Tahammülü azalan insanlar olduk, kimseye müsamaa göstermiyor, incelik, kibarlık, kısaca insanlık vazifelerini olabildiğince es geçiyoruz...
Birbirimizin üzerine saldırınca hakkımı arıyorum ne dışa dönük tipim diye gezen insanlarla dolu anlayışsız hayırsız bir güruh oluyoruz...
Ürkütücü tabi, her dakika birbirine giren iki şoför ya da yaya görebilmemiz kabil günün değişik dilimlerinde...
Bu girizgahın sebebi dün otobüste yaşadığım şaşkınlık durumundan...
Güvenpark durağına yanaşmaya çalışan otobüsümüz, durakta bekleyen bir vatandaş ve durağına yanaşmaya çalışan bir diğer otobüs şoförü kahramanlar...
Diğer otobüsün şoförü kalabalıkta kendine yer ayarlamaya çalışırken durakta, bizim otobüsü bekleyen görünce heyecanlanan ilk binsem de oturacak yer bulsam endişesini taşıyıp kalabalığı yaran tahammülsüz adamımız, ne oluyorsa artık diğer şoföre "hayvanoğlu hayvan" deyiveriyor...
Sonra geliyor benim arka sıralarımdaki koltuklardan birine, havanın soğukluğunun otobüste bir anda yüzüne çarpan sıcaklığıyla mest, adamın da canına okudum gururuyla kurulmuş...
Fakat hesap etmemiş ki diğer otobüs şoförü lafa içerlemiş, babasını da Hak'ın rahmetine gönderdiğinden mütevellid oturmuş içine...
Otobüste kendinden önce haykırması duyuldu o kalabalıkta...
"Sen benim giden (eş anlamlısını henüz kullanamıyorum) babama nasıl küfür edersin çabuk in aşağı"
Ben tabi o haykırma, "giden" ve "baba" kelimelerinden tüylerim diken diken, burnumun sızısı iki kat artarak seyre daldım endişeyle az sonra olacakları...
Diğer otobüs şoförü feryat figan çıldırmış, boyun damarları patlayacak sanırsın konserde...
Diğer sıcaktan mest ama bir yandan korkukmuş, nereden bilsindi ki adamın peşinden geleceğini yaptı bir cengaverlik ama sonucu kestiremedi...
Sürekli özür diliyor "özür dilerim benim babam da gitti..."
Peki pişkin oturan! Madem senin baban da gitti, biliyorsun niçin karşındakine çuvaldız saplamaya çabalıyorsun...
Tabi tartışma, kavga ve türevi birçok hadisede araya girme, ayırma işlerinde usta yurdum halkı, bu hadisede de başarılı bir iş çıkararak bastırdılar durumu, diğer otobüs şoförü son vurucu cümleyi ederek terketti otobüsümüzü...
"Ben sana ne yaptım, ne yapıyorum size, sizi taşımaktan başka..?"
İçime oturan bu cümle bana tam eve gelirken otobüs durağına 70 metre kala, babamı ambulanstan inerken gördüğüm ve otobüste çırpındığım, açın kapıyı lütfen babam ambulanstan iniyor feryatlarıma " durağa gelmedik" diye kapıyı açmayan ve türlü küfürlerimi hak eden "VARLIK" ı hatırlattı ama beş parmağın beşi bir değil deyip çevirdim gözlerimi diğer yana ki ıslandıkları belli olmaya...