4 Mayıs 2012 Cuma


Allah' ın rızasını kazanmak için...
Affetmenin büyüklüğüne ermek için...
Cennet'te affedenlere bahşedilen köşk için...
Kul olmanın şartındandır diye...
Kalbi temiz tutmak için...
Nefsin, şeytanın, kötülüğün şerrinden korktuğumdan...
Hakkımda açılan davaları, haksızlık edilen kimi durumlarını, açılan manevi tazminat davalarına dolaylı olarak karşılık vermeyi reddediyor, herkesi, her şeyi AFFEDİYORUM....
Allah' tan affımı dilediğimden affediyorum...


2 Mayıs 2012 Çarşamba

"Ben de Onun İçin Geldim Ya Zaten..."

Pazartesinin Salıya bağlandığı gece gördüm rüyayı... Salı günü gezdim lale gibi etkisinden kurtulamadım...
Rüyamda iş yerinin kampı gibi bir yerdeyiz...
Daireden iki arkadaşım sana sürprizimiz var sürprizimiz var diye heyecanla yanıma geliyorlar...
Asansörle 9. kata çıkıyoruz odam o kattaymış...
Asansörden iniyorum odaya girdiğimde o iki arkadaşım da birden peydah oluyorlar odada...
Haydaaa diyorum siz nereden çıktınız asansörde kalmamış mıydınız?
Sana sürprizimiz var diyoruz diyorlar yatağı gösteriyorlar...
Yatakta ATATÜRK yatıyor...
Solumda kalıyor yatak bakamıyorum o yana...
Atatürk kafasını çeviriyor neden bakmıyorsun diyor bana...
"Memleketin içine s.çtık hangi yüzle bakacağım Paşam" diyorum başım yerde...
Sonra cevap veriyor bana:
"Ben de onun için geldim ya zaten..!"


25 Nisan 2012 Çarşamba

Ortadaki Benim Kız...

Okulun ilk senesindeki heyecan, hazırlık aşamasındaki katılımımın olmaması dolayısıyla çok atarlı değildi bu yıl...
Sürprizdi gösteri de son ana kadar dansı da...
Misafirdik veliler olarak...
İzlediğim coştuğum aferin benim kızıma diye naralar attığım bir 23 Nisan' ı daha devirdik devamı o koca akvaryumda son bulan...





Yeni Bir Yaşama Başlamanın En İyi Yolları Hürriyet Emlak Gazetesi'nde!




Konu gayrimenkul olduğunda nerden başlayacağınızı bilemiyorsanız, artık tüm sorunlarınızı yanıtlayacak bir kaynağınız var.
Konut projelerinden yatırım fırsatlarına, kentsel dönüşüm planlarından konut kredilerine kadar emlak sektörüyle ilgili bilmek istediğiniz herşey her Pazar yeni Hürriyet Emlak Gazetesi Yeni Bir Yaşamda...
Haftanın son günü, YENİ BİR YAŞAM’ın ilk günü.



Bir bumads advertorial içeriğidir.

20 Nisan 2012 Cuma

Huzur mu?
Burada asıl...
Herşey yalan anasını satayım...

İnşallah içi de dışı gibi huzurludur da...



Sonra gerçek hayat; 23 Nisan provaları...
Rengin Hanım ortada kıvıracakmış bu sene bakalım, sabah kuaförden başlarız artık...

18 Nisan 2012 Çarşamba

Baraka mı Denmişti Benim Depoma...

