10 Şubat 2009 Salı

Kendim KOVA Yükselenim ASLAN

E.Ö.

Bu evlenmeden önce manasında... Kuduruk bir tipim, müdanasız, delikanlı, asarım, keserim, bütün erkek işlerini yaparım, mıyıl mıyıl kızlar gibi kedileşmem sırnaşmam cilve naz bilmem kapris ne onu da bilmem, evin her yükünü sırtlanırım, herkesi taşırım, dert dinlerim, sıkı arkadaşlıklar kurarım, gezerim, tozarım, harcarım, flörtler bulurum, çıkarım, şehir dışında okurum, yemek yapmasını öğrenirim, habire aşık olurum ama giden aşka hiç ağlamam (bir iki istisna dışında), anneme taparım, babama bayılırım, kardeşimi habire gırtlaklarım.....

E.S.
Sonraaa.... ?
İşte sonra el adamı sürttü burnumu çok heyheylenemedim, arada tırnaklarımı çıkardım sonra kendim soktum yerlerine, doğurdum, hayatta ağlamayı zayıflık ifadesi gören ben kedinin kuyruğu kısılsa bir yere ağlar zırlar gezer oldum, kızıma bayılır oldum, kocama da arada kızarım çoşarım ama severim keratayı, yük taşıma işi devam, sıkı arkadaşlıklar devam, efelik hala devam kız gibi olamadım ki kadın kadın olayım, dan dun konuşuyorum hala ama çalışma hayatı annelik kisvesi (örnek olacağız ya küçük hanıma) eee bir de eş durumları sonra blog meydanı derken törpüledim kendimi, buyum ben ama o dan dunluk mahallevari değil sıcaklıktan yüreğim sıcak benim (ne laflar preh preh preh),yemek pasta börek işleri ev hanımlığı, iş hanımlığı son hız emekliliğe çok var daha...

Efendime söyleyeyim yaş geldi yolun yarısına...
TC 35 oldu...
Ama ruhu orda burda gezmeye devam...

9 Şubat 2009 Pazartesi

Eskinin Canı Var mı?

Var mı? Bence var olmaz mı... Her eskinin hem de, insanının, eşyasının, kullanılmışının, kullanılmamışının...
Arada canlanıyor tünelinde hayatın... Canlanıyorsa demek ki "eski" nin canı var... Canlı canlı dururlar kuytularda, köşelerde, arada baş verirler fidanın topraktan yeşilini göstermesi gibi, boş toprakta ben buradayım bak varım hala demesi gibi...
Canlılar canlı, duyuyorum arada seslerini bazen, hep bir ağızdan bağırıyorlar ama dipten bir yerlerden... Kulak veriyorum hepsine birden, teker teker gelin diyorum ama, hep beraber olmaz... Onlar da biliyorlar şimdi tek tek geliyorlar, yad ediyorum, konuşuyorum, halleşiyoruz sonra haydi diyorum yerlerinize bakalım dağılın şimdi toparlanırız yine arada...
{Gezmeyi çok sevdiğim www.fotokritik.com sitesinde rastladığım bu güzel resmi "zamanda yolculuk isimli resim" kullanmama müsade verdiği için Gökhan Ergene' ye teşekkür ederim.}

Oldu da Bitti Maşallah...


Taşındım yerleştim bittiiiii.... Önce bana yardımcı olan, telefonla mesajla, sizlerin destek mesajlarınızdan dolayı çok çok çok ama çok teşekkür ederim... Allah hepinizden razı olsun valla, hepinizin güzel kalplerine göre olsun, bütün istekleriniz tez olsun inşallah :)

Fotoğrafı bu sabah çektim Rengin' in odası, çok beğendi evi de odasını da... Biz eve yerleşemedik o var at at at helak olduk valla anmem/teyzem gözümün yaşına bakmadan attılar, ama bizde de ne zerzevat varmış çöp ev olmuşuz haberimiz yok... Güneş görmediğimizden dertlenip sonra hırsızdan korkup çıktığımız bu evde arka odalardan güneş doğuyor salonda mutfakdan batıyor o derece güneşli, sonra merkezi sistem tişörtlerimize geri döndük eski evdeki lahana durumumuzdan kurtulduk (gerçi ben çok severim kışın kat kat dolanmayı) sıcak samimi bir evcik olduk :) Bir de ben alışkanlıklarına sonuna kadar bağlı adamım misal eski evimi çok özlüyorum, buraya alışana kadar özlemim de bakalım... Kolay geçemiyorum alışkanlıklarımdan hayatımın her safhasında hem de...

