22 Nisan 2013 Pazartesi

Gösterilerin İnteraktifi Ben Buyrun!

Güzide şehrime sirk gelmiş hoşgelmiş...
İş yerinde otururken arkadaşla birbirimize gazlar verirken iki bilet alır buldum kendimi...
Eskinin pazar TRT ekranlarında pazar günleri western sineması- pazar konseri- sirk üçlemelerinin daimi izleyeni olarak o sirk nasıl heyecanlandırırdı beni neler yapıyorlar, nasıl yapıyorlar, o hayvanlar nasıl kul oluyorlar eğitmenlerine diyerek ağzım bir karış açık seyrederdim...
Bu bilet işini de sırf kendim için almışımdır itiraf edebilirim, Rengin' e ithaf etsem de...
Rengin' e de son ana kadar söylemedim ama çok büyük bir sürpriz var dedim, en azından bütün sorumluluklarını ikiletmeden yerine getirdi sürprizin yüzü hürmetine kullandım onu haha!
Cumartesi 20:00 itibariyle gösterimiz başladı, hayretler içinde kala kala izlerken gösteriyi, aralarda komiklik yapan palyaço ve yardımcısı her gösteri arası çıkıp performanslarını sergilerken bir baktım gösterinin içinde ben!
Parmağı yaralandı amcanın önce, müzik değişti, baktım amca bana bakıyor, ışıklar bana döndü, geldi yanıma, öp elimi...
Öncesinde de plastikten bir çiçek getirdi verdi matmazel filan...
Neyse kendi parmağımı dudağıma götürdüm onun parmağına dokundurdum, yok illa öpülecek...
Kurtuluş yok parmağının kenarına kendi parmağımı koydum artık kendi parmağıma da dokundurdum dudağımı hallettik...
Kardeşime anlatınca diyor ki o da iyi kafan çalışmış, ben olsam herifin parmağını öperdim mal mal diye, hakikaten benim de aklıma o anda geldi, ben de yapışırdım herhalde diye düşünüyorum parmağa...
Gösterisine devam amca, sahnede.... Bu sefer de burnundaki kırmızı yuvarlak yaralanmasın mı, yine müzik değişti, ışıklar üzerimde, seyirci kırılıyor, amca yanımda burnumu öpeceksin....
Haydaaaa, ben de gülüyorum, Rengin yanımda anne öpme...
Geldi yanıma, yüzüğümü gösterdim amca I'm married dedim, kendi yüzüğünü gösterdi o da ben de dercesine...
Kaçış yok bu sefer, hafif dokunduk kırmızı yuvarlağa...
Gitti sahneye bu sefer peki bu sefeeeeer neresi yaralandı dersiniz?
Totosu...
Müzik değişti, ışıklar yine ben de...
Rengin çığlık çığlığa, anne hayır orayı öpme...
Ben katıldım artık gülmekten yok artık diye, seyirci yerlerde, bir yandan da Rengin' i sakinleştirmeye çalışıyorum yok artık annecim şaka yapıyor...
Geldi yanıma üzgün gözlerle baktı baktııı...
Sonra elimi öptü teşekkür etti döndü sahneye...
Anne ağzını burnunu kırmak istedim adamın dedi sonrasında Rengin...
Sabah çiçeği yanına aldı arkadaşlarına anlatınca kanıt olacakmış...
Bunun gibi bir anım da Bolu' da okurken Mehmet Ali Erbil gelmişti gitmiştik gösterisine onunla da var bir anım sahnede, anlatırım bir ara...


Palyaçonun elinin üzerindeki el de Rengin Hanımın eli...

18 Nisan 2013 Perşembe

Amaaaaan....