Densizin biri demiş, çalıştığı yer de baraka işte diye...
Ne ayıp...
Ekmek parası kazanılan yer, namusuyla çalışılan yer, çöplük olsa ne, baraka olsa ne, akıllı bina olsa ne...
Hah şimdi akıllı binadayım prestij mi kazanıyorum...
Gidilecek yerin herkesin toptan sarılacağı 2 metrelik kumaşla aynı yer olacağını özümseyemeyen bu da kul işte, egosuna yenilmiş...
Bu hafta akıllı binadan uzağım, evdeyim anneciğimle kızkardeşim şehir dışına gidince yavruya eşlik etme durumu dolayısıyla evde Rengin hanımlayım...
Gitmeden tembihlerimi de aldım, kızım evdesin hergün bir işin ucundan tut...
Tuttuğum uçlar sırasıyla kahve fincanı ucu, bilgisayar ucu, tv kumanda ucu, bolca telefon kulaklığı ucu...
Diğer uçlar da Allah'a emanet tutulur elbet...
Ayrıca kör tuttuğunu da öpermiş aklıma geldi bu da...
Anneciğimin doğum günüydü dün Allah başımızdan eksik etmeden sağlıkla uzun ömürler versin canıma...
Dün annemle kardeşimi otobüsün kalkacağı yere bırakmadan önce sürpriz yapıp, dedim gideyim porsiyonluk bir pasta alayım, otobüsteki görevliye vereyim yolculukta kutlasınlar...
Rengin'in yemeğini okula bıraktım, gittim evin oradaki avm den aldım pastayı, tam çıkacağım otoparktan geri geri çıkacakken önümden bir çift giriyorlar içeri elele, "nasıl bir aşk la bu" dedim, dedim de arkadaki araca da bindirmişim, geri sinyali de duymadım hatta nasıl dalmışsam gidemeyince anladım çarptığımı...
İndim bir güzel baktım çizmişim güzelce 3 ay önce alınan, bizim beyin gözü gibi baktığı arabaya...
Sonra işte cana geleceğine mala gelsin dedik...
Çok hızlı kullanırım arabayı kimse binmek istemez genelde, hele de annem...
Fakat kazaları da hep 10 km nin altı hızla yapmışımdır, Allah kaza bela vermesin o da nazar boncuğu olsun diyelim ne diyelim...
Bu arada Rengin Hanım anneanneye küs beni terk etti diye...
Annen var ama yanında diyenlere anneannemi annemden daha çok seviyorum dedi geçende ohhhh eyvallah...

10 Nisan 2012 Salı

Biliyorum Geçecek...


Günaydın ilk depodaki gün gibi yabancı misafir alışma...
Alışılacak olacak bir ben değil ki binadaki benim gibi olan bütün arkadaşlarım aynı hisleri yaşıyor...

9 Nisan 2012 Pazartesi

Yeni Bina... Yeni Yer... Eski İş...


Sanki ilk günkü gibi işe başlamam...
Yazı yazacak olsam unuttum gitti 2,5 sene oldu dile kolay...
Bina değişti şimdi Samsun Yolu'ndayız...
Çevresi bakir ulaşım beter bir sürü olumsuzluk...
Şimdi misafir gibiyim, bina anlamında, fiziki şartları süper olsa da ilk günkü huzursuzluk çekingenlik hasıl bünyede şu an...
Gerçi arkadaşlardan yabancı kimse yok üstelik diğer binalardaki arkadaşlarla da aynı binadayız...
Fakat şu an misafir hissine devam...

5 Nisan 2012 Perşembe

Allahım Hakkımda Hayırlı Olana, Gönlümü Razı Et...

2009 senesinin Temmuz ayıydı yanlış hatırlamıyorsam, Kızılay binasında çalışırken depoya gönderilmiştim...
Okullar için beden eğitimi malzemesi dağıtıyorduk yardım için...
Çok kötü bir ruh halindeydim, onca yıl Kızılay' da çalış alış, sonra 19 Mayıs Stadyumu'nun içinde bir barakaya git...
İlk zamanların öfkesini, üzüntüsünü zor attım üzerimden...
En kötü huyum her şeyle gönül bağı kuruyor olmam...
Kızılay' da arkadaşlarım da, masam da, bilgisayarım da, o da, bu da, şu da hep gönül bağımın olduğu şeylerdi...
Ve ben o bağı kolay kıramıyorum...
Depoda başlamamı takip eden Eylül ayının 18' inde babamın  III.safha Tonsil CA olduğunu öğrendikten sonra,  depo da, gönül bağları da hemen silindi kafamdan...
Sonrasında yaklaşık 1-1,5 senedir arabamız yoktu, Ağustos ayında hiç hesapta yokken edindik...
Eylül 18' den itibaren kemoterapiler, radyoterapiler, sıklıkla yapılan doktor ziyaretleri hep o arabayla olduğu gibi, deponun yerinin Gazi Hastanesi' ne yakın olması ve arkadaşımın beni maksimum idare etmesiyle tedavi süreci tamamlanmıştı...
Hoş 2010 Eylül 1' de babamı kaybedene kadar...
Demem o ki bizler için kötü hal görünen işler, ileride olacakların hep hazırlığı gibiymiş, her iş bir hayra vesile oluyormuş...
Bizim için pek hayırlı sonuca ulaşmadı ama ben depoda olmasaydım ve o araba olmasaydı süreçteki koşturmalar güç olacaktı...
Sonra ben o depoyu çok sevdim, bahçesini, yazın suladığım güllerini, çamlarını, açık havasını, dinginliğini, huzurunu, dairenin o sıralardaki huzursuzluğunun olmaması hallerini...
Şimdi Samsun Yolu'ndaki yeni yerine taşınan iş yerine geri dönüyorum...
Ve evet ağlaya zırlaya mızmızlana mızmızlana gittiğim depodan, aynı şekilde ayrılıyorum...
Pazartesi olduğunda, keşke diyorum bir telefon gelse ve telefondaki ses "Funda depoda duruyorsun" dese...
Fakat bu sefer dua ediyorum sürekli:
"ALLAHIM HAKKIMDA HAYIRLI OLANA, GÖNLÜMÜ RAZI ET"







