25 Mart 2015 Çarşamba

Eski analar...



Maksadım annemi kötülemek değil haşa!
Annelik ne bileyim benim için adam gibi rol model olmak sürekli çaktırmadan mesaj kaygılı söylemlerde bulunmak gibi bir kimliğe bürünüyor...
Ya da bana öyle mi geliyor...
Yanlış örnek olmayayım sıpa iki gün sonra yanlış birşey yaparsam ya da söylersem sokmasın gözüme korkusu...
Annem gibi davranmak isterdim hani eskilerde çocuğun psikolojisini kim taksındı...
Davranışlarda da söylemlerde de kim kasardı kendini...
Beyaz yalan kalıbını kıralım yalanın her türlüsüne karşı olma durumumuzu hayata entegre edelim...
Velhasıl eski analar gibi büyükler gibi bizim yaşadığımız şuurdan yoksun olma hali özgürlüğünü aramıyor değilim hani...
Dediğim gibi ya da benim gibi konuyu fazlasıyla dikkat-i nazara almam fena bir durum...
Ağacın yaşken eğilmesinden yola çıkarsak da elimizdeki ağaç o kadar yaş ve şekil alabilitesi yüksek ki kıyamıyor insan...
Hele ki sorumluluğu omuzlarında fazlasıyla hissediyorsan...

15 Mart 2015 Pazar

Her Pazar...



Her pazar veya cumartesi Rengin istekli çoğunlukla ya bir kek ya bir diğer tatlı bunların fotoğraflarını instagram dan paylaşıyorum nispet yapar gibi ne edepsizlik...

Madem fotoğrafını koydum tarifini de yazayım da hakkını verelim...

Öncelikle 250 gr. kadayıfı tiftikliyoruz ufak ufak...
2 yemek kaşığı tereyağını tavaya koyuyoruz
İri çekilmiş yarım su bardağı cevizi ilave ederek hafif kavuruyoruz
Cevizin ardından tifttiğimiz kadayıfı da ilave edip rengi kahveye dönene dek kavuruyoruz...
En son 2 tatlı kaşığı toz şekeri ilave diyoruz...

Öte yandan muhallebiyi yapmak üzere

1 litre süt
1 su bardağı şeker
3 çorba kaşığı buğday nişastası
3 çorba kaşığı un
1 paket toz krem şanti
1 paket vanilya

Krem şanti ve vanilya harici bütün malzemeleri muhallebi kıvamına gelinceye dek pişiriyoruz.
Muhallebiyi ateşten alıp krem şanti ve vanilyayı ilave ederek mikserle karıştırıyoruz.

Sonra ister benim gibi kadehe ister cam bir tepsiye önceden kavurduğumuz kadayıfın yarısını seriyoruz...
Üzerine muhallebiyi ve en son da kalan kadayıfı muhallebiye örtü yapıyoruz...

Buzdolabında muhafaza edip soğuttuktan sonra afiyet olsun diyoruz yiyenler de eline sağlık bu ne güzel bir lezzet diyorlar...
Demeliler de...


3 Mart 2015 Salı

Ya Sabır...



Mesaj mı dolu etraf yoksa algıda seçicilik mi burnuma sokulan sürekli...
Bugünkü de SABIR...
Sabır abidesi annemi biliyorum en yakınımdaki...
Kendi hayatına nakşettiği yetmezmiş gibi etrafına da verdiği salıktır sürekli...
"Sabret geçecek sabır sabır sabır" diye de bastırır en sonunu üç kez...
Bana da demedi mi sanki de anne lafı batıyor mu insana dinlemedim ki dinleseydim diye taşlara vuruyor muyum başımı... 
Malesef...
Eski mahallemizdeki komşu ablalara annemin telkinleri çok işe yarar dert döktüklerinde annemin verdiği öğüt sabır olmasına rağmen...
Enini boyunu anlatır sabıra bağlar işin sonunu "haaa tabi doğru ne yapalım sabır" der karşısındaki...
Şimdi annemden aldığım düsturu sürdürürüm ben de sabretmememin ceremesini çekmiş olarak...
Sabır diyorum ben de etrafıma var bunun da bir hayrı elimizden sabretmekten başka ne geliyor...
Dost meclislerinde muhabbet az maaş, sert hayat koşulları, hastalık sağlık konuşulduğunda sonuç hep aynı yerde kesişiyor "Allah bugünümüzü aratmasın, çok şükür, bin şükür"
Tabi ki öyle dertlenmekten bile imtina eder olduk, bu derde de ediyoruz şükür sayısızca defalarca...
Sabır başka bir mertebe...
Küçüklüğümde disiplin yükü annem illa o öğlen uykusuna yatıracak insanı...
Ben de yatmamak için direneceğim de kime debeleniyorsun karşında adamı kaşıyla gözüyle yola getiren bir anne var...
Sokardı odama haydi uyu...
Ne ağlardım, duvarları, kendimi yırta yırta...
Sonrasında bitap düşerdim ağlamaktan bir de içerden "gel haydi" sesi alamayınca sızar kalırdım...
Şimdi de ona benzetiyorum kendimi, ağlıyorum dertleniyorum fiili olarak olmasa da neler yapasım geliyor da sonunda bitap düşüp sızıyor bakıyor kalıyorum geriden...
Sonuç mu yine sabır yine sabır yine sabır...