Beş odalı ev istiyorum karar verdim gerçi ben yayıla yayıla ona da sığamam ya :)

Çok özlemişim buraları sizleri odamı bilgisayarımı... Haydin iyi haftalar size bize...

4 Şubat 2009 Çarşamba


Sabah 07:30 da gelecekler taşımacı ve ekibi...
Bu sabah ben bir miktar iş yapıp kah oturup bir sigara içip kahve içip dinleneyim kah kalkıp iş yapayım derken bir kapı önce annem, sonra bir kapı Esin (hani pub da ilk resim sarıldığım kendisine) geldiler hop hop hop bir iş bir güç derken o resimdekileri hallettiler bir çırpıda halloldu...
Allahım ben seni çok seviyorum sen be beni seviyorsun bak yardımcılarını gönderdin hemen yardımıma :)


Ev de nerede? İlerde solda üç blok görünüyor ya yavru ağzı renkte, onun en sağındaki alttaki bloğu...

Taşınma Telaşlılığı...

Ne telaşı tam kabus!
Bu arada moladayım sabah 08:00 de başladım yatak odasının %90 ı toparlandı bugün taşıma şirketinden gelip eşya kontrolü yapacaklar...
Dün yeni evin temizliğindeydim, salonda balkona açılan kapının penceresini nasıl bir kuvvetle sildiysem kapıyı yerinden çıkardım apartman görevlisini çağırdım, nasıl bir duruşum varsa adam temizlikçi muamelesi yaptı bana sonra yok ben taşınacağım deyince utandı Ali bey :)
Parmaklarım bizim Beyinki gibi dolma dolma oldu, her yanım domestos kokuyor, belimin ağrısı omuzlarım sırtım...
Ölüyorum yaaaaaa...
Ev sahiplerimiz ayrı hikaye, tam nev-i şahsına münhasırlar tam tam!
Anahtarı avukat nezaretinde kira kontratının her yanını bırakın imza her tarafına paraflar atarak hallettik, suyu elektiriği üzerinize almadan anahtarı vermem dedi önce tamam dedik aldık yok dedi şu da olsun ondan sonra...
Hasbinallah dedik neredeyse bozacaktık o derece insan bu kadar mı dellendirir ya da zora sokar insanı :(
Yalnız bu kadınlar fena fena adam iyi aslında Burhan amca 77 yaşında bir sürü sağlık problemleriyle uğraş veriyor teyze Aysel 70 yaşında emekli Türkçe öğretmeni...
Çok kiracı görmüşler ve çok çekmişler hepsinden, biz de bu pozisyonda yoğurt oluyoruz bizi üflüyorlar akılları sıra. Valla üflenecek bir tarafımız yok... Bu arada yazarken parmaklarım birer kütük olduğu için çifter çifter tuşlara basıyorum yazarken sil tekrar yaz...
Neyse, iş yerinde anlatıyorum hatta bir arkadaş dedi ki yemekteyiz programı varmış da orada bir kadının yemeğinden kıl çıkmış karşısındaki adam da demiş ki "kıl'ın tabağından kıl çıkar"...
Ay bu kadar sorunlu kiracıları varmış da bunlar sütten çıkma ak kaşık mı? Haşaaa... Yapılır bunlara her türlü fenalık hakkaten nasıl hakediyorlar hem de sonuna kadar ama bize dokunmasınlar yaaa...
İki kızları varmış efendim biri Amerika'da profesör, biri İstanbul' da dişçi...
Onların sıkıntılarını ve diğer kiracılarını dinlemekten içimiz çıktı Beyle...
Şiştik valla...
Hep dedim ki Allah' a "Allahım bu ev hakkımızda hayırlısıysa olsun ama değilse en kısa zamanda bir yerden bozulsun" bu kadar olumsuzluğa rağmen oldu demek ki bu ev hayırlı diyorum amaaan bıraktım kadere o hallediyor...
Ama ev toplamak ne zor, gerçi adamlar özel eşyalarınız -işte iç çamaşırları diyorlar zaar onlar- hariç herşeyi paketliyorlarmış ama ben Rengin in odası bizim oda ve diğer kalkacakları halledeceğim yarın da taşınacağız aksilik olmazsa...
Dur bakalım hayırlısı ama beni bir yatağa atsalar deseler ki kalkma sen yat dinlen deseler kaç gün uyurum bilmiyorum...
Daha da hiç birşey başlamış değil ay düşündükçe karabasanlar basıyor iyi mi...
Haaa bu arada dün banyosunu temizlerken baktım ki duşakabin kabinlikten çıkmış arakları ayrılmış çekilmiyor, banyonun kapısı bitik...
Dün gece de ikinci kere değişen kontratı imzalamak için amca Burhan ve teyze Aysel geldiler... Hani ne bileyim söyledim onlara bir hal çaresine bakarlar mı diye sonuçta sen o evden para kazanıyorsun ve eksiksiz yapmalısın değil mi bana şato kiralıyor sanki...
Dedim ne dediler (burada teyze Aysel'in ses tonunu en en en gıcık ukala bilmiş çatlak emekli kokana sesi hayal edin incelterek okuyun) "yok yok yok biz hiç oturmadık evde neyin ne olduğunu bilmeyiz bize bunları söylemeyin oturun işte"
Yuuuuh !!
Bre insafsız bre vicdansız Bre ................... , kime söyleyeceğim apartman görevlisine mi?
Hadi Allah sonu hak getire!
Haydi döndüm işe ben...

