İçindekileri dışına verememekse
Gecenin sabaha kavuşamadığı perdeyi aralayamadınsa görmediğin
Çalmadıysa kapın sürekli çalmasındaysa kulağın
Gelmiyorsa gelmiyordur dediğin vakit
Arkanı dönüp gittiğin ardına bakmadığın...
Sürekli çalan radyoda bu benimdir dediğin şarkıysa içinden geçen
Seçtiysen seni sana anlatan satırlar
Sen dönmüşsen belki
Çığlığı duymuyorsundur kulak kabartmadığından
Gözlerin değil görmesi gereken kalbinse
Vakti gelmemiştir belki de
Çiçeğin bile açmasının vakti var diyorsan
Bekle
Bekle ki açılsın yoluna çiçeklerin serildiği o vakti...
31 Ocak 2020 Cuma
10 Ocak 2020 Cuma
Karanlığın kıyısından göz kırpan ışık...
Yıllar öncenin kitabının sayfaları arasından bir ses, melodiye dönüşecek kadar ritmik damlatan muslukla rüzgarın sesi bir olmuş, yeniden şahlanıp ışığı takip eden o uyanış, ardından kapının ardına kadar ki ardı hayaller ötesi...
Göz kırpan ışığın marifeti gerisindeki şenlik ateşinin davetiyesi...
Davete icabet gerek şenlik ateşine diz çöküp sıcağını da ateşi de hissetme vakti bu vakit...
Duvara yansıyan henüz hayata geçmemiş olanın uyanışı...
Vakti geleni gönderme, yerine geleni buyur etme, karşılama, ağırlama seramonisi...
Fondaki müziği köpürtüp öne geçirme zamanı olanların üzerini örtsün diye...
5 Ocak 2020 Pazar
Her Yeni Ayakkabı Ayağı Sıkar :)
Çok akıllı biri değilim çok şükür, halbuki görenler akıllı sanıyorlar da o da onların zarifliği olsun :)
Bir denilende anlamıyorum çoğunlukla, sormam da burnumu düşürüp, cümle içinden çözerim yine olmadıysa çekinem sorarım basmadı benim kafam buna bir daha izahat rica edeyim diye...
İnsan evladının kendini kabul etmesi güzelmiş de bu kafaya şu saat oldu işte yeni yeni geliyorum son bir 6-7 sene belki...
Olsun kazançtır, faydalanmak esastır en hakedileninden...
Bu benim çabuk inanma halim herkese, ya neden yalan söylesin ya da bile bile insanları neden üzsün, ne geçecek insanın eline mottom her defasında başıma iş açsa da, en sevdiğim, beğendiğim, hayranlık duyduğum huyum da ayıptır söylemesi ki kendini de beğenmeyen çatlarmış hesabı; çok tevekkül, çok teslimiyet, çok gayretten sonrası kadere çok iman...
Çok gayret sonrası kader ama rahmetli dedem söylerdi sık sık “Tedbir senden takdir Allah’tan” diye benimki öyle kadercilik...
Bir de ilaveten şunu idrak ediyor insan evladı, geçiyor arkadaş deşse de öldürse de geçiyor, ölüm dışındaki mevzuların hepsine iyi ki diyorsun gün sonu... Gerçi çok çeken hastaya da ölüm şifa ya ona da iyi ki denilebiliyor...
Bir miktar celalliyim galiba çok kendini bırakmaya gelemiyorum, bırakana da gelemiyorum, sürekli vesvese halinde olanı bir sarsmak istiyorum, şikayetlenin ağzına vurmak istiyorum ne üzerime vazifeyse...
Her şey şahaneyken kimse şikayette değil ama :)
Ben de herkes gibi feci feci yaşadım şükür hayatı, hala da yaşıyorum, ben gebermedim mi üzüntüden evet hele babam gittiğinde, akşam farklı sabah farklı ilaç içiyordum, bir müddet sonra dibe de layıkıyla vurup... Dengen değişiyor alaşağı oluyorsun o kadar normal ki, sonrasında ilaçları kestim bir altı ay sonra, yaşadım efkarı üzüntüyü efendi gibi, şimdi hayat devamdır vardır Allah ın bir bildiği deyip geçiyorsun...
