Bu sabah küçük hanımla birlikte servisimize bindik, iş yerine geldi...
15 Mayıs 2009 Cuma
Misafirim Ağır Bugün...
Bu sabah küçük hanımla birlikte servisimize bindik, iş yerine geldi...
14 Mayıs 2009 Perşembe
Haydi Sabah Şükürleri...
13 Mayıs 2009 Çarşamba
Bulanıktım ama...
12 Mayıs 2009 Salı
Sevinsem mi Üzülsem mi :)
Bizim Reno cacığı çok sever, ayıptır söylemesi...
Cacık da öyle bildiğimiz naneli zeytinyağlı filan değil, yoğurt-su-salatalık karışımı yalandan cacık, öyle seviyor hanım...
Bir tane salatalık kalmış evde, onu hanım kızımıza yapınca, belki bizim evin büyük oğlu da ister mahiyetinde, telefon açtı babasına Rengin, salatalık al baba gelirken diye...
O da, tesadüf hafta sonu şehir dışındaydı, oradan salatalık alınmış bir miktar, getiriyormuş zaten eve, torba elindeymiş telefonla konuşurken...
Sonra çaldı kapı, açtım, "hoşgeldin canım hayatım işte bilumum sözler" dedim...
Durdu baktı yüzüme:
"Sen ne kadar da temiz kalpliymişsin"
Dedi...
Güldüm... 6 seneden beri kalbimin durumunu anlamayan, karşımda elinde bir torba salatalıkla duran, beyefendinin sarfettiği bu lakırdıya, üzülsem mi sevinsem mi bilemedim...
11 Mayıs 2009 Pazartesi
Ruhum Arabesk...
10 Mayıs 2009 Pazar
Gül Çiçek Kokan Yanakları...
Anneler günü babalar günü sevgililer günü aynı kategoride bence...
Bu işten karlı çıkmıyor muyuz, evet şimdi bizim bey, sonra büyüyünce eli para tutunca yavru alacak hediye, huzurevindekiler hiç olmazsa bugünde görebilecekler evlatlarını, çocuk esirgeme kurumundakiler yalandan da olsa yaşayacaklar bir günlüğüne, gönüllülerin ilgisini, uzak sıcaklıklarını, aranmayanlar aranacak falan falan...
Annelik o kadar muazzam bir olgu ki, bunu ancak anne olanlar anlayabiliyor derinlemesine...
O yüzden anneler günü, babalar günü, sevgililer günü.... Bunlar, birilerini dürtükleyip, bak işte bugün haydi al çiçeğini, hediyeni git ziyatret et, telefon aç, görevini ifa et, uyarısı günü...
Hele ki annemden dün öğrendiğim, kardeşimin arkadaşı, 30 yaşında henüz bir sene olmamış evleneli, ailesinin tek çocuğu İlker' in MS hastası olduğunu öğrenmeleri... Nice yavrusunu kaybetmiş ya da annesini kaybetmiş tanıdık tanımadık kimselerin var olduğu aynı havayı soluduğumuz şu hayatta, sessizce, kalbim neşe dola dola, çaktırmadan ama ettiğim, her sabah varlığına şükrettiğim annemin ve nice ellerinden öptüğüm annelere, sağlıklı, sıhhatli, uzun hayırlı yıllar diliyorum, tüm sevdikleriyle varlık, bolluk, bereket içinde...
9 Mayıs 2009 Cumartesi
"Ne Demeye Hala...."
8 Mayıs 2009 Cuma
Sedasyon 200... Yarım Gün Yatış 75 TL cik...
7 Mayıs 2009 Perşembe
Güne Başlarken...
Fotoğraf da anca, kararmaya az kalmış...
6 Mayıs 2009 Çarşamba
Kakara Kikiri...
Sanki kırk yıllık tanış...
Bir sohbet, bir muhabbet...
Gün gibi, hem de iş yerimde, bir ara bizim daire başkanı aldı sazı eline baktık gözünün içine gitsin diye ki bizbize kalalım...
Kahveler, çaylar ve kocaman papatya buketim...
İyi ki geldiniz, iyi ki tanıştık...
Bana çok iyi geldi...
O zaman darısı diğer arkadaşlarla da buluşmaya...
Toplaşsak mı ne?
Fotoğraflar iş yerinde, sekiz aynı poz, sekizi de birbirinden fena, birinde ben berbat çıkmışım, yok midem, yok saçım, yok bakışım diğerlerini hiç söylemeyeyim...