4 Nisan 2012 Çarşamba

Yeni taşındık şimdiki eve 1 Şubat itibariyle...
Eski oturduğumuz evin iki kat üzerine...
Elektrik faturamız her ay efendi bir meblağ olan 60 civarı geliyordu problem yok...
İki kat yukarıya çıktık, eve herhangi bir elektirikli aletten yana ekleme yok, kıçımızda da motor yok elektirikli...
Peki fatura ne 180 ...
İtiraz edildi filan saat söküldü, yenisi afillisi takıldı, takma parası da faturaya takıldı 41,89...
Bu ayki 170 liralık faturadan düşsek 41,89 lirasını işte kalanı yine kabarık fatura...
Yine itiraz tabi, telefondaki hanımefendiden 13 gün içinde sonuç gelecek cevabı, bakalım...
Aklım almıyor tabi bu kadar fahiş bir artışı, hele de telefondaki sesten saat okumada bir problem yok harcamışsınız lafına ayar olmayı saymazsak...
Acaba bu elektrik SA oldu olalı bizdeki gibi yükselen değerli faturanız var mıdır?

2 Nisan 2012 Pazartesi

Allah'a Hergün Dua Ediyorum O Çantayı Bulabileyim Diye...

Belki de hepten kafayı yer kulum diye mi düşünüyor ki?
Ezel Ebedi bütün fotoğraflarımın aile efradından tutun da eğitim öğretim ergenlik çocukluk akraba talukat hepsinin fotoğraflarının bulunduğu yazlık keten bir çantamın içindeydi bütünü...
Çantamsa kimbilir nerede...
Bağıra bağıra gitti...
Ciddiyim hergün dualar ediyorum elime geçmesi için...
Ümidimi kaybetmiş değilim...
Bulduğumda sevinçten ne yapacağımı hayal bile edemiyorum...
Bugün babamın amcasının oğlu ki uzak gibi görünse de amcam o benim Turgay amcamın facebook hesabından fotoğraflar yüklediğini görüp artık dilenircesine babamla olan fotoğraflar var mı isteğimi kırmayıp daha sonra daha da yüklerim deyip bir tane paylaşmış...
Ardından benim de çekildiğini bile unuttuğum hatta o halimi desem yeri bir fotoğraf daha...
Bunlara bile altın bulmuş gibi sevinen ben çanta çıksa karşıma aklımı oynatırım herhal diye düşünüyorum...



İşte Aranan İkili: Projektör ve Kamera


Bir kamera düşünün ki kaydettiğiniz anılarınızı küçük ekranlara sığdırmanızı istemiyor. Kaydettiğiniz görüntüleri geniş duvarlara ve istediğiniz herhangi bir yüzeye yansıtmanıza olanak sağlıyor. Yeni Sony Handycam, projeksiyon özelliğiyle her alanı bir sinema salonuna çeviriyor. Kısa ve eğlenceli tanıtım videosunu izledikten sonra siz de neden bahsettiğimi anlayacaksınız.