Sonrası çoook sorunlu giden kurumdan istifa ettim boşandım, onun da sıkıntısını çektim sorumluluk anlamında değil Allah tan o konu tamamen bende olduğu için :) sıkıntısı sosyal kimlik alışkanlığı, evladıma yetebilecek miyim falan filan...
Zaman zaman... Her şey geçtiği gittiğiyle kaldı, elde kalan süzgecin üzerindeki değerli katman... Başta kurumun bozulmasına ve başa gelen her şeye oturup çok şükür diyorum iyi ki böyle olmuş iyi ki iyi ki daha da bastırabilirim üzerine :)
Geçen iş yerinde kallavi bir pürüz var Kıvırcığımla birlikte kurdeşen dökerken, dedi ki “Funda biliyorsun değil mi üzerinden gün geçince biz bunu gülerek anacağız” doğru söylüyorsun dedim... Tabi ki öyle oldu hatta üzerinden gün geçmesine gerek kalmadan, sorun çözüldü sonrası keyfi de bize kaldı...
Yani demem o ki her yeni giyilen ayakkabı ayağı sıkar, belki ayağa hasar verir ama sonrasında iyi ki almışım ne de güzel ne de rahat deriz...
Ez cümle insanız, her olana alışırız, girilen kabın şeklini alırız, o sıkan ayakkabıyı da ayağa uydurur rahat eder sonunda iyi ki deriz :))
Yapınız efendim hayatınıza adapte ediniz gayreti esirgemeyiniz sonrası hep güzel hep güzel...
Gerçekten ..! :))
Bir denilende anlamıyorum çoğunlukla, sormam da burnumu düşürüp, cümle içinden çözerim yine olmadıysa çekinem sorarım basmadı benim kafam buna bir daha izahat rica edeyim diye...
İnsan evladının kendini kabul etmesi güzelmiş de bu kafaya şu saat oldu işte yeni yeni geliyorum son bir 6-7 sene belki...
Olsun kazançtır, faydalanmak esastır en hakedileninden...
Bu benim çabuk inanma halim herkese, ya neden yalan söylesin ya da bile bile insanları neden üzsün, ne geçecek insanın eline mottom her defasında başıma iş açsa da, en sevdiğim, beğendiğim, hayranlık duyduğum huyum da ayıptır söylemesi ki kendini de beğenmeyen çatlarmış hesabı; çok tevekkül, çok teslimiyet, çok gayretten sonrası kadere çok iman...
Çok gayret sonrası kader ama rahmetli dedem söylerdi sık sık “Tedbir senden takdir Allah’tan” diye benimki öyle kadercilik...
Bir de ilaveten şunu idrak ediyor insan evladı, geçiyor arkadaş deşse de öldürse de geçiyor, ölüm dışındaki mevzuların hepsine iyi ki diyorsun gün sonu... Gerçi çok çeken hastaya da ölüm şifa ya ona da iyi ki denilebiliyor...
Bir miktar celalliyim galiba çok kendini bırakmaya gelemiyorum, bırakana da gelemiyorum, sürekli vesvese halinde olanı bir sarsmak istiyorum, şikayetlenin ağzına vurmak istiyorum ne üzerime vazifeyse...
Her şey şahaneyken kimse şikayette değil ama :)
Ben de herkes gibi feci feci yaşadım şükür hayatı, hala da yaşıyorum, ben gebermedim mi üzüntüden evet hele babam gittiğinde, akşam farklı sabah farklı ilaç içiyordum, bir müddet sonra dibe de layıkıyla vurup... Dengen değişiyor alaşağı oluyorsun o kadar normal ki, sonrasında ilaçları kestim bir altı ay sonra, yaşadım efkarı üzüntüyü efendi gibi, şimdi hayat devamdır vardır Allah ın bir bildiği deyip geçiyorsun...
