21 Temmuz 2008 Pazartesi

Doğdum...

10 Şubat 74 Pazar günü saat 17:00 de doğmuşum Ankara Zübeyde Hanım Doğumevi'nde... O zaman cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, başbakanı Mustafa Bülent Ecevit akşamına ay dolunay :) Doğduğumda babam askerde 5 amca 1 hala dede-babaanne annem Aydınlıkevler Türk-iş Bloklarında 85 m2 lik 2 oda 1 L salon evde onca insan arasında 2.750 gr. kapkara birşeyim... Ama ilk torunum ya onca bekarın içine hatta babaannem beni kucağına alıp "ay ay sapsarı nasıl da güzel" diyerek etrafa sevdirmeye çabalamış... Çabalamasına gerek mi var halbuki ilk bebek çirkin ördek yavrusu da olsam sevecekler el mahkum :) Babama haber vermişler kızın oldu diye yanında komutanı varmış yandan lafa girmiş adını "Sıla" koyun diye babam da demiş ki Sıla olsun kızımın adı... 3 gün Sıla gezdikten sonra rahmetli dedemin rüyasına fundalıklar arasından bir ermiş dede çıkıyor diyor ki "torununun adını Funda koy" sabah kalkıyor ki Sıla gezen ben artık o dakika itibariyle Funda olmuşum :)
3 sene bir sürü bekar amca hala dolu evde nasıl mesut günler anlatamam kalabalık birbirlerine çok bağlı aile kocaman ne güzel -hala da çok severim kalabalığı şenliği- derken uzaklara taşınmışız yine Ankara ama Maltepe'ye... O zamanlar hep ağlardım babaannemler bize geldiklerinde arkalarından biz oraya gidip döndüğümüzde eve giderken... Bir de ne yardan ne serden hesabı babaanneme gitmek istiyorum fakat öte taraftan annemi özlüyorum böyle içinden çıkılmaz bir ikilem...
Hala da babaannemin evi nadir huzur bulduğum yer belki de tek... O evin içi ne kadar değişmiş olsa da içine girince boş boş otursam da oturayım bıraksınlar beni hep o günleri düşüneyim ne sanki kaç yaşındaysam takvim yaşına bakmamak lazım demek ki benim içim daha yaşlı demek ki hep özlem hep özlem seviyorum da o hali belki bugün eskiler gibi değil ya isyanım belki bir nevii :)
Ne diyordum ben? Neyse bağlar devam ederim diğer yazımda...

Amaaaan...

Söz yazarlarına gelen ilham misali akşam kızımı uyuturken (yanında yatmak suretiyle) düşündüm düşündüm dedim yazayım taze bloguma fakat sabah oldu geldim işe açtım sayfayı önüme ilham manasında ne gelen var ne giden... Hala taslağı düşünüyorum ne şekil yazsam kendimi mi kızımımı havayı mı suyu mu ?
Her tel olsun hayattan her an önemli önemsiz... Sardunya blogunu çok severim sahibesini de sahibesinden dolayı okudukça içim açılır fakat onun ruh hali belki bambaşkadır yazarken ama benim içimin açıldığı kesin o hangi ruh haliyle yazarsa yazsın benim içimi açıyor ya :)

16 Temmuz 2008 Çarşamba

Haydi Bismillah :)

Başladık bakalım yazmaya bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete misali ... Gerçi maymun iştahlıyımdır üzerinize afiyet heveslenir başlar sonlandıramam hiç birşeyi... Aman herşeyde hobi mi yok canım nerdeee bitmez ki hobi nihayete eremez... Çiçek alırım hoop cicili bicili saksılar herşey tamamlanmaz çiçekler de elimde telef ... Yazık onlara ve benim elime düşen heveslerime... Biliyormusunuz ki evlendiğim zaman ne oldu bir müddet sonra baktım kaçacak delik yok hoş olsa kocam da tutardı herhal beni şimdi kaç dese de kaçmam ya :) Neyse ne diyordum ki ben daldan dala Ata nın annesinin dediği gibi kulakları çınlasın çok yazık oldu kadına insanoğlu böyle böyle işte hep kendine ediyor ama onun üstün gayreti bütün ailesine de sıçraması... Ne Atası ne annesi kızıma blog açtım öyle mi? Benim içimi dökesim mi varmış ne arada kızımı da yazarım kocamı da kendimi de havayı da suyu da sonrasında okusun kızım, kocam, eş dost, arkadaşlarım, herkesler...

Bu kadar giriş yeter ne çıkacak sonunda ya da sürekcek mi ben de meraktayım ya dur bakali ne olacak...?