütlü... Hem Şekersiz... Hem de Çikolata...

İçimdeki bitmez tükenmez tatlı düşkünlüğünün vicdanımı darmadağın etmesinin verdiği, onlarca insanı katletmişim hissinden dolayı zaman zaman diyet, düşük kalori sözleriyle bezeli ambalajlı ürünleri aldığım çok olmuştur...
Hepsinden de aynı hisle sıtkımı sıyırmışlığım da garantidir...
Geçenlerde Beğendik mağazasının ki mağazaların iyi birer taktiğidir kasa kenarına üç beş ürün dizmek sonrasında uzun kasa kuyruklarında her birimiz nasılsa deneyeceğizdir...
İşte bu da böyle bir üründü haydi deneyeyim dediğim...
Üzerinde yazanı haklı kılan tadının değişmediği ve söyledikleri doğruysa 87 kalorilik masum çikolata...
Yedikten sonra vicdanımla barışık olmamı sağladığından masum fazlasıyla...


31 Temmuz 2013 Çarşamba

Aptamil Akademi'de yerinizi almaya hazır mısınız?

Bebeklerin güvenle beslenmelerine ve gelişimlerine katkıda bulunarak sağlıklı nesiller yetiştirme amacıyla yola çıkan Milupa Aptamil, 29 yıldır bulunduğu Türkiye bebek beslenmesi pazarının lideri olarak, şimdiye kadar gerçekleştirdiği seminerlerle binlerce anneye bebek beslenmesi konusunda bilgilendirme yapmıştır.



Aptamil Akademi ile anneler ve anne adayları, hamilelikten bebeklerinin 36 ayına kadar geçen sürede bebekler ile ilgili en çok merak edilen; gerek bebek beslenmesi, gerek bebek bakımı, gerekse bebeklerin yaşadığı sağlık problemleri ile ilgili tüm bilgileri konunun uzmanlarından öğrenme ve izleme fırsatı bulacaklar.

Bebek beslenmesi alanındaki yüzyılı aşan tecrübe ve uzmanlığın ışığında bebeklerin en doğru beslenme olanaklarına ulaşabilmesini birincil önceliği olarak gören Milupa Aptamil, hazırlanan dört farklı bölümle  hamilelik, 0-6 ay, 6-12 ay ve 12-36 ay bebekler için bilinmesi gerekenleri uzmanların anlatımıyla görüntülü olarak annelere ulaştırıyor. Her videonun sonunda ise anneler kendileri için iki farklı soruyla karşılaşacaklar. Her bölüme ait soruları doğru olarak yanıtlayan anneler ise Aptamil Akademi sertifikasının sahibi olacak.

Bebeklerin en hızlı geliştikleri ilk yıllarında annelerin doğru bilgilerle bebeklerinin beslenme ve bakımını yapmasının önemini vurgulayan Milupa Aptamil, Aptamil Akademi ile bebeğini en iyi şekilde yetiştirmek isteyen anneleri http://www.milupa.com.tr/aptamil-akademi adresine bekliyor.

Milupa Aptamil’i sosyal hesaplardan takip edebilirsiniz:

https://www.facebook.com/milupaannebebekkulubu
https://twitter.com/milupatr



Bir bumads advertorial içeriğidir.

30 Temmuz 2013 Salı

Mutluluk sizin ondan ne anladığınız ve ne beklediğinizle alakalı... 
Hep elimizdekiyle yetinme durumu da yetmiyor çoğu kez... 
Elimdekiyle sahip olduklarımla mutlu olma durumuna geçmek de ruhi sağlığım için besleyiciyse dozaşımına maruz bırakıyorum kendimi... 
En mahçup edeni de bu evrede korkmadan karar vermekte... 
Etkileyen bir dolu şey ayağını bağlayan metre metre misina olsa da hieeeyt nidasıyla savurmak lazım... 
Bende çok yemiyor gerçi de... 
Hayal kurma özrüm ve ileri vadeleri konuşma alerjim sebebiyle; 
 Ey Hayat! 
 Sana ya yeniden başlayacağım "yeniden"... 
Ya da devam edeceğim kanayan yere turnike bağlayarak...

20 Temmuz 2013 Cumartesi

-mış gibi...

Hırsız olsam halk tabiriyle feys benim tabirimle -ki kısaltma takma isim asla sevmediğimden hiç üşenmeden her defasında yazabilirim- facebook takip etmem yeterli olurdu.
X - bilmemkimle havaalanında tatile gidiyorum :)
H - tamam lan havaalanında işte dur bir iniş yapsın da garantiye alalım işimizi
X - oh nem yüzümü yaladı bilmemkimle vardığı yerdeki havaalanında...
H - acaba otele giriş yazısını da mı görsem ki..?
X - bu sefer elinde bir kitap bacağını çekmiş veya uzatmış yeni pedikürlü ayaklarını denize/havuza karşı yalandan bir not yazmış...
H - hayde bre Allah ne verdiyse bakalım işimize...