Sonrası çoook sorunlu giden kurumdan istifa ettim boşandım, onun da sıkıntısını çektim sorumluluk anlamında değil Allah tan o konu tamamen bende olduğu için :) sıkıntısı sosyal kimlik alışkanlığı, evladıma yetebilecek miyim falan filan...
Zaman zaman... Her şey geçtiği gittiğiyle kaldı, elde kalan süzgecin üzerindeki değerli katman... Başta kurumun bozulmasına ve başa gelen her şeye oturup çok şükür diyorum iyi ki böyle olmuş iyi ki iyi ki daha da bastırabilirim üzerine :)
Geçen iş yerinde kallavi bir pürüz var Kıvırcığımla birlikte kurdeşen dökerken, dedi ki “Funda biliyorsun değil mi üzerinden gün geçince biz bunu gülerek anacağız” doğru söylüyorsun dedim... Tabi ki öyle oldu hatta üzerinden gün geçmesine gerek kalmadan, sorun çözüldü sonrası keyfi de bize kaldı...
Yani demem o ki her yeni giyilen ayakkabı ayağı sıkar, belki ayağa hasar verir ama sonrasında iyi ki almışım ne de güzel ne de rahat deriz...
Ez cümle insanız, her olana alışırız, girilen kabın şeklini alırız, o sıkan ayakkabıyı da ayağa uydurur rahat eder sonunda iyi ki deriz :))
Yapınız efendim hayatınıza adapte ediniz gayreti esirgemeyiniz sonrası hep güzel hep güzel...
Gerçekten ..! :))
29 Aralık 2019 Pazar
Olan olmuş biten bitmişse...
Sınav çıkışlarında millet harıl harıl sorular üzerinde konuşur bitmez ya o muhabbet hiç haz etmem biten bitti geçen geçti neyi değiştirecek soruyu bilsem muhakemesini yapsam geri mi döndürecek kardeş bir düzelteydim izin vereydin de mi diyeceğim...
Efendi efendi çıkardım sınavdan zaten darlanmışım ne konuşacağım üzerine lüzumsuzluk naçizane...
Her sene sonunda da konuşulur ya nasıl geçti neler oldu? E bitti oldu niye yoruyoruz ağzımızı eskilerin fantastik anlatımı vardır tumturaklı bir küfür silsilesiyle...
Ne yalan söyleyeyim severim küfür etmeyi ne demekse ama bu ara çokça kullanıyorum yelpaze de geniş ne yapalım sene sonu mesaisiz gece olmadığından yük de ağır bir rahatlama mıdır nedir nasıl görünüyorsa gözüme en şirininden...
Bir de bir araba laf edeceğine bir kelimeyle durumu özetler :)
Neyse ez cümle diyorum ki biten bitmiş giden gitmiş üzerine yormayalım narin bünyeleri, yavaş yavaş sağdan sağdan ilerlemeye devam, bakalım her bölümünü merakla beklediğim yarınlar ne getirecek..?
Burnuma güzel kokular geliyor da haydi bakalım...
28 Aralık 2019 Cumartesi
Keyifle...
Bir kuple ömrün satır aralarında;
Yaptığımızda pişmanlık duyduklarımız
Gelişine yaptıklarımız
Üzerinde düşünmeden geliştirdiklerimiz
Gelişmesine şaşırdıklarımız
Mutlu olduklarımız
Ardının hesabını yapmadan aslolanı
En son bir derin nefes
Sevindirsin topyekün
Yaptığımızda pişmanlık duyduklarımız
Gelişine yaptıklarımız
Üzerinde düşünmeden geliştirdiklerimiz
Gelişmesine şaşırdıklarımız
Mutlu olduklarımız
Ardının hesabını yapmadan aslolanı
En son bir derin nefes
Sevindirsin topyekün
5 Aralık 2019 Perşembe
Sıcak bir tas çorbanın verdiği huzuru veren başka bir şey daha var mı ki?