Artık flu filan koyarım, tek net fotoğraf papatyalar olur herhal :)
Geliyorlar...
Kıyımda Kalanlar...
5 Mayıs 2009 Salı
Yaparım Her Sene Gül Dibine...
Siz Siz Olun...
4 Mayıs 2009 Pazartesi
Atak...
1 Mayıs 2009 Cuma
Cuma Tadında Perşembe...
Can Dayanmaz...
30 Nisan 2009 Perşembe
Tatil mi?
29 Nisan 2009 Çarşamba
İşte "ben" Konuşur Öyle...
28 Nisan 2009 Salı
Kaçış mı? Sığınma mı? ("Hatıralar" Öykü Atölyesi)
Benim O :)
Hani Olur Ya?
24 Nisan 2009 Cuma
Bol Katılımlı Akşam...
23 Nisan 2009 Perşembe
Yanıyorum Ben ...
22 Nisan 2009 Çarşamba
Dünya' nın Özel Günü...
- Bugün içine özenle, bile bile, gözüne baka baka, içine ettiğimiz, dünyanın günü... Takvim 22 Nisan "Earth Day" gösteriyor... Ne demekse? Sevin mi diyor beni, içine etmeye devam mı edin diyor, çocuklarınıza çöl mü bırakacaksınız diyor, her gününüz dibe vurarak mı geçsin diyor, beni batırdınız, siz de mi batın diyor, anlamadım... Kutlu olsun sevgili dünyam, güzel dünyam... Bebeme, onun bebelerine de yaşa, tatlı bal dünyam, bol su içinde, yeşil içinde ol, sağlıkla nice yüzyıllara DÜNYAM!
- Hava yine kapalı, içimde kapalının bahar sevinci kıpırtısı dopdolu... Sevdiğim kapalı puslu havanın yanına da, kahveli şöyle güzel eski Türk filmi geçecek de bir güne gebe olsan... Olsan işte ne var?
- Pazartesi hayatımın ikinci savunmasını vereceğim... Seviyorum atraksiyonu demek, yine hayatın ilk savunmasını verdiğimde okula bir sene gelme sen, dinlen demişlerdi, hani tavlada da der ya rakip, bütün kapılar doluyken, senin kırık pulun olur da karşındaki kendi kendine dolanır durur, sen git-gez der ya...
- Bugün bebem, Anıtkabire gidecek kreşiyle, hatta yeni seçilen Belediye Başkanıyla beraber... Makina verdim öğretnenine çek bol bol diye... Çok sever bizimki Atasını zaten... Arada Yasin kitabını alır eline "Mehmet dedeme (bizim Bey' in babası nurlarda yatsın), Ayten Babaanneme (benim babaanneme nurlarda yat canımmm) Atatürk'e (nur ol ATAM) bir dua edeyim" der, açar kitabı mır mır okur... Sonra "ben onları çok özledim neden öldüler" diye bir iki döktürür... Her seferinde aynı şekilde açıklarım, sonra iş "siz ölmeyin yaşlanmayın beni bırakmayın"a döner sürer gider ucu açık cümle gibi...
- Bu sabah gözlerimi şükürle açtım Bey' ime baktım, bebeme baktım, şükrettim sonra sevdiklerimin varlığına/sağlığına, sonra gülümsedim yandan yandan eğrilmiş gibi dudağım... Gülümsemem devam hala, hayata duruma...Böyle iyi oluyor, para parayı çekerken, benim gülümseme de gülümsemeyi çekiyor... Para gibi olmasa da, ruhen zenginim daha ne isterim...
- Bir de bugün canım arkadaş sohbeti istiyor bol katılımlı, gülelim, eğlenelim dedikodu yapalım, birbirimizi dürtelim, sevelim sevilelim...
- Haydi bakalım sevin sevilin, kucaklaşın, gülümseyin, haaa Dünyama da güzel davranın...
21 Nisan 2009 Salı
Kudretin Asil Kanında Mevcut Zaten...
20 Nisan 2009 Pazartesi
Korkum da İtirazım da Var!
Hayatın tecrübesini bütün bu çizgi çubuklar, hamdım piştim, olgunum artık ve buna benzer cümleler...
Boşverin bunları bana palavra geliyor kızmayın...
Ben işin daha çok fiziki değişim boyutundayım belki ondan, sonra zaten illaki ben de kullanacağım yukarıdaki bahaneleri seve seve...
Kabus MİM...
... bense 102 yaşındayım...
Böylesine hakikatli ve şimdiye kadar izlediğim, nadir iyi işlenmiş reklamdan biri olan bu reklamın arkasında bu marka ne kadar garibime gitse de...
