26 Aralık 2020 Cumartesi

Ne Vaat Ediyor..?

 Aydınlanarak büyüme şerefine nail olan bir birey olarak -ki hiç tevazu göstermeyeceğim fazla tevazu avamdan nasihat dinletiyor bol bol- attığım her adımın ne vaatte bulunacağına dair sorgulama durumuna anca ermiş bulunmaktayım. Gerçekten...

"Keşkesiz" hayatlarımız da olmayacağına göre, denize girerken bile temkini elden bırakmadan hop diye dalmayan ben, her dönemde kalp sesime kulak verip atlayıp, her yanıma batan her türlü zevattan kurtulamaya kurtulamaya artık her hadiseye "bana ne vaat ediyor" şeklindeki girişimdeki bencilliğime seviniyorum tabi...

Vaat ettiği derken illa maddesel bir çıkar değil demek istediğim ha belki o da olabilir neden olmasın ki bir fiske bencilliğin kime ne zararı var...

Vaat dediğim, sıkça yazıda geçirdiğim, kendime vird edindiğim, felsefesini sevdiğim, bana kattığından mutlu olduğum hadise bu haliyle bende sakil durmadı, sevdim hayatıma tatlı tatlı bir abajur aydınlanması sıcaklığı verdi...

Kendi kıymetime anca erip ben de bu hayata bir defa geldim, bu hayat bana da tek kullanımlık düşüncem, yolu keyifli kat etmeme sebep olduğu gibi yolun sonu da çiçeklendi. 

Yıllarca sevdiğimi sandıklarımca çok manipüle edildim hem de misler gibi, bunu kabul ettim hep veren taraf oldum kendi inisiyatifimle bile isteye, değersiz görülmeye ses çıkarmadım hatta. Kim ne yaparsa kendi eliyle yapar der annem, üzüntülerime de kendi kendime sebep olmuşum, sevinçlerime de... Karayolunda bile bir dünya kasis, çukur, bir sürü frene bastıracak şey varken temkini elden bırakmamak yürüdüğüm yolun, vereceğim kararların günün sonunda bana ne vaat ediyor bu bana muhasebesi bana çok iyi geldi...

Denenmelidir salık veririm yürekten, pişman olunmaz...

Bu arada aşağıdaki postların birindeki sınav mevzumun sonucuna göre şube müdürlüğünü aldım şükür, çok severek yaptığım işin bana bu ödülü iyi geldi.

24 Ağustos 2020 Pazartesi

Ah Ahhhh

    İki sene oldu olmadı bayıldığım kahvenin konduğu kap olma şerefini verdiğim bu mamül ki zaten gözüm gibi bakarım en fazla iki kere yere düşürmemle ki (yine ki) plazanın bilmem kaçıncı katından da değil elimden pıt etmiştir tüm özelliğini yitirmek suretiyle mamüle veda etmenin derin üzüntüsünü taşır;

    Satıcı teknik servis ve bilimum tüm kurum kuruluşların "düşürdüyseniz özelliğini yitirmiştir biz sadece kapak sorununu çözebiliyoruz" şeklindeki yardım etmeyeceğiz veda et minvalindeki konuşmasında sonra ciğerine ateş düşmeye contigooooo dedim kapattım ben de telefonu ne diyeyim yani...

    Avucumda içiyorum artık kahveyi ben de...

 

                         

4 Mayıs 2020 Pazartesi

Haydi O zaman :)

Rahmetli dedemin sözüydü mülahazat kısmını boş bırak diye
Ne güzel demiş ya hiç demediğim diyemediğim  için yemediğim kazığın kalmadığı
Şimdiyse hiç üzülmediğim dahası iyi olmuş yemişim ne var tanımış oldum kimi kimseyi dediğim...
Eskiden kopamazdım kimseden hatalara sıkıntılara rağmen şimdiyse aklı başındalığın, özgürlüğün, fütursuzluğun verdiği nasıl bir cüretse aynı yolu yürümek zorunda değilim bu ne güzel bir şeymiş ne menem bir rahatlamaymış varsın eksik olsun yanında insan varsın koca bir güruh :)
Bir önceki postta kısmetin nasibin ne olup olamayacağını hep birlikte gördük
Nasibinse gelir Yemen'den, nasip değilse düşer çenenden...
Çok seviyorum bu özlü söz mevzusunu nasip olmadı işte
Mülakata giriş notu altmışa kadar ki olan hummalı çalışmama da yanıma kar kaldı kalan da aklımdan uçtu gitti güya karantina zamanı efe efe çalışırım ya arada diyordum çok çalıştım :)
Ne çalışması günde okuduğum kitap okuma sayısını evde olduğum günlerin toplamına denkleyemedim bile Netflix bile çok kayda değer ilerlemedi bir dizi bitirebildim odur onun dışı nasıl geçtiğini anlamadığım bir yayılma söz konusu ki ne mutluluk haftada bir işe geldiğim nöbet sisteminde haftada bir çıktığım dışarısının verdiği haz tabi o da güzel :)
Kızımın yüzünü günde toplasan yarım saat anca görsem de saatlerin nasıl geçtiğini günlerin nasıl gözümün önünden koşturduğuna kah şahit olarak kah farketmeyerek
Ez cümle demek lazım ki güzel nasipler gelsin Yemen'den :)
Haydi o zaman :)