2 Şubat 2009 Pazartesi

Öyle Yalandan...

İmza yaptım kendime "içimden geldiği gibi" arkideşim yardımcı oldu sağolsun :)

1 Şubat 2009 Pazar

Bu İş Tamamdır...

Azmedince olmayacak var mı? Yok elbet yapacağım diye düştüm ortalara sonunda oldu... Bu sefer hakkaten oldu ince kabuk dolgun iç...
E haydi buyrun sıcak sıcak...

Gamzedeyim Deva Bulmam....




Ocak bitti bitiyor 1999 Bolu son sınıftayım...
Sabah uyanır uyanmaz radyoyu açarım illa... Baktım o saatte olması gereken insan yok ard arda Barış Manço şarkıları çalıyor radyo... Ne hikmetse dedim ki kendime "hayırdır öldü mü ki böyle şarkılar peşpeşe" dedim ardından spiker başladı anlatmaya...
Çok severdim gerçekten şarkılarını kendini...
Bir de ayrı yakın hissederdim kendimi babama benzetirdim ikisinin de saçları uzun, müzik tarzları aynı hatta bir keresinde çalmışlar babamın orkestrası Barış Manço'ya...
Çok ağladım öldüğünü öğrendiğimde hatta bir arkadaş vardı sınıfta kafa kafaya verip ağlaşmıştık...
Nur içinde yat Barış Ağabey...

Heyyamola Hey de Heyyyyy :)

Bir sürü anlatacak var...

Saydım üç tane, olsun bir sürüye girer birden fazlası. Cuma günü Pub vardı kudurduk, güldük ama ne gülme, zaten garsonlar da tanıdılar artık bizi, dip bir masa hazırlıyorlar ki o kadar hatunun gülmesi kahkahası kimseyi rahatsız etmesin diye...

Pub ın da muhabbeti ayrı, hani erkekler bir araya gelince ne geyikler çevirirler, biz de ayda bir kısa süreliğine de olsa şefkatli anne, ciddi çalışan kimliklerinden sıyrılıp her türlü muhabbete kılığa giriyoruz valla ne diyeyim :) Yani hatta bir ara arkadaşın teki almış benim makinayı eline masanın altında çekiyordu eeee içlerdeki çocuk hala barınmakta :)





Sonra Cumartesi oldu, Rengin cuma akşamından anneannedeydi, biz de sabah doğru Bey' le ev aramaya veeee ilk baktığımız evin bu sabah kontratını yaptık iyi mi? Hem de sahibinden...
Hem de evlendiğimde oturduğumuz siteden anneme okula yakın yine aynı semt... Taşınmak gözümde everest gibi büyüse de bir şekilde olacak haaa ilk resimdeki fırlamanın (bakmayın onun etekli hanım hanımcık duruşuna) taşınma geçmişi çok eee asker kızı, evlendikten sonra da bir sürü... O direktif verecek biz halledeceğiz :)
Sonra Sonra Sonra.....
Bugün ilk resimdeki hatun kişinin ki ismi Esin olur... Eşiyle bizim bey, kızıyla bizim kız kanka oldular... Futbol delisi beyler her fırsatta maça gidiyorlar... Eee bizimki eski İzmirsporlu futbolcu, Semih de iyi...
Bugün halı saha maçına hazırlanırken bizim bey içerden bir çantayla geldi ne çantası bizim kameranın çantası....
Biz de dünyadan bi haberiz karı-koca :)
Bu hırsız bizim evde boş buzdolabında kafasını yaran fare hesabı kafasını yardı eli boş döndü evden, kamera da bize kaldı :)))
Yaaaaaaaaaaaa :))))








30 Ocak 2009 Cuma

Her Ayın Son Cuması...

Hani benim ANKAN annelerim var ya mail grubundan... Onlarla her ayın son cuması toplaşıp Pub a gidiyoruz 18:00/21:00 arası o bile yetiyor bir sürü hatun bol kahkahalı bol sohbetli ...
Şimdi de o gün bugün işte :)
Çok özledim arkadaşlarımı...
Atıl stres atııııılllllll :)

Öyle Çok Çağırıyorum ki...

Şu şans oyunları hadisesini her hafta mütemadiyen oynarım ama sadece sayısal ve süper loto o da birer liralık...
Çağırıyorum valla olmadı dua da ediyorum çıksın bana büyük ikramiye diye...
Bugün ucundan aldım süper lotodan...
Sabah teleteksten hava durumuna bakarken dur dedim bir sıra oynanmış (ki asla bir sıradan başka oynamam çıkarsa ona çıksın) bakayım bir açtım sayfasını üç var gördüm... İşe geldim oynadığım yerden tekrar oynayayım dedim adam da demesin mi dört var bunda 91 lira var aaaaaaaa :)
aldım onu...
Süper loto yine devretti bakalım haftaya perşembeye hayr ola...

29 Ocak 2009 Perşembe

Biliyorum... (Öykü Atölyesi Fotoğrafın Dili)

Biliyorum gecenin ertesi sabah, yağmurun arkası güneş, yokuşun arkası iniş... Biliyorum puslu da olsa yer gök güneş kendini gösterecek, yırtacak pusu / kötüyü... Biliyorum diye bu kadar emin düşünüp de kendime güvenin bile bir kudreti vardı ama geçende kaldı... Düşük şimdi omuzlarım... Kudret? Bıraktım onu çıktığım yerde, şimdi yola koyuldum ısınana doğru, belki eski kudret geri gelir kimbilir? Ama... Ama... Bir gün biliyorum... Bütün bildiklerime "biliyordum" diyeceğim...

Hata veren film linki...

Nazlı'ya mektuplar uyardı hata veriyor linkler diye ben de baktım evet açmıyor neden acaba kopyala yapıştır yaptım ama hayret...
O zaman ben de sitenin o sayfasının linkini atayım üye olun indirin üyelik 1 dakika bile değil...
http://www.liderboard.com/issiz-adam-dvdscr-2008-kalite-farkina-caps-a-bakmadan-karar-vermeyin-p472283.html#post472283

Sonunda İzledim...