Reklamın mesajına, konunun işlenme durumuna şapka çıkarmak lazım...
Sunmuş hayatın özetini...
16 Nisan 2009 Perşembe
...ANNEM...
Ömrümün en güzeli...
Yine de anlatamam sana sevgimi annem...
Senin emeklerinin karşılığını değil ödemek, düşüncesi bile aklımdan geçemez ki annem...
Foto Galeri Çeşme...
Mis hava...
Çeşme' de Atom Çılgınlığı...
15 Nisan 2009 Çarşamba
Ev Tipi Ekim Zamanı...
Öyle kötü bir huyum var ki...
Herşeyi ister heveslenir başına geçer hevesimi aldım mı sıkılırım evet maymun iştahlıyım ben...
Kendimi grup terapisinde sandım bir an, ecnebide olur ya yuvarlak şekilde sandalyeler konulmuş, herkes ben buyum, ben şuyum itiraf ediyor, sonra başlar sallanıyor helal olsun manasında, fonda alkış güruhu...
Ben de evet itiraf ediyorum sandalyemden ayağa kalkıp, alkış lütfen...
Küçükken de reklamlarda ne görürsem isterdim ama alakalı alakasız, buzdolabından tutun araba lastiğine kadar...
Rengin de bana çekmiş sırf "bana da alır mısınız" demesi kafi...
Yalnız o kötü huya karşın, şöyle bir güzellik var karşısında, tezat...
"hıı tamam alırım" deyince susuyorum, hala bile :)
Rengin' de öyle şimdi...
Ben bunu bizim Bey de oturtana kadar canım çıktı "ya diyorum he de geç ben o zaman susarım". Başlarda garip geliyordu " o zaman isteme" yok onu da bünyem kabul etmiyor... Alıştı şimdi de "tamam" diyor, geçiyoruz...
Misal, şimdi dikim zamanı başladı ya, fideler meydana çıktı, her yerde bir tohum, bir ekme biçme, toprak satışları, bir el atmak lazım...
Aslında iki sene önce de aynı halta kalktım ben, kilo kilo toprak taşıttım Beye, yazık o da birşey olacak sandı sonunda... Sonra balıkçıların hani balık koydukları beyaz strafordan kapları vardır, en uygunu onlardan aldırttım eve geldi...
Balkona koyduk domates, maydanoz vs. bir kaç birşey ektim...
İlk heves suladım filan e yine suladım yine hiç bir gelişme olmaz mı beni de teşvik edici...
Olmadı cılız cılız maydanozlar bir türlü çiçek vermeyen domates...
Ürünümü yiyemeden heba oldular anlayacağınız...
Üzerine bir de o strafor kaplar tabi toprakla da doldu oldu mu sana, zebellah gibi ağır... Haydiiii Bey bunları taşısan bak balkon kepaze oldu da diyemiyorum. Yedim bir halt kendim temizlemem lazım...
Ama insaf, vicdan ve bilumum insani vasiflara sahip sevgilim Bey artık onları sırtladı da attı... Bir dolu laf yedim o kadarı da hakettik...
Şimdi efendim yenilen pehlivanın güreşe doymadığı hadise bende de vuku buldu bu sene, yine dürttüler beni ekim dikim işine atıldım hayırlı uğurlu olsun...
Menümüzde cherry domates, köy biberi, roka, maydanoz, çilek var... Bir de kokusuna öldüğüm fesleğenim...
Bu sefer bu hevesimde sebat edeceğimi umuyor mahsülden yemek üzere bilahare beklerim efendim...
Biber ve çilek ekilemedi toprak yok kap yok :)
14 Nisan 2009 Salı
Biliyorum Bildiğimi Hem de Deli Gibi...
Bilmiyor muyum?
O kadar can sıkacak konu var ki ararsan üzerinde efkarlanacak hatta…
Oysa biliyorum ki… amaaaaaan defet başından bulutların kara olanlarını…
Efkar efkarı üzüntü üzüntüyü çağırıyor her daim…
Bırak para parayı, sevinç sevinci çağırsın…
ömür dediğin iki günlük değil mi yarına ne olacağı belli olmayan,
O halde ne bu surat asıklığı ne menem bir somurtma
Küs müyüz?
Yok yok tövbe kabul etmem…
Ben seni sen beni severken hayat da bu kadar güzelken, gel yamacıma geeel, öpelim yanaklardan hatta alalım üzerine birer makas bitti gitti tamam bu kadar işte…