Gerçi başlık pek marazlı oldu :) o düşünülenden yapmam da, her sene bu günü iple çeker, gece karanlıkta inerim gül dibine, dilerim dileklerimi...
Herkes farklı yapıyor, kendimi bildim bileli böyle yaparım, elime çakıltaşlarını alıyorum, hani şu çocuk parklarındakilerden...
Dileklerimi resmediyorum, evse misal kare, arabaysa dikdörtgen iki de alta tekerlek niyetine, falan falan...
Sonra, her yaptığımın içine bir küçük bozuk para koyar, sabah işe giderken alırım o paraları...
Paraları da kağıda sarar, bantlar bantlar sıkıca, cüzdanımda taşırım uğur niyetine...
Budur Hıdırellez ritüelim...
Bir de epey geçmiş senelerin birinde bir arkadaştan duymuştum, gece cüzdanı koy pencere dibine veya balkona Hızır Baba geçerken elini değerse taşarmış, her daim cüzdan...
İşte insanoğlu, o sihirli kelime "taşma" beni hadiseyi gerçekleştirmeye itti...
Aldım Bey in ve benim cüzdanları, koydum balkona, o zaman da 11. katta oturuyoruz, bir nevi küçük zirve...
Hava da kötü içini de boşaltmak nereden aklıma gelsin, işin sonraki adımındayım ben, dolacak taşacak ya cüzdan...
Sabah, sen yağ yağmur bizim cüzdanların üzerine yağ, kepaze et içindekileri de cüzdanı da...
Hayır da ben bunu diğer cüzdan sahibine anlatana ve daha öncesinde gösterene kadar epey bir gülmüştüm yaptığıma...
O gülmedi ama...
O zaman ta yürekten diliyorum ki, bütün bu gecede dilenen hayırlı dilekler dualar, olsun bitsin, dolsun taşsın cüzdanlar - mutfaklar, sağlık fışkırsın her odadan da ağız tadıyla efendim...
Esen kalınız...
Sonradan akla gelen not: Yaptıklarım bir bir oldular. Ciddiyim... Bilahare en komiğini de yazarım :)