Enerji ve Huzur mimlemiş beni daha önce yapmıştım ama yine olsa yine yaparım :)
Çantamdaki kitap kendisi, otobüs yolculuğunda yanıma arkadaş, henüz 65. sayfadayım ama 161. sayfası 5. cümlesi şöyle diyor...
" Sevgi nedir, bilmişim"
Rengin dört aylık, o dönem lohusalık malum başımda puslu bulutlar, arada şimşekler yıldırımlar tabi zor süreç...
Kasım ın sonu sene 2005 ama o tarihte de Rengin 1 yaş 2 aylık... Sadede gelirsek
Suç tarihi ve saati : 12/11/2005 geçiyor kayıtlarda...
O dönemlerde bir taciz benim cep telefonuma ama yaklaşık bir ay gece, gündüz, sabaha karşı, alakasız saatlerde nasıl rahatsız ediliyorum sessiz telefonlar sonra bir seferinde bir küfür silsilesi ki rap şeklinde, emek verilmiş uğraşılmış...
Allahtan bizim Bey şahsına münhasır gerçekten adam gibi adam çok olgun davrandı hep beni teselli etti...
Fakat bende de bir huy var tövbe bir davranışın, yanlışın altında kalmam susup oturmam...
Üşenmeden adliyeye gittim şikayette bulundum... Turkcell den arayan numaralar ve saatleri belirlendi... Derken ileri zamanlardan birinde mahkemeye çıktım hakime söyledim onda da "bir cep telefonu rahatsızlığından bu kadar tantana yapılır mı " tavrı...
Malesef ki numara ve sahibi tespit edildi, fakat isim var cisim yok... Savcı da diyor ki bana bu işin peşini bırak, bu birşey değil millette ne dertler var onlar çözülemiyor bundan ümitli olma...
Veeeee dün posta kutumda bir kağıt, muhtara bırakmışlar zarfı bu sabah elime aldım beni dehşete düşüren şu satırları okuduk Beyimle dikkatle:
"Sanık Nurten İlknur Civan savunmasında; üzerine atılı suçu kabul etmediğini, iddianamede belirtilen 537 8218231 nolu telefonu olay tarihine yakın dönemde kullandığını, ancak müşteki Funda' yı tanımadığını, küçük oğlu Efe'nin rahatsız olup telefonla oynarken müştekiyi arayabileceğini, olayda bir yanlışlığın söz konusu olduğunu ve müştekiyi araması için bir nedenninin olmasığını, suçsuz olduğunu savunmuştur."
PES!!!!
Sen nasıl bir annesin ki küçük oğlun Efe sabaha karşı elinde telefon benim numaramı tuşlayıp sürekli aradı? Bu nasıl küçük oğlan ki gecenin o vakti ayakta? Peki madem beni tanımıyorsun tüm bu olaylar olurken ki aradan üç koca sene geçmiş madem aç bir telefon bana bir pardon de özrü de geçtim....?
Sonuç:
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle:
Sanığın üzerine atılı suçı sabit olmadığından CMK' nun 223/2-e maddesi uyarınca BERAATINA.........
O zaman sevgili terazi, zaten senin hassasiyetine hep şüpheyle yaklaştım şimdi hepten beni haklı çıkardın...
***** Tacizde bulunan madem beraat, gıcık olduğunuz herkesi taciz ediniz, suçlu bulunursanız ki tamamen masumane, zira emsal teşkil edecek belge elimde veririm size...
Bugün yazma isteğini içimde barındırmıyorum...
Sordum İdare' ye "boşver yazma o zaman konu-komşu oku hatta yeni komşular edin yorum yaz takıl bugün izinlisin" dedi...
Resim mi? Haa hiç birşeyle alakası yok sırf beğendiğimden...
Devrelerin karıştığı anlar oluyor zaman zaman... Kablo uçları birbirine değiyor, ışıklar saçılıyor uçlardan, nefes kesen gösteri, havai fişekler... Alabildiğine rengarenk, alabildiğine karışık, bu ihtişamın altında da sıkıntı var aslında... İyi birşey gibi anlatıldığına bakmamalı... Devrelerin düzelmesi, değen uçların yerlerine yerleşmesi, gösterinin de sonlanması lazım... Çünkü hayat devam ediyor, eski düzeni tutturmak lazım... Arada olan bu gösteri de gerekli "devam" için "devinim" için...
Bu ara "devam-devinim" boşver amaaaaan hayata bakıp gülümsemeli yine de...
Sonuçsuz kalan herşeye, buna başlasaydım ucundan buna tutunsaydım dediğimiz her öyküye, yanlış seçimlerin acısıyla kıvranmanın her "boş" luğuna, gidenlerin hepten gitmesine, muhteviyatı ne olursa olsun kocaman hayata gülümse gitsin...