Dünyalar kadar şükürler olsun mezun olduğum branşın mesleğini icra ediyorum ne kadar şükretsem az...
Herkese nasip olsun umarım...
İnsanın sevdiği bildiği ya da elinden geldiği kadar yapabilmesi ne büyük lütuf
Bardağın dolu tarafından bakma durumu var ya çok beceremesem de hep “vardır olanda hayır” cılığımdan mütevellit tabi ki mücadelenin gayretin şart üzeri şart olduğunu şiar edinip, velakin ardını kovalamadan Yaradana bırakmak hep daha işime gelmiştir.
İnanırım ki vakti zamanını bekler her havadis iyisiyle kötüsüyle...
Yediğim meyvenin çekirdeğini toprağa saklamayı çok severim mesela...
Yakinen gün gün bakınırım, etrafında dolanır dururum o vakti geldiğinde uygun koşullar sağlandığında gösterir kendini toprak üzerinden, salınır sonra gider gelir severim izlerim bana o minnacık tohum umut verir, niyetlerimi besler, vazgeçmemeyi öğretir kendince...
Dersler çıkarmayı öğrenmeye çalışıyorum hala eğitimi bitmez serüvende bitti mi de zaten miat dolmuş oluyor öğrene öğrene haydin eyvallah...
Aslolan öğrenileni dinlenileni bilineni hal edip mis gibi küçücük dünyaya dünyaları sığdırmak değil mi..?
27 Kasım 2019 Çarşamba
😔
Blog dünyası bir bir dağılıp ilgisiz bırakınca eskisi kadar girip okuyamıyordum ki girince konu komşuya bakayım bir deyip çok üzücü bir haberi bir sene gecikmeli öğrendim Ayşen in Hakkın rahmetine kavuştuğunu... Oysaki o dönemler yorumlarla birbirimize destek olup hiç görmeden birbirimizi, bir olmuştuk blog aleminde, çok üzüldüm Allahım ailesine sevenlerine sabır Cennetinde Cemaliyle müşerref eylesin inşallah.... 😔
HC CARE yla saçlarım çıkmış :)
Saçlarından muzdarip olmayan kaç kişi vardır ki ben saçımdan memnunum desin. Kimi azlığından kimi çokluğundan kimi düz olmasından kimi kıvırcık olmasından...Bir dünya sıkıntı...
Genel itibariyle durumlarımıza şükürsüzlüğümüzden; olanı beğenmeyeyim ya şu da olasaydı deyişimizden, sıklıkla hep bir arayıştayız.
Sahip olduğumuz aksesuarlarımızın nadidelerinden saçlarımız için herhalde daha iyisi parlağı olsun, dökülenler yerine gelsin, boyanın da alası olsun, saçlarım da şükela olsun diye çalmadığımız kapı, dahil olmadığımız sohbet ortamları kalmamıştır eminim.
Çalıştığım kurumuma bağlı Bilardo Federasyonunun değerli Başkanı Ersan ERCAN Beyefendi, Kendisi Hacettepe Eczacılık bölümü mezunu sonrasında bizlerin bildiği adıyla HC CARE in kurucusu.
Kendilerinin saç ürünleri ki özellikle saç güçlendiren, çıkaran, uzatan bin bir türlü fayda sağlayan yağıyla tanıştım önce (kendisi aşağıda oluyorlar). İki kutu bitirdim güzel güzel efendi efendi kullandım ne yazmışlarsa o şekilde... Saçlarımın önleri stres kaynaklı dökülmüştü. Ürün fazla miktarda saç uzatıyor öncelikle onu söylemeliyim ki uzasın diye kullanan sayısı da az değil; benim muzdarip olduğum dökülen yerler güçlensin, saçım sıklaşsın kalitesi artsın ince telli olmasına rağmen kalitesi iyidir şükür, kullanma sebebim buydu ve iki kutu sonunda kesinlikle söylediğim noktalardan fayda gördüm hatta fazlası da var. Sıkıntısı olsun olmasın herkesin kullanması elzem bir karışım ki içinde neler neler var say say bitmez buyrun buradan inceleyin memnun kalacağınıza eminim o kadar eminim ki kendimden biliyorum :)
Sonrasında kendilerinin ince telli saçlarıma doğal bakım olsun, bir dünya görünsün diyerek kullandığım yaklaşık üç şişe bitirdiğim için hakkında rahatlıkla ahkam kesebileceğim bu ürünü ise vay be dedirtecek kıvamda. Saçlarım tanımadıklarımdan bile övgüler aldı aferin şampuanıma :)
Say say bitiremeyeceğim kadar ürün yelpazesi olduğundan güneş koruyucu yüz kreminden nemlendiricisine derken derken şimdi de parfüm işine girmişler tester setinden denediğim kadarıyla en en en çok TOKYO olanını sonrasında da HUMANIST olanını pek beğendim şimdilik.