Çocuklarımız hepimizin gözünün bebeği buna kimsenin itirazı yok...
Hepsi ayrı ayrı prenses prens, on numara çocuklar...
Çok az anne babadır çocuğunu objektif değerlendirebilen, kusurlarını görebilen...
Gün gelir o çok sevdiğimiz kıyamadığımız çocuklarımızı okula teslim ederiz sonra başlar hengame...
Gözümüzden sakındığımız çocuklarımız, öğretmeninden azarı işitince önce söyle bir cız eder yürek sonra oranın da patronu o deriz yavrumuza, sen ne ettine kadar vardırırız hatta...
Arkadaşlarıyla sorunları olur üzer yavrumuzu  zaman zaman sınıfındakiler, hatta tartaklarlar bile yine çok uzanamaz elimiz kolumuz çok ciddi yerlere varmadıkça hadise...
Veli tanırız bol bol hırslısından, aklı evveline, aklı başındasına kadar çeşit çeşit...
Kreş hayatımız başladığında öğretmenine tembihimdir lütfen benim çocuğuma zamanından önce birşeyler öğretmek için çocuğumu sıkmayın, oyun oynasın bol bol, mutlu çocuk olsun benim evladım...
Şimdi de öyle, hırslarım yok benim, okul birincisi olmuş, sınıf birincisi olmuş ne yani bana...
Al işte iş yerinde, en iyi üniversite mezunu da var sınıf birincisi bölüm birincisi neyse bir başla üniversite mezunu da var okulu uzatarak mezun...
Hepsi bir birimde aynı şartlarda çalışıyorlar işte...
Bir tarafı yırtmaya gerek yok...
Hele hele bacak kadar çocuklar için hırslanan ebeveyne ağzım bir karış açık kalıyor...
Yargılamak değil elbet niyetim banane diyebilmek isterim ama ilerleyen kuşaklar da anasından babasından gördüğünü belleyen bireylerle devamını sağlayacak geleceğin...
Kızımı güvenerek evine gönderdiğim sevdiğim bir veli konu...
Kızlarını da çok severim, ciciden, hanım hanımcık, çok da başarılı sınıf birincisi...
Veli hırslı ama çocuğun kitabını çocuktan önce hatmetmiş, hangi konuyu ne zaman işlemişler, ne yapmışlar hepsinden haberbar, bense bu kadar derinlerde değilim, sorsan matematikte hangi konudalardı diye en son kesirlerle uğraşıyordu Rengin herhalde ona devamdır derim...
İş yerinden Rengin le konuşuyoruz "neler yaptın anneciğim bugün" le başlayan klasik anne kız konuşması...
Anne dedi X arkadaşım dedi ki "Rengin  lütfen yanlış anlama sana tembel demek istemiyorum ama annem dedi ki seninle arkadaşlığımızdan sonra benim derslerimde biraz düşüş olmuş o yüzden seninle konuşmayalım bir süre ara verelim"
Hııııı dedim olsun anneciğim o da onların kararıdır dedim ama sesim gitti...
Ne dedim şimdi bu Allasen 8,5 yaşındaki çocuğa aşılanan ne bu hırs?
Rengin anneme demiş sonra "anneanne annemin sesi bozuldu, kötü birşey değildi ki anlattığım yoksa annemi üzer miydim kötü olsa?"
Yok anneciğim, sen hep çocuk gibi çocuk ol en mutlusundan çocuk, s.ktiret öyle birinciydi ikinciydi hırslarını, okul burs sınavlarını, sağlıklı ol yeter, yanımda ol hep, gülsün yüzün, mutlu olalım sadece, huzur içinde ol....



2 Nisan 2013 Salı

Bilemedim Şimdi...

Hafta sonu güneşli havalar münasebetiyle bizim kızla annem, evin hemen dibindeki parktalardı...
Aradan parkta oynanacak kadar zaman geçti, kapı çaldı, bizim kız ağlamaklı ayağını tutuyor...
Efendim bizim kıza köpek çarpmış, çarpmanın etkisiyle devrilmiş, sağ ayak bileği dışa dönmüş...
Hemen buz kompres yaptım, yukarı kaldırdık, uzandı ama nasıl üzüldüm ardından sinirlendim...
Köpek bahçesine döndü bizim adı üzerinde çocukların çocuk bahçesi...
Birbirlerini de görerek çoğaldılar....
Bildiğimiz kocaman bir sürü, onlar orada oyun oynuyorlar, anne babaları da bir öbek, sohbetteler...
Bu arada o köpekler de çocuk misali işte çocukların toplarına atlıyorlar, tamam uysal köpekler ama o çocuk korkuyor işte, o kadar girift olmak istemiyorlar olmak zorunda da değiller diye düşünüyorum...
Onları da anlıyorum aslında, köpeklere veya hayvanlara sözüm yok, fakat çocukların veya büyüklerin nefes alıp serilip oynayacakları alanların kısıtlılığını da gözönüne alırsak ya diyorum onların okul zamanı tasmasız ya da onlar varken de tasmalı hava aldırın...
Bu olay cumartesi oldu, bizim bey de görevde şehir dışında, pazar günü hastaneye götürdüm Allahtan herhangi kötü bir şey yok şükür, zaten uygulanması gereken buzu uyguladım sadece ağrısına ağrı kesici verilecek...
Allah sakladı kırılabilirdi de...
Pazartesi günü okul çıkışı okuldan çıkanlar parka hücum ediyorlar yine o köpek güruhu yine o çarpan köpek...
Bre mendebur gel de çocuğun yanına, nasıl oldun de, kusura bakma de, iyi misin de...
Bu sabah üçümüz ben servise, bizim bey Rengin' i okula götürmek üzere parkın içinden geçerken bu...
Gittim yanına durumu izah ettik bizim bey filan konuştuk...
Dedim hiç olmadı insan gelir bir durum sorar o kadar düştü bu çocuk, yuvarlandı, mosmor şiş ayak, düdük! insan ol biraz!
Bir küstah, bir vurdumduymaz, Allah hepimizi "insan"larla karşılaştırsın "insan" olanlarla...
Gerçi onun da teline göre oynarız, şerbetini veririz de, verdik de...
Neyse efendim bu işin başvuru mecrası Orman ve Su İşleri Bakanlığı 9. Bölge Müdürlüğü...
İnternet sayfasındaki BİMER ' e tıklayıp online başvuru formundan başvuru yapmakmış...
Yaptırım da şöyle; tasmasız sahipli hayvan sahibi önce uyarılıyor, tekrarında ise para cezasıyla sonuçlanıyor...
 "du bakali n'olecak?!"