İşyerinde hem de, nasıl olur demeyin oldu, açtım bilgisayardan oda arkadaşlarımla, 1 saat 50 dakika 25 saniye sürdü...
Nerde ağlayacağız nerde ağlayacağız derken hani sinemada gözleriyle konuştular ya daha çok sonra tam ayrılacakken sarıldılar ya işte orada...
Sonu iyi bitmeyen öyküleri, yaşanmışlıkları, filmleri, kitapları sevmiyorum bununkini de sevmedim...
Buyrun siz de izleyin...
Sonradan akla gelen filmden sonra ilk düşünülen... "Bir erkek annesi de bu kadar mı iyi olur"

Şeker Hediyem...

Canım kuzenim Erhan hazırlamış bana sürpriz... Hele illa evlilik yıldönümünü, doğum tarihlerimizi sormasında varmış bir hayır :) Olumsuzlukların üst üste inatla yığıldığı şu dönem iyi geldi bana :)




28 Ocak 2009 Çarşamba

Aaaa Dergiye Çıkmışım...

Hem de habersiz, öyle dalmışım...



Sayfa 161 Cümle 5




Enerji ve Huzur mimlemiş beni daha önce yapmıştım ama yine olsa yine yaparım :)
Çantamdaki kitap kendisi, otobüs yolculuğunda yanıma arkadaş, henüz 65. sayfadayım ama 161. sayfası 5. cümlesi şöyle diyor...
" Sevgi nedir, bilmişim"






Adaletin Terazisi Hassas mı?

Rengin dört aylık, o dönem lohusalık malum başımda puslu bulutlar, arada şimşekler yıldırımlar tabi zor süreç...

Kasım ın sonu sene 2005 ama o tarihte de Rengin 1 yaş 2 aylık... Sadede gelirsek

Suç tarihi ve saati : 12/11/2005 geçiyor kayıtlarda...

O dönemlerde bir taciz benim cep telefonuma ama yaklaşık bir ay gece, gündüz, sabaha karşı, alakasız saatlerde nasıl rahatsız ediliyorum sessiz telefonlar sonra bir seferinde bir küfür silsilesi ki rap şeklinde, emek verilmiş uğraşılmış...

Allahtan bizim Bey şahsına münhasır gerçekten adam gibi adam çok olgun davrandı hep beni teselli etti...

Fakat bende de bir huy var tövbe bir davranışın, yanlışın altında kalmam susup oturmam...

Üşenmeden adliyeye gittim şikayette bulundum... Turkcell den arayan numaralar ve saatleri belirlendi... Derken ileri zamanlardan birinde mahkemeye çıktım hakime söyledim onda da "bir cep telefonu rahatsızlığından bu kadar tantana yapılır mı " tavrı...

Malesef ki numara ve sahibi tespit edildi, fakat isim var cisim yok... Savcı da diyor ki bana bu işin peşini bırak, bu birşey değil millette ne dertler var onlar çözülemiyor bundan ümitli olma...

Veeeee dün posta kutumda bir kağıt, muhtara bırakmışlar zarfı bu sabah elime aldım beni dehşete düşüren şu satırları okuduk Beyimle dikkatle:

"Sanık Nurten İlknur Civan savunmasında; üzerine atılı suçu kabul etmediğini, iddianamede belirtilen 537 8218231 nolu telefonu olay tarihine yakın dönemde kullandığını, ancak müşteki Funda' yı tanımadığını, küçük oğlu Efe'nin rahatsız olup telefonla oynarken müştekiyi arayabileceğini, olayda bir yanlışlığın söz konusu olduğunu ve müştekiyi araması için bir nedenninin olmasığını, suçsuz olduğunu savunmuştur."

PES!!!!