Bu ara kırışıklık karşıtı bakım serumuna göz kırpıyorum yolun yarısını geçkin yaşa gelince kullanmak lazım onu da yazarım,
Bu ara kırışıklık karşıtı bakım serumuna göz kırpıyorum yolun yarısını geçkin yaşa gelince kullanmak lazım onu da yazarım,
Kendilerine kurum ortak paydasında ve marka güvenilirliğim tam olduğundan gözüm kapalı her yeni ürünlerini heyecanla bekliyor Ersan Beyin ve ekibinin başarılarının devamını diliyorum.
1 Aralık 2018 Cumartesi
Ne Analiz Ama..?
Blogu burnunda tüter mi insanın? Tütüyormuş da cidden özlüyormuş yazmayı, neler vardı gün içinde kafamda, kendi kendime aldım verdim, doldurdum boşalttım, üzerine yorumladım neyse ne yazayım dedim, aman çok özele girmeyeyim kapalıdan yazayım dedim, dedim de bakalım parmaklar nerelere götürecek...
Hani "Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?" diyor ya Şems, başta başın dara düştüğünde, dilini dışarı çıkartmak suretiyle yüzünü ekşitiyorsun ya, hadi oradan şeklinde de bir bakış..! Sonra yine diyorlar "Zaman her şeyin ilacı" ona da aynı şekilde tepki, tabi başına gelenin verdiği ilk sancı üzüntü ya da ne bileyim neyse adı...
Sonra birer birer denilenin doğru, diyenlerin de ne kadar haklı olduklarını idrak ediyorsun, varmış diyenin bir bildiği esasen tecrübe de bu değil mi? Yaşa, hazmet sonra tavsiye et ya da kendine sakla :)
Velhasıl yaşadığım, ilk etapta sıkıntılı diye nitelendirdiğim durum(ların) sonrasında sınav tabirinin daha doğru olduğunu bellediğim mevzu(lar) için şimdi "İYİ Kİ" diyebiliyor isem hafif kibir kıpırtısıyla ki korkarım üzerimde kalmasın aferin bana ve bana bu duyguyu yaşatan Allah' a...
Hepimizin acıyla sınandığımız andaki tepkilerimiz ve sonrasındaki yol yürümelerimiz apayrı, öyle de olacak elbet, mühimi birbirimizin durumlarına saygı duymak değil mi?
Ayıplamadan, tenkit etmeden, tü kaka vay vay vay lan yanlış yapıyor göz göre göre demeden...