Bugün güzel geçsin umuyorum hepimiz için...
...halam geldi...
Geldi kızımın küçük halası Amerikalardan, ani bir geliş oldu, iyi ki de geldi, eve misafir geldi mi seviyorum ben gelinsin gidilsin kalınsın büyük olalım, kalabalık olalım...
Kızıma da bir sürü şey getirmiş yakalayabildiklerimi kareledim...
Bugün de giremedim meydana devamsızlık yapmışım gibi geliyor konu komşu da okuyamadım okurum şimdi bir çırpıda...
Sardunya'nın verdiği iki sardunyadan birini bu hale getirdim
:( Üstelik henüz ne renk açtığını bile göremeden, hoş öbürü de hala boya veriyor ya onu da açtıramadık... Allahtan ki iş yerindekinin durumu iyi beyaz açacak henüz 4 yaprağı var...
Ne vardı herşeye rağmen mutlu olsak?
Ne vardı belki dakikalar sonra göçüp gideceğimizi hiç aklımızdan çıkarmadan yaşasak!
Ne vardı sevdiklerimizin kıymetini bilsek!
Ne vardı kalp kırmanın kolay onu düzeltmeninse çoook zor olduğunu idrak edebilsek...
Ne vardı yitenlerin geri gelmediğini anlasak...
Ne vardı hayatta maddi değerlerin manevi değerlerin yanında beş para etmez olduğunu özümseyebilsek...
Ne vardı sanki sadece sağlığımızın birlikteliğimizin bir bütün olduğunu görüp sadece ve sadece bunlar için bile "dünyanın en zenginiyiz biz" diyebilsek...
Ne vardı tutkularımızın esiri olmasak...
Ne vardı değer versek, değer görsek...
Ne vardı tahammül sınırlarımız dipsiz kuyunun dipsizliğinden daha dipsiz olsa...
Ne vardı içimizdeki sevgi, anlayış, hoşgörü ve diğer bütün insani duyguların filizlerinin boyu arş-ı geçse...
Ah be hayat "aşkolsun" sana ...
Onsuz yaşamayı çok önce öğrendim ben... Yoo sesimde serzeniş yok bilakis "aşmışım ben bunu onun haklı gururunu yaşıyorum"un vakur duruşu üzerinde sesime yansıyan işareti var... Neden onsuzluğa sevindiğimse tahmin edeceğiniz üzere tabi ki sürekli beklentili halin sisteme verdiği zarardan olsa gerek... Ama ya şimdi? Başka kulvardayım kalbimi bağladım ben Yaradana, rahat ettim en sonunda... İnandım ki her olayın bir vakti zamanı var ve O en hayırlı zamanda vuku bulduruyor ona... Bana da, rahmetli dedemin dediği gibi "tedbir senden takdir Allah'tan" deyip, yapılabilir, uğraşılabilir her etkeni yerine getirdikten sonra hayırlısıyla olsun' la arkama yaslanıp başka bir olaya yönelmek...
İşleri oluruna bırakmak durumunu özümsedim ben kimseden sevdiklerimden, çevremden, amirimden kimseden beklentim yok o halde herhangi bir olumsuz durumda da hayal kırıklığı yok...
"Beklenti" yle "hayal kırıklığı" bundan ilişkideler işte... Kraliçe "beklenti" hazretleri sopasını vurduğu zaman yere, "hayal kırıklığı" kulu yol alıyor boynunu eğip kaderinin götürdüğü yere doğru...
Olan gidene oldu ardından ihmal sonrası bir sürü kıt' ın açıklamaları baki kaldı cahillikler yobazlıklar sonucu...
En nihayetinde gitti şükür gitmesi çoktan gereken, gelen gideni aratmasın diyorum en içten samimi duygularımla sonrasında...
Şeref sahibi, dürüstlük timsali yöneticilere hasret yurdum artık kavuşsun insan gibi insanlara...
Japonya gibi olsa bizde de yöneticiler ar namus sahibi, en ufak bir aksaklık sonucu sorumluluğunu üzerlerine alan haysiyetli adamlar gibi olsa bizimkiler de...
Yurdumun yöneticilerinin harakiri ritüellerini zevkle izlerim ben gözümü kırpmadan...
Genelde haber seyretmiyorum seyredemiyorum mutfakta oluyorum ya da herhangi bir çocuk kanalını izliyorum bugün izledim dondum kaldım bizim yakınlarda olmuş hem de olay :(
Çok feci çook ailelerine sabırlar, çocuklar sizlerin de mekanı cennet olsun :(