1 Mart 2020 Pazar

Şansa Kadere...

Yıllar yıllar önce masal girizgahı gibi yıllar der uzatırken mübalağa etmiyorum cidden
20 yıl öncesine kadar böyle dersli ortamda sadece kızımın sınav zamanları hemhal olmuşumdur mevzuyla ki nereden bileydim başıma geleceğini
Aidiyetim canım ciğerim üniversiteden beri kahrımı çeken 0,5 kalemim yine baş tacım bu kez görevde yükselme sınavına çalışma eşlikçim
Büyüyünce ne mi olacağım, olursa şube müdürü olmazsa ay bu saaten sonra zaten almıyor aklımın ardına sığınıp devam rutine
O zaman başarılar iyi şanslar Allah zihin açıklığı versinlere gider  bu iş...

29 Şubat 2020 Cumartesi

Yıpranmayan eski, sanıldığı kadar eski değil belki
İş ki o eski ne seni yıpratmış olsun ne de sen onu
Tiftik etmemişse gönlünü o ki eski olmuyor
İçinden geçtiğin yılların üzerine hafif lavanta kokusu sindi mi...
Niyet eskiyi yeni oldurma çabasıysa gayretine bakıyor
Gönülden bir giriş gelişmeyi sürüklüyecek ardından
Girizgahı yapmak asıl olan...
Bekliyorum gelsen
Sürükleneceğim çorabın söküğüne...

4 Şubat 2020 Salı

Duysam...

Söyle bana
Deniz olmadığını bildiğin manzarada
Uzaktaki ışıkların suya yansıması sandığın
Göz alabildiğine ışıklarda gördün mü beni...
Kendine bile itiraf edemezken
İçinden diyebildin mi
Aslında benim duymayı beklediklerimi
Neden bu endişe
Belki ben de duymak istediklerini fısıldayacağım kulağına
Kafese kapattığın kalbini özgür bıraksan
Senin yerine o konuşsa
Kimse kimseyi duymasa da
Duyanlar konuşanlar onlar olsa...


31 Ocak 2020 Cuma

Beklesen mi..?

İçindekileri dışına verememekse
Gecenin sabaha kavuşamadığı perdeyi aralayamadınsa görmediğin
Çalmadıysa kapın sürekli çalmasındaysa kulağın
Gelmiyorsa gelmiyordur dediğin vakit
Arkanı dönüp gittiğin ardına bakmadığın...
Sürekli çalan radyoda bu benimdir dediğin şarkıysa içinden geçen
Seçtiysen seni sana anlatan satırlar
Sen dönmüşsen belki
Çığlığı duymuyorsundur kulak kabartmadığından
Gözlerin değil görmesi gereken kalbinse
Vakti gelmemiştir belki de
Çiçeğin bile açmasının vakti var diyorsan
Bekle
Bekle ki açılsın yoluna çiçeklerin serildiği o vakti...

10 Ocak 2020 Cuma


Karanlığın kıyısından göz kırpan ışık...
Yıllar öncenin kitabının sayfaları arasından bir ses, melodiye dönüşecek kadar ritmik damlatan muslukla rüzgarın sesi bir olmuş,  yeniden şahlanıp ışığı takip eden o uyanış, ardından kapının  ardına kadar ki ardı hayaller ötesi...
Göz kırpan ışığın marifeti gerisindeki şenlik ateşinin davetiyesi...
Davete icabet gerek şenlik ateşine diz çöküp sıcağını da ateşi de hissetme vakti bu vakit...
Duvara yansıyan henüz hayata geçmemiş olanın uyanışı...
Vakti geleni gönderme, yerine geleni buyur etme, karşılama, ağırlama seramonisi...
Fondaki müziği köpürtüp öne geçirme zamanı olanların üzerini örtsün diye...

