12 Kasım 2008 Çarşamba

deli gönül uslan artık...

Kaçsak gitsek mi terk etsek mi kalsak mı çeksek mi yeniden başlasak mı yaşımız geçti mi geç mi kaldık daha mı iyi olur bilmem hala beni düşündüren ne o zaman peki ya cevaplar .........
(Resim Bolu/Gölcük'ten çeken arkadaşım)

10 Kasım 2008 Pazartesi

ekmeğim...


Bu ilk ekmeğim değil elbette ama fotoğraf çekmek yeni aklıma geldi cumartesi sabah kalvaltısı için yaptığım sıcacık ekmek kokusuna uyanıp ta haydi resimleyelim bu güzelliği dediğim an...


Yaptığım ekmeğin adı bir zamanlar çok severek tediğim francala (sütlü) ekmeğin kendisidir... geldi mi kokusu size de :)

9 Kasım 2008 Pazar

Sevgili Günlük...

Saygılar...
Yine yalandan geçen bir haftasonu akşamından saat olmuş 22:30 yavru uyudu bizim yatakta cazip geliyor demek ki hanımefendiye babası gelince kendi yatağına almamıza razı oldu olsun bu da birşey...
Derya deniz aklı var benim kuzgunumun yavrum bana güzel hakkaten hem güzel hem zeki ama duam şansının güzelliğinden yana hem dememişler mi güzelliğe 40 günde doyulur güzel huya 40 yıl doyulmaz diye... O yüzden mutat temennim duamdır şansı bahtı açık olsun önce kendine sonra herkese hayırlı insan olsun en güzel tahsilleri yapsın karşısına güzel ahlaklı insanlar çıksın bitmez benim listem başladım susmam ve de tüm bunlar artılarla olurken de benim yavrumla birlikte bütün yavrulara olsun inşallah...
Ne diyordum yalandan hafta sonu temizlik, çamaşır yemek üçgeninden ibaret ama evde olunan Rengin'le geçen hafta sonu en güzel rengi de bu işte daha ne olsun RENGİN :)

6 Kasım 2008 Perşembe


















Babaannemin kedisi (ymiş) severmiş bu kediyi...
Biz de Çeşme'ye gittiğimizde halam dedi Rengin' e "bu kediyi gördüğünde gülümse ki Ayten babaannen sevinsin"...
Rengin orada olduğumuz süre içinde bu kediyi her gördüğünde gülümsedi kediyi başka tarafa kıştlamaya çalışana da hep kızdı "o Ayten babaannemin kedisi üzmeyin onu" diye...

4 Kasım 2008 Salı

Çok severdim...

Babaannemin küçükken bana hep sanat müziği şarkıları söylemesini ilk torunuydum çünkü ailenin ilk göz ağrısı çok başkadır babaannem babamın annesi gibi değil bambaşka anne yarısı herkesten fazla üzülür(dü) benim üzüntüme herkesten fazla sevinir(di) sevincime içim rahat ona vefasızlık yapmadım her an yanında oldum olmaya çalıştım en önemlisi çok sevdim çooook...
Ne fena bir daha göremeyecek olmak fena yoksa yılın 8 ayını geçirdiği Çeşme' de gibi benim için sesini duyamıyorum sadece Halam kaldı şimdi hepimize yadigar ...
Kalabalık aile efradını seviyorum ben birbirlerine sıkıca bağlı zorda darda birbirleriyle hep keşkelerden nefret ediyorum ama keşke hep bir arada olunabilse...
Not : Benim de babaannemin bana hep söylediği sanat müziğini çok sevmem babaannemden yadigar...

...................................................

Söylenecek çok söz var ama tıkanıyorum gözyaşımın boğazımda tıkanması gibi...
Dedem (sağdaki) uzundu zaten mezarı da uzun oldu
24 Ekim 2004 te yerleştirdik yerine
4 sene 4 gün sonra da yanına babaannemi...
Koskoca devir kapandı görünürde ama içimde hala açık...
Canım dedem, tatlı tontonum babaannem sizi çok özlüyorum :(
Mekanınız cennet olsun nurlarda yatın...

27 Ekim 2008 Pazartesi

fişin ucunda hayat...

Geldik gidiyoruz değil mi? Heyhat Hayat sen ne büyüksün seninle hep kavga kargaşa ah ahh barışamıyoruz seninle ama herşeyin sonu dedikleri bu mu şimdi babaannem fişe takılı herşey bitti kalp durdu ama çalıştı ama ya elektrikler kesilse ya da birinin ayağı takılsa kabloya...
haber gelince gideceğiz defnetmeye...

21 Ekim 2008 Salı

Bolu Bolu derken...

İşte gidiyorum gideceğim daha bakalım...
Bizim okul düzenliyor bu sene Spor Bilimleri Kongresini hocalarım konuşmacı aslında herşeyi geçip Bolu'ya bakmak lazım gitmeyeli 8 sene oldu o kadar özledim ki benim bıraktığım gibi değil elbet koskoca bir deprem geçirdi yenilendi yapılandı benim kafamdaki Bolu değil aslında bir bakıma gitmek görmek demek o anıların yerinin değişmesi demek aman bilmiyorum ama çok da özledim...
Gidince resimlerle haber ederim...

20 Ekim 2008 Pazartesi

Başladım evet uzun zamandır istiyordum hiç bir kitabını kaçırmadığım ilk 100-150 sayfasını iflahım kesilerek okuduğum (gitmez çünkü kitap) sonrasının çorap söküğü gibi geldiği ama bu kitabın ilk sayfasından beri o sökükten olduğunu görüp koklaya koklaya okuyorum bitmesin diye...

Hani Alis Harikalar Diyarında Alis yanlış hatırlamıyorsam giriyor bir kapıdan öbür aleme yeni tabirle diyeyim akıyor ya ben de kitap kurken kapaktan giriyorum akıyorum içine oturuyorum olay yerine yakın bir yere seyrediyorum röntgencilik bu benim yaptığım bir nevi...

Ve neye karar verdim bir de ben böyle uzun uzadıya giden cümle yapısı kullanımını da bu zattan almışım meğer ... Bir de devrik cümle yapısını severim oldum olası düzeni sevmem herkesin yaptığını bir nevi diyelim arabayı da misal park ederken düzgün parketmek değil iş bence alelade koymak ayrıksılık olacak ya acaba devrik cümle kurma işini kimden esinlendim ...

Ha bir de bu uzun cümle kurma işini neye benzetiyorum şarkıcılar aralarda popstarlar sayesinde jüri kimliğine bürünecek kadar hassasiyet kazandığım için diyorum name atıyorlar uzatıyorlar ya orada önemlidir detone olmak olmamak bu uzun cümle için de detone cümlenin toparlandığında anlam kazanması onların detonesi uzun cümlenin de anlam bütünlüğü diyelim biz de...

Ne diyordum nerelere geldim neyse velhasıl beğendim ben kitabı ziyadesiyle koklaya koklaya korka korka okuyamıyorum bitecek diye ama aklım hep kendisinde kitap da her daim yanımda...






17 Ekim 2008 Cuma

atıyorum evrene hadi bakalım...


Yukarıda resmini gördüğünüz fotoğraf makinasını istek parça peçetesine yazıyor evrene fırlatıyorum, resimlerini her yere asıyorum hadi bakalım "SECRET" göster hünerini...

16 Ekim 2008 Perşembe

İş yerim Kızılayın göbeğinde hani hakkaten göbekte o derece fakat aylardır süren tadilat sebebiyle 6. kat penceresinden görünen manzara budur budur yani...



15 Ekim 2008 Çarşamba

Öylesine...

Neden mutsuz olduğunda insan mutlu olduğu yanı arar? Bu bir kaçış mı bir nevi o anki durumdan mı sıyrılış... Çocukların üzerini değiştirirken tersi dönder ya içi çıkar ya dışına belki o mutlu olunan yan da için dışına çıkış anı mıdır? Demek ki o ince çizgiyi geçmemek, sınırının öte yanına geçiş böyle birşey, böyle birşey içindeki savunma birliklerinin harekatı; farklı demek bilmek isterdim bir bende mi var kendini zaman yolculuğuna koyan mutlu olduğu "-mış'la, -miş'e" uzanan var mı... Bir bende mi var yoksa benden daha içeri bu içinin dışına çıktığı ama en en en gizli...
Belki de gizli oyun aklın "ben" e uyguladığı "ben" in de bile bile alet olduğu tabi iyi o andan sıyrılıyor ya hem de mutlu yanında ya herkes karlı...
Peki "ben" bu gidişler, içler-dışlar, dünler-bugünler arada kalan "ben" değil mi olsun "ben" bunun farkında o da ödediği bedel o mutlu yanına ama böylesi daha iyi ya istediği an orda istediğinde ki mutlu yandan çok ayrılmayı istemezken çağırıyor onu karşılıksız vazifeleri var "ben"in mutat...
Bazen celalleniyor taşıyor amaaaan diyor bunun için bile hali yok "ben" de susuyor hep üç nokta onun hayatı cümle sonlarına koyduğundan...

Topu topu bu kadar üçümüz çekirdek aile fotoları ne kadar az...

14 Ekim 2008 Salı

Bir tanecik Hamdüne'm :)
Nasıl özledim küçüklüğünü...
Babasının küçük prensesi...
Öyle uçsa bizimki :)
Var mı böyle bir uyku hali :)
Kasım ayı ilk dışarı çıkışımız Rengin arabada saklı :)

Erkek yüzlü kızım benim kıza benzeyene kadar hep sordular pembeler içinde bile erkek mi kız mi diye...

Ekşi suratlım benim :)

O dudaklar yenir :)

Pamuk anneannem kulak arkasını temizlerken...

Boludayken...

Okuldan geldiğimde bir bardak buzbağı içerdim ayaklarımı uzatır keyif yapardım sigaramla o zamanlar salonda içtin balkonda içtin gibi bri durum yok istediğim yer benim :)
Sonrasında gelen gidenimiz çok olurdu hoş o gelen giden hoş karşılanmazdı da bir şekilde oluru olurdu :)
En çok ta sınav olmadığında arkadaşlarla kurulan keyif masalarını özledim muhabbeti hele...
Sonra o zamanlar Orhan Gencebay'ın "Batsın Bu Dünya" sını Linet söylüyordu kasedi yeni çıkmıştı hatta hazırlıktayım o zaman bizim marşımız ilan etmiştik onu dinleyip dinleyip şerefe tabi :)
Çok özledim çok o zamanlar içmek için ne çok sebep vardı efkarlanmak için o zamanın derdi dertti demek ki ay bir efkar ben de o zaman hemen hooop iki kadeh hele Pınarımla nasıl güzeldi...
Pınar ev arkadaşım canım herşeyim ne çok paylaştık onunla hayatı zoru kolayı...
Bizim ev yol geçen hanı gibi hiç boş kalmaz giden hiç eksik olmaz ne keyif hiç canı sıkılmaz insanın hatta Pınarla özlerdik başbaşa kalmayı öyle ya ev bizim ama şöyle tek başımıza oturup durduğumuz zaman nadir...
Olsun öylesi bile güzel rüya gibi şimdi bakıyorum da... Bakıyorum sadece...
Çok özledim Bolu'yu ama görmekten kaçınıyorum aklımda o eski hali hem depremden önceki hali hem benim yaşadığım şekliyle aklımda şimdi görüp te bozmak istemiyorum...
Hep öyle kalsın aklımda yüreğimde...
Özledim ama çoook....

10 Ekim 2008 Cuma

Rengin' e doğru...

Artık tarih sırasına göre yok ben kimim yok kocayla nasıl tanıştık bebek nasıl oldu derken artık yavruyu da doğurdum ya resim koyabilirim bol bol :)
E buyrun bakalım...



En hummalı bekleyiş aa kocam yok o nerelerde kardeşim de...

Bu arada sağdan anneannem, annem, babam ve Ruşen abla...

İlk önce babasına vermişler ben aşağıdayım ameliyathanede...
Babası - Halası - Teyzesi :)

Vee Kızım :)

8 Ekim 2008 Çarşamba

Bilgisayarımı karıştırmaya bayılıyorum...

Bakın ne buldum...


Nietzsche'den sevgilisi Salomeye...

Öyle bir hayat yaşıyorum ki ,
Cenneti de gördüm, cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de
Bazıları seyrederken hayatı en önden
Kendime bir sahne buldum oynadım
Öyle bir rol vermişler ki
Okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde
Hem kızdım hem güldüm halime
Sonra dedim ki " söz ver kendine"
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundandı
Anladım...