Deliriyorum facebook sayfalarında bunları görünce; ulaşılabilen ve etki gücü günden güne artan bu mecrada an be an tatil durumlarının deklare edilmesinden...
Tamam hepimiz uzaktaki akrabalar arkadaşlar için fotoğraf koyuyoruz ya da neyse işte, ona sözüm yok burada kendi arkamı da kurtarayım da okuyan hadi len kendine bak demesin...
Hele bir arkadaşım var; arkadaş bütün hayat mı bu kadar fotoğraflanır, o kadar kendinden geçiyor ki her an, net, bulanık, aynı poz hiç farketmiyor... 
Sanırsın herkes hayatını hayatında bir kere olmuş fotoğraf karesinde yaşıyor, yok aslında denk gelmiş çekilmiş sonra bakir hayata devam...
Çoğu blogda da öyle değil mi, kavga ettiği kocasına aşkitomlu hadise anlatanı mı dersin, bir yerde kahve içmiştir sanırsın oraya kamp kurdu her daim orada mı yaşıyor dersin... 
Ya da benzeri bir sürü prenses tadında hayat yaşıyorum bakın görün durumları...
Neyse o işte...
Benim Kayseri gezisi ve içindeki düğünü misal...
Düğünün sadece on beş dakikasında bulunabildim çünkü Rengin ateşlendi eniştenin otoparktaki arabasında uyuklarken kuzen geldi nöbetçi eczaneden ilaç alındı eve gidildi uyundu...
O fotoğraftan da sanırsın ki şatafatlı düğün, sonuna kadar hazmedildi yok öyle bir şey...

Kediye alerji durumu testle teyit edilen Rengin'de durum, köpekte de vuku buldu...
Fotoğraftaki body isimli terrier 1 nolu köpeğe ayılıp bayılan, kucağından indirmeyen Rengin'in gitmemize iki gün kala sağ ayağının altında kırmızı kırmızı su toplamasından beter yere ayağını bastırmayan kabarcıkları oluştu...
Yine eczane, yine alerji ilacı sonu hüsran...

Oysaki fotoğraflar ne kadar şahane değil mi ben de bakınca olumsuzlukları unutuyorum valla...
Demek ki neymiş birkaç fotoğraf karesinden bütünü kestirebilmek çok olası değilmiş...
Bu arada iki konuyu da bir güzel birbirine bağlayıp da yazmış oldum...

Bir de aklımda "o kadar tevazu gösteriyorum ki bırakın insanların gerçek sanmasını, iyice kendimi sefilleştiriyorum" konulu yazı var onu da derleyeceğim...





15 Temmuz 2013 Pazartesi

Sosyal medya kullanıcılarının paylaştıkları fotoğraf veya yazıları nadiren paylaşırım çok çok beğendiklerimi...
O nadirler de vay be nereden buluyorlar bu sözleri ya da fotoğrafları diyerek olur hep...
İşte bu beni çok etkiledi, hakikaten büyüyene kadar vakit var çocuklar, gülün gülebildiğiniz kadar...


8 Temmuz 2013 Pazartesi

Geride bıraktıklarındır seni adam eden...
Ayaklarını yere zoraki bastıran...
İçindeki çocuğun katilidir de geride bıraktıkların...
En basitinden sigara bile bir geride bıraktığınsa var gerisini sen düşün artık...

5 Temmuz 2013 Cuma

Tebrik Et Beni Blog :)

Ha oldu ha olacak geldi gelecek derken 12 yıllık o zamanki adıyla Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, şimdiki adıyla Gençlik ve Spor Bakanlığı' nda "Sözleşmeli Spor Uzmanlığı" ünvanına dün itibariyle 657 Devlet Memurluğu KADROsu alarak veda etmiş, yeni bir ünvana yol almak üzereyim...
Muhtemel yeni ünvan henüz kesinleşmese de Sportif Eğitim Uzmanı...
Yola çıktığımızda 500 kişi şimdi ise 324 kişi kalan tüm meslektaşlarıma hayırlı olsun diyorum...

2 Temmuz 2013 Salı

bazen...