5 Ocak 2020 Pazar

Her Yeni Ayakkabı Ayağı Sıkar :)

Çok akıllı biri değilim çok şükür, halbuki görenler akıllı sanıyorlar da o da onların zarifliği olsun :)
Bir denilende anlamıyorum çoğunlukla, sormam da burnumu düşürüp, cümle içinden çözerim yine olmadıysa çekinem sorarım basmadı benim kafam buna bir daha izahat rica edeyim diye...
İnsan evladının kendini kabul etmesi güzelmiş de bu kafaya şu saat oldu işte yeni yeni geliyorum son bir 6-7 sene belki...
Olsun kazançtır, faydalanmak esastır en hakedileninden...
Bu benim çabuk inanma halim herkese, ya neden yalan söylesin ya da bile bile insanları neden üzsün, ne geçecek insanın eline mottom her defasında başıma iş açsa da, en sevdiğim, beğendiğim, hayranlık duyduğum huyum da ayıptır söylemesi ki kendini de beğenmeyen çatlarmış hesabı; çok tevekkül, çok teslimiyet, çok gayretten sonrası kadere çok iman...
Çok gayret sonrası kader ama rahmetli dedem söylerdi sık sık “Tedbir senden takdir Allah’tan” diye benimki öyle kadercilik...
Bir de ilaveten şunu idrak ediyor insan evladı, geçiyor arkadaş deşse de öldürse de geçiyor, ölüm dışındaki mevzuların hepsine iyi ki diyorsun gün sonu... Gerçi çok çeken hastaya da ölüm şifa ya ona da iyi ki denilebiliyor...
Bir miktar celalliyim galiba çok kendini bırakmaya gelemiyorum, bırakana da gelemiyorum, sürekli vesvese halinde olanı bir sarsmak istiyorum, şikayetlenin ağzına vurmak istiyorum ne üzerime vazifeyse...
Her şey şahaneyken kimse şikayette değil ama :)
Ben de herkes gibi feci feci yaşadım şükür hayatı, hala da yaşıyorum, ben gebermedim mi üzüntüden evet hele babam gittiğinde, akşam farklı sabah farklı ilaç içiyordum, bir müddet sonra dibe de layıkıyla vurup... Dengen değişiyor alaşağı oluyorsun o kadar normal ki, sonrasında ilaçları kestim bir altı ay sonra, yaşadım efkarı üzüntüyü efendi gibi, şimdi hayat devamdır vardır Allah ın bir bildiği deyip geçiyorsun...
Sonrası çoook sorunlu giden kurumdan istifa ettim boşandım, onun da sıkıntısını çektim sorumluluk anlamında değil Allah tan o konu tamamen bende olduğu için :) sıkıntısı sosyal kimlik alışkanlığı, evladıma yetebilecek miyim falan filan...
Zaman  zaman... Her şey geçtiği gittiğiyle kaldı, elde kalan süzgecin üzerindeki değerli katman... Başta kurumun bozulmasına ve başa gelen her şeye oturup çok şükür diyorum iyi ki böyle olmuş iyi ki iyi ki daha da bastırabilirim üzerine :)
Geçen iş yerinde kallavi bir pürüz var Kıvırcığımla  birlikte kurdeşen dökerken, dedi ki “Funda biliyorsun değil mi üzerinden gün geçince biz bunu gülerek anacağız” doğru söylüyorsun dedim... Tabi ki öyle oldu hatta üzerinden gün geçmesine gerek kalmadan, sorun çözüldü sonrası keyfi de bize kaldı...
Yani demem o ki her yeni giyilen ayakkabı ayağı sıkar, belki ayağa hasar  verir ama sonrasında iyi ki almışım ne de güzel ne de rahat deriz...
Ez cümle insanız, her olana alışırız, girilen kabın şeklini alırız, o sıkan ayakkabıyı da ayağa uydurur rahat eder sonunda iyi ki deriz :))
Yapınız efendim hayatınıza adapte ediniz gayreti esirgemeyiniz sonrası hep güzel hep güzel...
Gerçekten ..! :))