Sen nasıl bir annesin ki küçük oğlun Efe sabaha karşı elinde telefon benim numaramı tuşlayıp sürekli aradı? Bu nasıl küçük oğlan ki gecenin o vakti ayakta? Peki madem beni tanımıyorsun tüm bu olaylar olurken ki aradan üç koca sene geçmiş madem aç bir telefon bana bir pardon de özrü de geçtim....?

Sonuç:

HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle:

Sanığın üzerine atılı suçı sabit olmadığından CMK' nun 223/2-e maddesi uyarınca BERAATINA.........

O zaman sevgili terazi, zaten senin hassasiyetine hep şüpheyle yaklaştım şimdi hepten beni haklı çıkardın...

***** Tacizde bulunan madem beraat, gıcık olduğunuz herkesi taciz ediniz, suçlu bulunursanız ki tamamen masumane, zira emsal teşkil edecek belge elimde veririm size...

26 Ocak 2009 Pazartesi

Hayat Bu Ara...

... bana kazık atmakla meşgul...
Ev mev yok yattı elli lira da depozitom yandı, nasıl ağır yükü kalbimde...
Sadece elli lirası değil tabi yok ya o da var al ben yiyemedim sen ye :(
Ayrıca da herhangi bir kontrattan dönme durumu yok ki sadece evvelki gün ben bakmışım bugün Bey le ve arkadaşlarla bakmışız o kadar...
Bir de benim bir olay karşısında eğer elim kolum kalkmaz ise böyle bir "kalmışsam" sadece ve sadece bakıyorsam o işten hayır gelmiyor...
Aslında bu evde de öyle oldu baktım sadece...
Denizden korkup yılana sarınmaydı belki bu ev sonra onu da bıraktım...
Olmadı...
Hala bakmaya devam...
Bugün eve girerken ne maymunluklar yaptım ya hırsız evdeyse diye...
Ama düşünsenize bir deprem oluyor herkes dışarı sonra eve geri dön nereye kadar dışarıda beklenecek...
Bu da o hesap, nihayetinde parkta yaşanmayacak ya da anne evinde...
Offf bilmiyorum ki dert bir o mu?
Alma beni kuyu dibine dibine...
Sonra çıkması zor oluyor...
Ne güzel ben
"Allahım her işinde bir hayr var, kızım, beyim, anam, babam, kardeşim, kendim, sevdiklerim sağlıklıyız hayattayız şükürler olsun"
diyorum hep.....................

25 Ocak 2009 Pazar

Bir Ev Buldum Bakalım...



Öncelikle hepinizin desteğine çok teşekkür ederim...
Cuma günü internetten, cumartesi de kuzenim sağolsun "yağmurda ev gezme" diye bana eşlik etti onunla ev aradık....
Sonunda kendi evimin sokağında ama cephesi güney bir ev bulduk... Hiç olmazsa güneşe hasretliğimiz bitecek öbür evde sadece camdan görüyorduk en ufak bir içeri girme durumu yoktu...
Bu ev şu zemin sayılma meselesi vardır ya kimisi zemine birinci kat der ki ben demiyorum zemin zemin işte ama diyenlere de açıklama yapıyorum dünden beri yani şöyle zeminden sonra ikinci kat, en azından hırsız tırmanamaz diye düşünüyorum (umarım)...
Bir arkadaşımın kardeşi bir güvenlik şirketinde çalışıyor o gelecek eve keşif yapıp fiyat çıkaracak ama en önemlisi kiracıyım sonuçta bir daha ki eve taşınma durumunda teçhizatın da taşınabilirliğinin durumu...
Yeni evin içinde şu an kiracı var bir hafta on güne çıkacaklar evi de gezerken onların eşyalarıyla gördüm çok aman aman içime sinmese de bilmiyorum hayırlısı ne ise o olsun diyorum belki benim eşyalar yerleştiğinde havası değişir...
Asıl gözümde büyüyen işler bundan sonra...
Desteğinize tekrar teşekkür ederim :)
Yazıma burada son verirken ben de içinde bütün kira derdiyle uğraşanlara bir an önce ev sahibi olmamızı can-ı gönülden diliyorum...
Amin...