Eskiden bilimkurgu filmlerinde rastladığımız teknolojilerden biri daha hayatımıza giriş yaptı. Şimdi isterseniz kışın ortasında önceki yaz tatilinizi evinizin duvarına yansıtarak sevdiklerinizle izleyebilir hatta bunu bir alışveriş merkezinin dinlenme alanında bile yapabilirsiniz. Sony Projektörlü Handycam seçimi size bırakıyor.


Bir bumads advertorial içeriğidir.



28 Mart 2012 Çarşamba



"Ne senden rüku artık, ne de benden kıyam. 
Bundan sonra; selamun aleyküm, aleyküm selam." 
Fuzuli

26 Mart 2012 Pazartesi


Behzat Ç. için otururken gördüm...
Yalnızım da, üzüntüm bir yerde şaşkınlığım bir yerde aldım mutfağa götürdüm...
İki senemizi birlikte geçirdiğimiz Cafer devrini kapatmış olduk...
Hayır o değil de ben balıkların gittiklerinde gözlerinin kapandığını sanıyordum, uyurken açık olduğu için giderken de açık demek ki...
En önemlisi Rengin' e haber vermekti...
Babası da seyahatte...
İş başa düştü, sabah ilk alarmı mutlak iki kere ertelerim, onardan yirmi dakika hazine gibidir gitti yirmi dakikam...
Baktım ki Rengin yanımda gözlerini açmış, şimdi içeri gidecek Cafer yerinde yok kendi karşılaşacak...
Anlatmaya çalıştım, on beş dakika iptal ağla ağla içi çıktı...
Neyse atmayacağımıza, onu beraber gömeceğimize karar vererek dindirdik kendisini, aramıza sonradan katılan annemle birlikte...
Yalnız anneanneyi kapıda karşılarken ona da sarılıp ağlaması annemin de gözleri doldurmasın mı...
Alışınca kötü oluyor evet...

14 Mart 2012 Çarşamba

Babamın Tedavisinde Sıkça Yaşadım... Tıp Bayramının Kutluluğuna...

Bugün tıp bayramı...
Bir de kağıt katlama ustası Akira Yoshizawa' nın 101. doğum günü...
Bu sabah serviste radyodan rahmetli Dr.Aydemir Yalman' ın kanser tedavisi sürecinde meslektaşlarını hasta gözünden gördüğüne dair onlara yazı bıraktığını dinledim...
Meraklandım okuyunca da çok üzüldüm, tabi ki hemen babamla tedavi sürecine geri döndüş, gözyaşı, sigara efkar filan amaaaan...
Bizim de can babamın kanser tedavisi sırasında yaşadığımız ve bir çok kimsenin yaşadığını çok güzel kaleme almış...
O nedenle tıp bayramını kutlayanlara selam eder, kimsenin başına gelmesini asla temenni etmediğim yalnız kendilerinin sevdiklerinin de başına gelebilme ihtimali göz önüne alarak kendilerini Sayın Yalman' ın serzenişlerini kaleme aldığı yazısında değindiği konulara davet ederim naçizane...

9 Mart 2012 Cuma

Sevgililer Günü Akrostiş' imiz...

Sevgililer günü için sınıfta yapılan çalışmadan Rengin Hanım'dan payımıza düşen dizeler...






Kaynak; burası...
Akrostiş / İlkleme, bir şiirde dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru sıralandığında anlamlı bir sözcük meydana getirmesidir.
Divan edebiyatında akrostişe muvaşşah ya da istihrac denir.
Eski Yunan ve Latin edebiyatında akrostiş "üç dize" anlamına gelir.

8 Mart 2012 Perşembe

Kadınlar Gününde Yapılacak Kıyaklar...

Madem cennet anaların ayağı altındadır...
Madem kadın çiçektir...
Madem kadın iyidir, güzeldir, hastır...
O zaman bugün neler yapılabilir onlar için kıyak manasına gelebilecek...
Benim aklıma gelenleri yazacağım hatta aklıma sonra gelenleri de eklerim siz de aklınıza gelenleri yorum atarsanız yazıya ekleyeceğim...
Bakalım neler çıkacak...

