15 Ocak 2013 Salı

Gribe, Nezleye, Bağışıklık Güçlensin Diye Günde İki Bardak Ekinezya Çayı...

Merak, hepimizin içimizde dinmesini istemediği bir çağlayan gibi...
Çoğu kez çağlamasına bizim karar verdiğimiz, az kez de elimizde olmadan burnumuzu soktuğumuz hadiseler deryası...
Yine çoğu kez ve devam eden merak mevzumuz başkalarının hayatları üzerinde seyrini eyliyor...
Başımız dertte olduğunda büyüklerimizden duyarız ışığı yanan evlere bakıp "ah ahhh bak oralarda da ne dertler sıkıntılar var"...
Ya da her ev bir kabirdir" şeklinde söylemler...
Daha niceleri...
En çok da eski zaman kadınları, ikinci kuşaklar, yaş itibariyle çok daha duyarlıdır...
İyi niyetle mi, fena niyetle mi bilinmez, filancanın oğlu/kızı nasıl oldu, kiminle evlendi, karısı/kocası nasıl, dirlik düzenleri nasıl, boşanmışlar mı , hala devam mı, ne almışlar, nereye gitmişler.... onlarca yüzlerce birbiriyle elele tutuşmuş üzere vazife olmayan soru...
Ne yapacaksın sananeeee...
İş bu haldeyken, blogda fazlasıyla ne yediğimiz, ne ettiğimize kadar yazıldığından ve bu niyet durumu belirsiz taraflar tarafından hangi taraflarıyla yorumlandığı belirsiz durumlar ortaya çıkmadan önce, gayet efendi tabir-i caizse çamaşıra kadar yazan ben, sonraları ayyy filanın kızı Funda, ya da filanın torunu Funda şeklinde şehir şehir dolaşan, kahve yanına ikram çikolata gibi bir misafirlik söz konusu olunca kaplumbağanın kabuğuna çekilmesi gibi çekiliyorum ben de bir müddet sonra...
En son artık çok sevdiğim akrabamdan aldığım nasihat "aman Fundacım bir zamanlar yazıyordun, yok mutsuzum, yok şöyleyim diye" yazma canım benim, bak herkes konuşuyor...
Yok yazmam...
Yazmıyorum...
O zaman okumasınlar da demiyorum, okunmak da güzel ama dert dökmek daha güzel...
Zaman zaman söylerim, burayı isminin sahibi kızım Rengin için açtım sonra bana bir prozac oldu, bir lustral oldu, bir selectra oldu, bir risperdal oldu...
Ne çok ilaç ismi biliyorum değil mi..!
Sonra işte böyle bir şehirden öbür şehire, yeni aldığımız arabaya eve hoşgeldin aramıza tarzı şeyler yazıp da, alakasız birinden, hayırdır Funda bebek mi geliyor şeklinde karşıma çıkınca da öyle üstten üstten, kenardan ucundan sadece alelade konular üzerine yazılar kalıyor bana da yazmak için...
Durumdan sıkıntılı mıyım evet çok hem de...
Bu arada konuyla tamamen alakasız, kulağımda Mehmet Erdem; "dünya dönüyor sen ne dersen de" diyor..
Şiddetle tavsiye ederim albümünü, dinleyin dinleyin dinleyin...
Sevgiler efendim ardından saygıyla...



2 yorum:

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

yine kim, neyi, neresinden anladı Fundam ?
boşver sen...ne derlerse desinler
her denilene göre yaşansaydı hayat halimiz nice olurdu...değil mi ama :)

Unknown dedi ki...

aynı mevzular bildiklerin yani...
taktığımdan değil de yazmam daralıyor ona derdim...
öpüyorum canım ablam...