Çıktısında boncuğu ha bulduk ha bulacağız dediğim, nadide yavru Rengin, bitmek tükenmek bilmeyen hadiseleriyle beni oradan alıp oraya savuruyor desem iskontolu demiş olurum bile...
Kreşte de bir dönem Rengin' i almaya gittiğimde, yüzümü yerden kaldıramazdım, bugün kimi kaç çocuğu cırdı diye...
Sancılı dönemlerden kurtulduk oh dememize ramak kala daha o'su çıkmadan dudaklardan, bu sefer aynı durumu okulun neredeyse ara tatiline ne kaldı şunun şurasında dedirtecek süresinde hala vukuatlar son bulmuyor...
Hoş bıyık altından filan gülüyordum ama bu sefer yine gülmemde bir eksiklik yok...
Ne yapayım, arkadaşının yanağına sürekli kalem batırıyorsa...
Ne yapayım, anneanne her almaya gittiğinde Rengin'den kaynaklı şikayetleriyle bir sürü çocuk etrafını sarıyorsa...
Ne yapayım, kaprisleriyle öğretmeni çıldırtıp en sonunda artık kendi ne yaptı bilinmez, tuvalete gitmesine izin vermeyen öğretmenine "aptal" diyorsa...
Ödevlerinden hala bihaber, benim bunları yapmama gerek yok ben biliyorum deyip çekiliyorsa, hergün sürekli elimde telefon birilerini alıp ödevleri teyit etmek zorunda kalıyorsam...
Ne yapayım dünya balı kaymağı bir kızım var ve ben ona yapma etme dememe rağmen sözümü dinletemiyorsam ve bu yaşta böyleyse ileride ne olur endişesini taşımıyorsam!
Geçecek bu da bir dönem, yine ve yine ne yapayım sınıfta azılı üç öğrencinin arasında yerini kimseye kaptırmıyorsa...
Bunu böyle yazdım diye kızının yaramazlıklarına gevşeyen anne modeli anlaşılmasın tabi fakat ben bunlara ceza verdikçe Rengin' de artık öyle bir hal gelişti ki yapacağımı yaparım cezamı çekerim rahatlığında...
Ya da küsüyor ya da kapris yapıyor ya da ağlamaya veriyor kızsam bağırsam çağırsam kaç yazar...
Sadece duyarsız kalmakla, çok üzerine gitmemek çizgisinde düşmemeye çalışıp, arada kantarın topuzunu da kaçırmamak elde değile sığınan bir garip anneyim...