__ Bugün çalışan kadınlara komple izin verilmeli mesela...
Ha diyeceksiniz ki çocuğunuzun öğretmeni kadın, o da izinli eee çocuk ortada, yok erkek öğretmen sınıflarına pay edilsinler bir günden bir şey olmaz...
__ Bütün sinemalar her seansları kadınlara açılsın ücretsiz olsun mısırları da koltuk kenarlarında hazır edilsin...
__ Akşama yemek yapmak yok onu da ileteyim de...
__ Telefonlar bugün bedava dememe gerek yok herhalde...
__ Benim de kıyak diye sıralayabildiğim maddelere bak hayal gücümün sınırı masamın bitişiyle eşkenar zaar...
__ Bitti abi bitti, sizlerden gelenlere bakacağız aklıma sonradan gelirse ki inşallah yazacağım...

Meslektaşım ve arkadaşım Semiha' dan da şu öneri geldi bana uyar :)
"canım bugün işe gelmeme kısmına katılıyorum. bayan öğretmenlere gelince onlar zaten kar, kış, sömestr vs tatilleri var. o yüzden bugün
en çok sevdiğim bir yemeği dışarıda yemek olabilir,
yada ücretsiz otobüs seyahati olabilir
yada markette 30 tl üzeri alışveriş yapana ücretsiz bir kozmetik olabilir"

7 Mart 2012 Çarşamba

"Rengin Dur Annem Sabah Sabah Kırışığım Açılmadı Daha..."

Sabahın körü 07:30 civarları...
Hanımın elinde telefonum Mehmet Turgut olacak benim kızım bu gidişle...
Gerçi kadraj ayarı filan o kadar usta ki...
En sevdiği iş fotoğraflarımızı çekmek onları birleştirmek ayarlarıyla oynamak sonra Facebook da paylaşmak...
Bazen diyorum "Anneciğim bu fotoğraf olmaz hocam var listede o var bu var ayıp olur" anca durdurabiliyorum...
Bu sabahkine de eh peki dedik...
Bu arada ne kadar babacı bir kızım var onun fotoğrafının boyutundan da belli olduğu üzere...

6 Mart 2012 Salı

Hediyeee...

Muhtelif zamanlarda takdim edilen hediye paketini kabul ederken mahçup olduğum, başkasına verdiğimde ise kendimden çok sevindiğim hadisenin en büyük handikabı zamanından önce alıp dayanamayıp zamanından önce vermemdir...
Kayseri ağzıyla "Şipilik" deniyor bu benim yaptığımın adına...
Şipilik  baba memleketim Sivas ağzında hoppa demekmiş...
Anne memleketim Kayseri' de işgüzar, her işe atlayan ve yakın manalarında kullanılıyor...
Sık sık bu lafın Kayseri ağzı manasına yakışır işler yaparım, kendi kendime hallenir, atlar işleri yapar eder, üzerime vazife bilir falan filan...
Şimdi de ta ta ta Eylül 22' de canım babamla doğum günleri aynı olan kuzum Rengin' e hediyesini aldık iyi mi...
Ben bizim beye demiştim zamanında bi alevlenmişti yok artık diye, o da yavaş yavaş bana benzemeye başladı (aklıma koyduğum anında olmak zorunda) baktım gittiği iş seyahatinden beni arıyor ben buldum bundan alayım mı?
Al dedim bebeeem al, korkak alıştırma elini...
Halbuki ben ikinci elini bile alabilirdim meblağı yüksek diye...
Neyse hazır, paketlendi, heyecanla 22 Eylül' ü bekliyor, göstermek vermek nasip olsun da inşallah...
Kullanmak da...
Bizim Bey' e de geçen sene babalar günü hediyesini iki hafta öncesinden alıp hazır edip ondan önce heyecanlanıp veren de aynı kişidir bu satırları yazanla...

5 Mart 2012 Pazartesi

Acun Gibi Oldum Farkındayım Her Yandan Reklam Fışkıran... Ekmek Parası İşte...

Sabah Sabah içimi fışkırtan bir rahatlık, bir sürpriz beklemede gibiyim...
Böylesi sanal huzur hele hele pazartesi, herkesin sendrom dediği ama benim sevdiğim bir gün aslında...
Herkese iyi haftalar dilerken, sendromlardan sıyrılmış mutlu mesut geçecek günle işleriniz yolunda gitsin o zaman...