20 Temmuz 2013 Cumartesi

-mış gibi...

Hırsız olsam halk tabiriyle feys benim tabirimle -ki kısaltma takma isim asla sevmediğimden hiç üşenmeden her defasında yazabilirim- facebook takip etmem yeterli olurdu.
X - bilmemkimle havaalanında tatile gidiyorum :)
H - tamam lan havaalanında işte dur bir iniş yapsın da garantiye alalım işimizi
X - oh nem yüzümü yaladı bilmemkimle vardığı yerdeki havaalanında...
H - acaba otele giriş yazısını da mı görsem ki..?
X - bu sefer elinde bir kitap bacağını çekmiş veya uzatmış yeni pedikürlü ayaklarını denize/havuza karşı yalandan bir not yazmış...
H - hayde bre Allah ne verdiyse bakalım işimize...

Deliriyorum facebook sayfalarında bunları görünce; ulaşılabilen ve etki gücü günden güne artan bu mecrada an be an tatil durumlarının deklare edilmesinden...
Tamam hepimiz uzaktaki akrabalar arkadaşlar için fotoğraf koyuyoruz ya da neyse işte, ona sözüm yok burada kendi arkamı da kurtarayım da okuyan hadi len kendine bak demesin...
Hele bir arkadaşım var; arkadaş bütün hayat mı bu kadar fotoğraflanır, o kadar kendinden geçiyor ki her an, net, bulanık, aynı poz hiç farketmiyor... 
Sanırsın herkes hayatını hayatında bir kere olmuş fotoğraf karesinde yaşıyor, yok aslında denk gelmiş çekilmiş sonra bakir hayata devam...
Çoğu blogda da öyle değil mi, kavga ettiği kocasına aşkitomlu hadise anlatanı mı dersin, bir yerde kahve içmiştir sanırsın oraya kamp kurdu her daim orada mı yaşıyor dersin... 
Ya da benzeri bir sürü prenses tadında hayat yaşıyorum bakın görün durumları...
Neyse o işte...
Benim Kayseri gezisi ve içindeki düğünü misal...
Düğünün sadece on beş dakikasında bulunabildim çünkü Rengin ateşlendi eniştenin otoparktaki arabasında uyuklarken kuzen geldi nöbetçi eczaneden ilaç alındı eve gidildi uyundu...
O fotoğraftan da sanırsın ki şatafatlı düğün, sonuna kadar hazmedildi yok öyle bir şey...

Kediye alerji durumu testle teyit edilen Rengin'de durum, köpekte de vuku buldu...
Fotoğraftaki body isimli terrier 1 nolu köpeğe ayılıp bayılan, kucağından indirmeyen Rengin'in gitmemize iki gün kala sağ ayağının altında kırmızı kırmızı su toplamasından beter yere ayağını bastırmayan kabarcıkları oluştu...
Yine eczane, yine alerji ilacı sonu hüsran...

Oysaki fotoğraflar ne kadar şahane değil mi ben de bakınca olumsuzlukları unutuyorum valla...
Demek ki neymiş birkaç fotoğraf karesinden bütünü kestirebilmek çok olası değilmiş...
Bu arada iki konuyu da bir güzel birbirine bağlayıp da yazmış oldum...

Bir de aklımda "o kadar tevazu gösteriyorum ki bırakın insanların gerçek sanmasını, iyice kendimi sefilleştiriyorum" konulu yazı var onu da derleyeceğim...





3 yorum:

reyhane dedi ki...

Çok geçmiş olsun

Unknown dedi ki...

reyhane;
çok teşekkür ederim...

cinar dedi ki...

haklısın valla facebookta aynen öyle oluyor. çoğu insan nefes alsa biliyoruz yani o kadar..

rengin için de geçmiş olsun.. alerji de enterasan bir şey. bir bakmışsın alerjisi olmayan bir şeye alerjik olmuş, bir bakmışsın alerjisi olan bir şey artık onu etkilemiyor. bu da umarım geçenlerden olur..