Gece çıkmalarından hiç mi hiç haz etmeyen ben, bir daha uzun süre de çıkmam inancıyla gece sonundaki bu kanaate varmış bulunmaktayım...
Sakin geceler hariç...
Dünkü konserin kuyruk kısmından daha anlaşıldı ki, kız ve erkek kardeşlerimizin yoğunlukta olduğu bir kalabalığın içindeyiz...
Korumalar sanırsın reis-i cumhurun korumaları...
Kraldan çok kralcılar her zamanki gibi, ne yani altı üstü güvenliği sağlayacaksın, hepsi genç müzik dinleyip gidecekler hay huy yapmaya ne hacet...
Bu güvenlik görevlisi camiasının sanırım eğitimlerinde bir pürüz oluyor, sonrasında da görev tanımlarında...
Konser denilen saatte elbette başlamadı öncesindeki dangır dungur diye tabir edilebilecek yaşta olan bana, daha ilk dakikalarında o gümbürtüler bütün iç organlarımda tım tıs, bam güm şeklindeki tınılarına başlamışlardı bile...
Sonraaaa önce orkestra elemanları birer birer o kendilerine has edalarıyla yerleştiler bir iki tıngırdattılar...
Bateriye babamı oturttum hemen, gece boyunca da kalkmadı hep babam çaldı...
Ses düzeninin ilk iki üç parçadan sonra düzelmesi dışında, orkestranın şarkıcının sesini örtüyor olmasından başka sıkıntı yoktu...
Halbuki Halil Sezai' nin gırtlağında akide şekeri mevcut, o kadar temiz bir sesi var ki mikrofona gerek yok o derece...
Biri on, diğeri beş dakikalık iki aradan sonra insanı iki büyük rakı devirmişçesine çarpan konser, ruhumu da içimi de alaşağı etti geçti...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder