17 Şubat 2009 Salı

Açım...

Evden yapmadan çıktım, işe gelirken almayı unuttum...
Açlıktan kazınıyor midem :(
Bir de üzerine "Van Kahvaltısı" olsun tam olsun, bu sofranın başında olayım isteyen yanaşsın...

16 Şubat 2009 Pazartesi

Bu Ne Mıç Mıç...

Şmdi yeni kayıda tıkladım diyecektim ki bugün yazasım yok okuyucuyum diyecektim, bir arkadaşım aradı üniversiteden, Samsun' dan gelmiş işi varmış Ankara' da... İş yerim de Kızılay meydanına bakıyor, cama çıktım ki konuşuyoruz, bir yandan da ona bakınıyorum ki camdan el sallayacağım...
Ne gördüm...
Bir çift, yaklaşık aynı boydalar çocuk kızı sarmalamış dudaklarına yapıştı önce, tamam bırak artık, bıraktı sonra yanağına yapıştı, mübalağa etmiyorum en az 30-40 metre öyle yürüdüler yalpalayarak artık...
Neredeyse bağıracaktım ay yeter bana fenalık geldi diye...
Lütfen ya lütfen gerçekten herşeyin bir kalitesi var, en kötü hareketin bile kaldı ki bu bir öpücük, ne kötü hareketi ama diyorum, ya en kötünün bile kendince bir kalitesi var olmalı en azından...
Herşeyin bir şanı olmasından yanayım, bir de sokaklardaki bu tip hareketleri de asla tasvip etmiyorum, ne öyle sıkı sarılmalar, öpüşecek-sarılacak yer yok bulduğum yerde affetmem davranışları...
Görüntüsü de kötü cidden yapmayın sayın gençler, tamam birbirinize karşı sıcak duygular besliyorsunuz, kanınız deli akıyor biliyorum ama her işin adabı yeri yurdu var...
Ayrıca birbirinize yanınızdakini alıp kaçıracaklarmış gibi sarınmayın ahtapot gibi, hanginizin eli kolu anlaşılır olsun rahat bırakın ayyyy...
Herşeyin kalitesi var, en kalitesizin bile düşürmeyin...

14 Şubat 2009 Cumartesi

Güzel kızım...

Canım kızım bil ki, aslında ben bu bloğu hazırlarken güya seni yazacaktım, her dakikanı, ne yaptın, gelişimin, sen, hep sen olacaktın...
Şimdi arada oluyorsun güzel kızım ama burası bir anda annenin "meydanı" oldu, bir nevi kendine "lustral" oldu...
Bir de şu açıdan bak güzel yavrum annen iyi olsun ki, sonrasında iyi anne olsun, sağlıklı anne olsun dolayısıyla da sen daha bir sağlıklı ol...
Annen içini dışını meydana atıyor ya iyi oluyor, gerçi çok afişe ismi cismi, başka yazamıyor yoksa yazılacak şey çok meydanda...
Bak güzel kızım bugün sevgililer günü... Böyle mıç mıç kutlamalardan hiç haz etmeyen annen, romantizmi de nedense komik bulur geçer dalgasını onunla... Şimdiye kadar da mantığından uzaklaşmadı, gerçi seni doğurduktan sonra biraz duygusallaştı ama yine de kan kussa kızılcık şerbeti içtim der de yine de kuyruğu indirmez, burnu yere düşse almaz, bir tekme de o atar...
Gerçi annen, bu sevgililer günü kutlamalarını esnafı sevindirme günü olarak görse de, baban birşey yapmışsa bir paketle gelmişse mesela nedense al geri götür demez alır kuzu kuzu... Bu kadınların işlerinden sual olunmaz canım kızım... İlerde sen de öyle olacaksın biz ne kadar "bu hayatta net'iz erkekler bizi anlamıyorlar" diye çırpınıp dövünsek de, valla bir zaman olup da bir karmaşa oluyor ki kızım, annen değil alem-i cihan gelse işin içinden çıkamıyor... Güzel yavrum annen de her daim dua ediyor ki "kızımın karşısına onu kraliçeler gibi taşıyacak bir insan evladı çıkar" diye...
Neyse ne diyordum ha işte sevgililer günü esnaf günü, ee anneler günü o da öyle ama annen onda eğer babanın en ufak bir ihmalini görürse affetmez annem... Anne oldu ya ondan gerçi anneanneni de hiç ihmal etmem ya... Babalar gününü de öyle, yapana yaparım yapmasa da utandırmak amaçlı yaparım...
Öyle de düşünür annen, bu hayatta 3 hamle sonrasını, eeee kadınız güzel kuzum sen de olacaksın inşallah...
Evet annecim bugün tüketim günü kırmızı kalp ve diğer aşk ve aşkı hatırlatan materyaller ortalığı almış götürmüş vaziyette...
Elinde beş katı fiyatına alınmış bir adet gül almış birbirlerini biraz gevşetseler ellerinden kaçacakmış gibi sarmaş dolaş dolanan aşıklarla dolu bugün, benim dışarda olmadığım cumartesi olduğu için bu görüntü kirliliğinden bu yıl yırttık güzel kızım :)
Büyük konuşmuyor o çiftlerden biri de ilerde sen olabilirsin şeklinde korumacı ve endişe dolu gözlerle yuvalarından fırlamadan gözlerim...
Seni çok seven annen...
{Fotoğraf fotokritik, Tahir Uzun'un "Sevgililerin Dansı" çalışması}

13 Şubat 2009 Cuma

Bil Yeter...

Biliyor musun ki sen benim arkamdaki dayanaksın...

Ben sağlamım sanırken senin sağlamlığından aldığım güçmüç benim de sağlamlığım...

Evimin/hayatımızın tam ortasında koca bir direk düşün , en ayakları yere basıp sağlam olanından, hani bir sürü kurdela olur da tepesinde biz de Rengin' le ellerimize birer kurdela almışız o en pembesinden tabi ki ben de aynı renkten dolaşıyoruz etrafında neşeyle sarıyoruz seni...

Sen hep bizim direğimiz kal boş ver mantığı filan da hiç bir yere gitme bükülmesin belin/sen kal sapasağlam...

Sen sağlam olmazsan sanır mısın ki bizim sağlamlığımızın sağlaması zayıf olur içi kof olur...

Sen dur ki arkamda önümde sağımda solumda İçimiz dışımız hep sapasağlam kalsın...

S.S.

Oskar Almışım Gibi Bir Nevi...

Arkadaşlarım, bloglarından "MiM" den mütevellid, sevilen bloglar arasına alaraktan beni taçlandırmışlar...
Cidden ha oskar ha bu, çünkü düşünsenize daha "meydana" geleli ne olmuş, çaylağın çaylağıyım ama sizlerle sohbet, paylaşım, samimiyet derken bakın ne olmuş sonunda çok mutlu oldum çoook ...
Ha bir de ayıptır söylemesi bir çok arkadaşım var ödül veren bakıyorum sizin bloglara bir kişiden var ödül :P
Bu güzel düşüncenize bin teşekkür ama ben öyle bir ayırım yapamam ki sevdiklerim arasında hepinizin bloglarınızı sevmesem zaten okuyamam o halde ben dağıtıyorum herkeselere, hem düşünün bir blogdan gelen ödül diğer yedi bloğa verilecek, e bana beş blogdan gelmiş çarpalım ne gördük otuzbeş, hepsine bir gitti bile en tez'inden :))
Öpüyorum sizleri kocaman hem de Seda Sayan' ınkinden daha kokulu :)

12 Şubat 2009 Perşembe

Var mı Sizin Böyle Müdürünüz :)


Müdürüm Salı günkü doğum günüm için işlerimiz çok yoğun olduğundan bugüne almış pastamı sürpriz yaptı bana...

11 Şubat 2009 Çarşamba

İster misiniz?

Aslında Filmdeki gibi gramofondan dinlemek var da işte.... :)

1. Benim Sevdam
2. Şarkıyı Henüz Yazmadım
3. Elveda
4. Hatıralar
5. Evvel Zaman İçinde
6. Canım Kıbrıs'ım
7. Çal Aynı Plağı Çal
8. Her Aşktan Bir Şarkı Kaldı
9. Gel Gülüm
10. O Akşamdan
11. Potbori
- Bir Garip Olur İçim
- Bağışladın
- Yalnızım Ben
- Boş Vere Boş Vere

Rar Şifresi: axiteam


Haydi Tavla Atalım...

2003 de öğrendim kendisini, nasıl istedim öncesinde ama yoktu önüme düşüp öğretecek... O zamanlar Yelken' de (federasyonunda) çalışıyorum yeniyim de, masamdaki bilgisayar sadece solitare, bir de önceden yüklenmiş bir tavla oyunu var onu açıyor biraz sıksa kendini kapanıyor, o durumda... Ben de canım sıkıldıkça açıyorum, ona tıkla buna tıkla, o pulu say sürekli yenil yenil... Yan masada Sefer Bey vardı gözü benim tavlaya takılmış demek ki, bana altıyı şöyle oyna ikiyi şuraya getir şeklinde direktifleriyle bu çok sevdiğim oyunu öğrenmeme yardımcı oldu sağolsun...
Şimdi bu işin ustası olan bizim Bey'e bile kafa tutuyorum oyun da alıyorum şaka maka :)
Yalnız şu hayatta sürekli üç dört hamle sonrasını düşünen ben oyunda fazla öyle geremiyorum kendimi demek ki usta olmaya var daha...
Play 65 de oynuyordum önce şimdi facebook dayım beklerim efendim gelin ifadenizi alayım :)

10 Şubat 2009 Salı

Bu da Şekerime :)

R esmettim zihnime geçmiş yılları…
E n güzel parçası tablomun;
N aif yanım, gül dalım kızım,
G önül aşım, yeni yaşlarım kızım,
İ lk aşkım, sonsuz ışığım kızım,
N ice güzel yıllara seninle birlikte baharım yazım kızım.

Bu güzel satırları kalbi de kendi gibi güzel bir arkadaşım Ece yazmış, ellerine sağlık Ececim :)

Önyargı... (Öykü Atölyesi)

Önyargı "yargısız infaz" ı çağrıştırdı bir anda...
Hiç tasvip etmediğim ama her daim pençesinden kurtulamadığım bu duyguma çok yenilsem de, engel olamadan kendime, kendimle yaşayıp gidiyorum...
Çok fena tü kaka evet ama kaçımız yapmıyoruz ki? Var mı o kadar sütten çıkma ak kaşık kıvamında kimse? Karşımdakini de "ben" gibi görüp "yok" desem, "var" olana saygısızlık etmeden çekileyim ben, infazlarımı tasvip etmeden yaşamaya uzanayım yavaştan...
{Fotoğraf, Fotokritik'den Betül Kaplan'ın aynı isimli çalışması... Kendisine ulaşamadım ama yazmassam da çalmış gibi hissediyorum çok beğendim karesini}

Geçen sene bu zaman...

Şimdiki zaman...

Kendim KOVA Yükselenim ASLAN

E.Ö.

Bu evlenmeden önce manasında... Kuduruk bir tipim, müdanasız, delikanlı, asarım, keserim, bütün erkek işlerini yaparım, mıyıl mıyıl kızlar gibi kedileşmem sırnaşmam cilve naz bilmem kapris ne onu da bilmem, evin her yükünü sırtlanırım, herkesi taşırım, dert dinlerim, sıkı arkadaşlıklar kurarım, gezerim, tozarım, harcarım, flörtler bulurum, çıkarım, şehir dışında okurum, yemek yapmasını öğrenirim, habire aşık olurum ama giden aşka hiç ağlamam (bir iki istisna dışında), anneme taparım, babama bayılırım, kardeşimi habire gırtlaklarım.....

E.S.
Sonraaa.... ?
İşte sonra el adamı sürttü burnumu çok heyheylenemedim, arada tırnaklarımı çıkardım sonra kendim soktum yerlerine, doğurdum, hayatta ağlamayı zayıflık ifadesi gören ben kedinin kuyruğu kısılsa bir yere ağlar zırlar gezer oldum, kızıma bayılır oldum, kocama da arada kızarım çoşarım ama severim keratayı, yük taşıma işi devam, sıkı arkadaşlıklar devam, efelik hala devam kız gibi olamadım ki kadın kadın olayım, dan dun konuşuyorum hala ama çalışma hayatı annelik kisvesi (örnek olacağız ya küçük hanıma) eee bir de eş durumları sonra blog meydanı derken törpüledim kendimi, buyum ben ama o dan dunluk mahallevari değil sıcaklıktan yüreğim sıcak benim (ne laflar preh preh preh),yemek pasta börek işleri ev hanımlığı, iş hanımlığı son hız emekliliğe çok var daha...

Efendime söyleyeyim yaş geldi yolun yarısına...
TC 35 oldu...
Ama ruhu orda burda gezmeye devam...

9 Şubat 2009 Pazartesi

Eskinin Canı Var mı?

Var mı? Bence var olmaz mı... Her eskinin hem de, insanının, eşyasının, kullanılmışının, kullanılmamışının...
Arada canlanıyor tünelinde hayatın... Canlanıyorsa demek ki "eski" nin canı var... Canlı canlı dururlar kuytularda, köşelerde, arada baş verirler fidanın topraktan yeşilini göstermesi gibi, boş toprakta ben buradayım bak varım hala demesi gibi...
Canlılar canlı, duyuyorum arada seslerini bazen, hep bir ağızdan bağırıyorlar ama dipten bir yerlerden... Kulak veriyorum hepsine birden, teker teker gelin diyorum ama, hep beraber olmaz... Onlar da biliyorlar şimdi tek tek geliyorlar, yad ediyorum, konuşuyorum, halleşiyoruz sonra haydi diyorum yerlerinize bakalım dağılın şimdi toparlanırız yine arada...
{Gezmeyi çok sevdiğim www.fotokritik.com sitesinde rastladığım bu güzel resmi "zamanda yolculuk isimli resim" kullanmama müsade verdiği için Gökhan Ergene' ye teşekkür ederim.}

Oldu da Bitti Maşallah...


Taşındım yerleştim bittiiiii.... Önce bana yardımcı olan, telefonla mesajla, sizlerin destek mesajlarınızdan dolayı çok çok çok ama çok teşekkür ederim... Allah hepinizden razı olsun valla, hepinizin güzel kalplerine göre olsun, bütün istekleriniz tez olsun inşallah :)

Fotoğrafı bu sabah çektim Rengin' in odası, çok beğendi evi de odasını da... Biz eve yerleşemedik o var at at at helak olduk valla anmem/teyzem gözümün yaşına bakmadan attılar, ama bizde de ne zerzevat varmış çöp ev olmuşuz haberimiz yok... Güneş görmediğimizden dertlenip sonra hırsızdan korkup çıktığımız bu evde arka odalardan güneş doğuyor salonda mutfakdan batıyor o derece güneşli, sonra merkezi sistem tişörtlerimize geri döndük eski evdeki lahana durumumuzdan kurtulduk (gerçi ben çok severim kışın kat kat dolanmayı) sıcak samimi bir evcik olduk :) Bir de ben alışkanlıklarına sonuna kadar bağlı adamım misal eski evimi çok özlüyorum, buraya alışana kadar özlemim de bakalım... Kolay geçemiyorum alışkanlıklarımdan hayatımın her safhasında hem de...

Beş odalı ev istiyorum karar verdim gerçi ben yayıla yayıla ona da sığamam ya :)

Çok özlemişim buraları sizleri odamı bilgisayarımı... Haydin iyi haftalar size bize...

4 Şubat 2009 Çarşamba


Sabah 07:30 da gelecekler taşımacı ve ekibi...
Bu sabah ben bir miktar iş yapıp kah oturup bir sigara içip kahve içip dinleneyim kah kalkıp iş yapayım derken bir kapı önce annem, sonra bir kapı Esin (hani pub da ilk resim sarıldığım kendisine) geldiler hop hop hop bir iş bir güç derken o resimdekileri hallettiler bir çırpıda halloldu...
Allahım ben seni çok seviyorum sen be beni seviyorsun bak yardımcılarını gönderdin hemen yardımıma :)


Ev de nerede? İlerde solda üç blok görünüyor ya yavru ağzı renkte, onun en sağındaki alttaki bloğu...

Taşınma Telaşlılığı...

Ne telaşı tam kabus!
Bu arada moladayım sabah 08:00 de başladım yatak odasının %90 ı toparlandı bugün taşıma şirketinden gelip eşya kontrolü yapacaklar...
Dün yeni evin temizliğindeydim, salonda balkona açılan kapının penceresini nasıl bir kuvvetle sildiysem kapıyı yerinden çıkardım apartman görevlisini çağırdım, nasıl bir duruşum varsa adam temizlikçi muamelesi yaptı bana sonra yok ben taşınacağım deyince utandı Ali bey :)
Parmaklarım bizim Beyinki gibi dolma dolma oldu, her yanım domestos kokuyor, belimin ağrısı omuzlarım sırtım...
Ölüyorum yaaaaaa...
Ev sahiplerimiz ayrı hikaye, tam nev-i şahsına münhasırlar tam tam!
Anahtarı avukat nezaretinde kira kontratının her yanını bırakın imza her tarafına paraflar atarak hallettik, suyu elektiriği üzerinize almadan anahtarı vermem dedi önce tamam dedik aldık yok dedi şu da olsun ondan sonra...
Hasbinallah dedik neredeyse bozacaktık o derece insan bu kadar mı dellendirir ya da zora sokar insanı :(
Yalnız bu kadınlar fena fena adam iyi aslında Burhan amca 77 yaşında bir sürü sağlık problemleriyle uğraş veriyor teyze Aysel 70 yaşında emekli Türkçe öğretmeni...
Çok kiracı görmüşler ve çok çekmişler hepsinden, biz de bu pozisyonda yoğurt oluyoruz bizi üflüyorlar akılları sıra. Valla üflenecek bir tarafımız yok... Bu arada yazarken parmaklarım birer kütük olduğu için çifter çifter tuşlara basıyorum yazarken sil tekrar yaz...
Neyse, iş yerinde anlatıyorum hatta bir arkadaş dedi ki yemekteyiz programı varmış da orada bir kadının yemeğinden kıl çıkmış karşısındaki adam da demiş ki "kıl'ın tabağından kıl çıkar"...
Ay bu kadar sorunlu kiracıları varmış da bunlar sütten çıkma ak kaşık mı? Haşaaa... Yapılır bunlara her türlü fenalık hakkaten nasıl hakediyorlar hem de sonuna kadar ama bize dokunmasınlar yaaa...
İki kızları varmış efendim biri Amerika'da profesör, biri İstanbul' da dişçi...
Onların sıkıntılarını ve diğer kiracılarını dinlemekten içimiz çıktı Beyle...
Şiştik valla...
Hep dedim ki Allah' a "Allahım bu ev hakkımızda hayırlısıysa olsun ama değilse en kısa zamanda bir yerden bozulsun" bu kadar olumsuzluğa rağmen oldu demek ki bu ev hayırlı diyorum amaaan bıraktım kadere o hallediyor...
Ama ev toplamak ne zor, gerçi adamlar özel eşyalarınız -işte iç çamaşırları diyorlar zaar onlar- hariç herşeyi paketliyorlarmış ama ben Rengin in odası bizim oda ve diğer kalkacakları halledeceğim yarın da taşınacağız aksilik olmazsa...
Dur bakalım hayırlısı ama beni bir yatağa atsalar deseler ki kalkma sen yat dinlen deseler kaç gün uyurum bilmiyorum...
Daha da hiç birşey başlamış değil ay düşündükçe karabasanlar basıyor iyi mi...
Haaa bu arada dün banyosunu temizlerken baktım ki duşakabin kabinlikten çıkmış arakları ayrılmış çekilmiyor, banyonun kapısı bitik...
Dün gece de ikinci kere değişen kontratı imzalamak için amca Burhan ve teyze Aysel geldiler... Hani ne bileyim söyledim onlara bir hal çaresine bakarlar mı diye sonuçta sen o evden para kazanıyorsun ve eksiksiz yapmalısın değil mi bana şato kiralıyor sanki...
Dedim ne dediler (burada teyze Aysel'in ses tonunu en en en gıcık ukala bilmiş çatlak emekli kokana sesi hayal edin incelterek okuyun) "yok yok yok biz hiç oturmadık evde neyin ne olduğunu bilmeyiz bize bunları söylemeyin oturun işte"
Yuuuuh !!
Bre insafsız bre vicdansız Bre ................... , kime söyleyeceğim apartman görevlisine mi?
Hadi Allah sonu hak getire!
Haydi döndüm işe ben...

2 Şubat 2009 Pazartesi

Öyle Yalandan...

İmza yaptım kendime "içimden geldiği gibi" arkideşim yardımcı oldu sağolsun :)

1 Şubat 2009 Pazar

Bu İş Tamamdır...

Azmedince olmayacak var mı? Yok elbet yapacağım diye düştüm ortalara sonunda oldu... Bu sefer hakkaten oldu ince kabuk dolgun iç...
E haydi buyrun sıcak sıcak...

Gamzedeyim Deva Bulmam....




Ocak bitti bitiyor 1999 Bolu son sınıftayım...
Sabah uyanır uyanmaz radyoyu açarım illa... Baktım o saatte olması gereken insan yok ard arda Barış Manço şarkıları çalıyor radyo... Ne hikmetse dedim ki kendime "hayırdır öldü mü ki böyle şarkılar peşpeşe" dedim ardından spiker başladı anlatmaya...
Çok severdim gerçekten şarkılarını kendini...
Bir de ayrı yakın hissederdim kendimi babama benzetirdim ikisinin de saçları uzun, müzik tarzları aynı hatta bir keresinde çalmışlar babamın orkestrası Barış Manço'ya...
Çok ağladım öldüğünü öğrendiğimde hatta bir arkadaş vardı sınıfta kafa kafaya verip ağlaşmıştık...
Nur içinde yat Barış Ağabey...

Heyyamola Hey de Heyyyyy :)

Bir sürü anlatacak var...

Saydım üç tane, olsun bir sürüye girer birden fazlası. Cuma günü Pub vardı kudurduk, güldük ama ne gülme, zaten garsonlar da tanıdılar artık bizi, dip bir masa hazırlıyorlar ki o kadar hatunun gülmesi kahkahası kimseyi rahatsız etmesin diye...

Pub ın da muhabbeti ayrı, hani erkekler bir araya gelince ne geyikler çevirirler, biz de ayda bir kısa süreliğine de olsa şefkatli anne, ciddi çalışan kimliklerinden sıyrılıp her türlü muhabbete kılığa giriyoruz valla ne diyeyim :) Yani hatta bir ara arkadaşın teki almış benim makinayı eline masanın altında çekiyordu eeee içlerdeki çocuk hala barınmakta :)





Sonra Cumartesi oldu, Rengin cuma akşamından anneannedeydi, biz de sabah doğru Bey' le ev aramaya veeee ilk baktığımız evin bu sabah kontratını yaptık iyi mi? Hem de sahibinden...
Hem de evlendiğimde oturduğumuz siteden anneme okula yakın yine aynı semt... Taşınmak gözümde everest gibi büyüse de bir şekilde olacak haaa ilk resimdeki fırlamanın (bakmayın onun etekli hanım hanımcık duruşuna) taşınma geçmişi çok eee asker kızı, evlendikten sonra da bir sürü... O direktif verecek biz halledeceğiz :)
Sonra Sonra Sonra.....
Bugün ilk resimdeki hatun kişinin ki ismi Esin olur... Eşiyle bizim bey, kızıyla bizim kız kanka oldular... Futbol delisi beyler her fırsatta maça gidiyorlar... Eee bizimki eski İzmirsporlu futbolcu, Semih de iyi...
Bugün halı saha maçına hazırlanırken bizim bey içerden bir çantayla geldi ne çantası bizim kameranın çantası....
Biz de dünyadan bi haberiz karı-koca :)
Bu hırsız bizim evde boş buzdolabında kafasını yaran fare hesabı kafasını yardı eli boş döndü evden, kamera da bize kaldı :)))
Yaaaaaaaaaaaa :))))