Bazen aklıma fikrime s.çmak istiyorum sonra da sıvarım bak bilemedim şimdi...
Herşeyi kolayca, umarsız unutabildiği, kaldığı yerden devam edebildiği için...
Kincilik değil de hafiften hatırlayabilsem hemen affedemesem...
Mesafeli olsam...
Oyun bilsem...
Dümdüzlükten sıyrılsam...
Bugün yazdım twitter ' e sonra da aferin dedim kendi kendime ne iyi buldun...

"oluyor "-muş" gibi hissedip kıçının üzerine oturduğunun farkına varmaktır HAYAT..."

25 Haziran 2013 Salı

İzin...

Alınan iznin ilk haftası teyze oğlu düğününde Kayseri' de sonrası Akdeniz Oyunları münasebetiyle Mersin' de geçirilmek suretiyle geçiyor...
Mersin' de güzel arkadaşımı da görme fırsatı bulup özlediğim bebek kokusunu da içime bol bol çekiyorum...









27 Mayıs 2013 Pazartesi

Dekoder Lazım...

İki ay önce başladığım diyetisyen serüvenim iki ayın sonunda 1 kg yağdan "almam" sonucu kafamda sonlandı aslında...
Doktorum çok tatlı bir bayan kendi de anlam veremiyor çözemedik sizin bünyeyi diyor kim çözmüş ki sen çözesin dedim ben de...
Şimdi bir ay boyunca yeni listeye ricası üzerine devam edeceğim bir de GNC den Termogenic Formula isimli bir hap önerdi ki çok kullanmayı düşünmüyorum bitirdim galiba bu serüveni...
Bu kadar listeye sadık kalıp disiplin göstermeme rağmen bu şekilde iki ayda sadece iki kilo vermem moralimi bozmasından ziyade işi hayır yönünden düşünmeme vesile olsun da bu da bana teselli olsun dedim...
Diyorum ki ilerde diyeceğim ki "iyi ki o zaman kilo vermemişim bak şimdi lazım oldu"...
Velhasıl kaldı hala bir 10kg bünyede yerleşik...
Sağlıkla olsun da gitsin de bir an önce...



21 Mayıs 2013 Salı

Alışkanlıklar hayatın bütünü...
Malesef...
Alışkanlıklarına bağlı, yeniliğe açık olmayan için, ne zor yeni bir kapının açılması...
Ardındakilerin korkutuculuğu daha açmadan sarması ruhu, bozması kimyayı...
Belki bir gün açılamayan kendiliğinden ardına kadar serilecek... 
Keşke...
Tembellik değil korku, kaç yaşında olursan ol, ayakların sağlam basmaması de, alışkanlıktan de...
De işte...
Kademelerin ileri doğru ilerlemesi de bir kazanç, en azından kapının dibindesin...


11 Mayıs 2013 Cumartesi

Günler günleri kovalar ve nevileri de birbirinin aynı olunca, sık sık işlerin yoğunlaşması bile gözlerimi kamaştırıyor nasıl da geçti gün diyebileceğim diye günün sonunda...
Okulun yoğunluğu, proje ödevimin! teslimi -hakkını yemeyeyim kızım da sunumunu yapıyor- ev işleri, eve gel, iki dön ortada bak gör ki gece olmuş, iki diziye takıl sonunda tumba yatak...
Neyse ki bu hengamenin arasında şubemizin semineri çıktı meydane ver elini dedik Nevşehir' e Diva İsib Otele...
Otel termal bir otel, daha ziyade muhafazakar kesimin rağbet ettiği, yaş ortalamasını daha ziyade orta yaş ve üzeri misafirlerin oluşturduğu bir yer...
Bütün musluklarından termal suyunun aktığı otelde, suyun soğutulması için soğuk şebeke suyu kullanmıyor olmaları otelin tercih edilir bir yer olmasını sağlıyor...
Yemek çeşidinin az ama lezzetinin çok güzel olduğu otel aynı zamanda Türkiye'nin en büyük lobisine sahip otel olma özelliği de taşıyor...
Tek dezavantajının fazla nem yüzünden bakımsız olması, özellikle lobideki lavabolarının pisliği olumsuz özellikleri olmasına rağmen bir kere daha gider misin ya da sair zamanda ziyaret eder misin diye sorsalar malesef tercih etmem diyebileceğim bir yerdi...
Eğitimimizin ardından bir tam günün geziye ayrılması benim için harikaydı görmediğim yerleri görme, gezme fırsatım oldu...
Bu arada yarın diğer bir sektör günü anneler günü; kendi adıma her daim bugünü her gün gibi yaşatma çabalarım "o günü" manasız kılsa da gözümde adettendir diyerek Allah annelerimizi başımızdan eksik etmesin sağlıkla uzun yıllar bizlerle olsun temennimi iletir anneler gününü kutlarım tüm annelerin...