Düşünüyorumda şöyle eskilerde, nasıl da atıp tutardık, aman da ben olsam öyle yapmazdımlar, nasıl bu şekil yapıyorlarkiler, kınamalar, bir üst perdeden çene yukarıda bakışlar, (sen nesin ki patates!!) salaklığın daniskası değil de ne Allah aşkına? Sonra adama bir güzel yedirirler o millete saydırdıklarını, hani şimdilerde pür moda artık, neyle gazlanacağımızı şaşırdık ya mecburen de diyoruz , çünkü ayakta kalmanın, ,tutunmanın, morali aklı düzgün tutmanın seksen bin çeşit yolunu bulmak uğruna hangi yönteme başvuracağımızı şaşırmış vaziyetteyiz... Yaşam koçundan tutun da, tumturaklı laflar edenlerin peşlerinden savrulmalar daha neler neler... Einstein insanlar ağızlarından çıkacak sözlerin evrende dönüp dolaşıp kendilerini bulacaklarını bilselerdi ağızlarını açmazlardı minvalinde bir şey demiş -ki bizim büyüklerin "Evladım hayır düşün hayır göresin şer düşünme" şeklindeki sözüne karşılık gelirken bizimkilerin söylemi pek itibar görmese de elin Einstein i söyleyince daha kabul görüyor, olsun görsün de amacına ulaşsın da kimden duyduğumuzun çok önemi yok...
Üzerimizde yanımızda yöremizde sıkıntı her daim mevcut malumunuz...
Bu durum(lar)la karşılaşan şahsım ne yaptı gitti Allahına daha çok sarıldı, ilaçlara da başvurabilirdim bu da mümkün -ki babamı kaybettiğimde ilaç aldım evet fakat sonrasında nereye kadardı ki bu böyle devam edemezdi, hep öyle mi gidecekti? Çok şükür ki genlerde maneviyat güçlüymüş ki sıkıntı anında daha da coştu...
Çeşit çeşidiz, kimi hacıya hocaya sarıyor, kim
astrolojiye sardırıyor, kimi depresyondan çıkamıyor, kimi ilaçlara ilaç katıyor...
astrolojiye sardırıyor, kimi depresyondan çıkamıyor, kimi ilaçlara ilaç katıyor...
Bu benimki ahkam kesmek değil elbet, girmedik mi depresyona evellallah yaşadım bitti geçti, iyi de oldu üzüntüyü de doya doya yaşamak lazım ki kapıyı kapat oldu da bitti olsun...
Sonra evet altı üstünden daha iyiymiş, daha huzurluymuş mutluymuş deme sonucuna ulaştırdı.
Şimdi bakıyorum ki bu aklımla, dünya hayatı bir oyun yeriymiş, aslında çok da üzerine düşülesi bir şey değilmiş. Bu dönemde asıl şifayı tasavvufta buldum;
YAPANIN DA YAPTIRANIN DA ALLAH OLDUĞUNU
ezber ettim, aklımın erdiğince derdime derman aradım. Her şeye şükrettim, hayra da şerre de, şükretmemin bile Allah' ın müsadesiyle olduğunu idrak etmeye çalıştım, sıkıntılarda sebebe takılmamam gerektiğini bunun bir imtihan olduğunu, derdi veren Allah ın dermanını da vereceğini düşünerek sabır ve şükür kısmıyla meşgul olmaya çalıştım...
Şikayetin/isyanın Allah a şikayet ve isyandan başka bir şey olmadığını öğrenip kime neyi şikayet/isyan ediyorsun teslimsin bitti demeye çalışmaya çalıştım hep...
YAPANIN DA YAPTIRANIN DA ALLAH OLDUĞUNU
ezber ettim, aklımın erdiğince derdime derman aradım. Her şeye şükrettim, hayra da şerre de, şükretmemin bile Allah' ın müsadesiyle olduğunu idrak etmeye çalıştım, sıkıntılarda sebebe takılmamam gerektiğini bunun bir imtihan olduğunu, derdi veren Allah ın dermanını da vereceğini düşünerek sabır ve şükür kısmıyla meşgul olmaya çalıştım...
Şikayetin/isyanın Allah a şikayet ve isyandan başka bir şey olmadığını öğrenip kime neyi şikayet/isyan ediyorsun teslimsin bitti demeye çalışmaya çalıştım hep...
Teslim olunduğunda her durum için, her türlü ilişki için, faydadan başka bir şey getiriyor mu hayatımıza mis... Fevri davranmak, abartılı tepkiler vermek,etrafla-deriyle dövüşmek beyhude çırpınışlar çoğu kez...
Misal yüzme bilmiyorsun sudasın, debelenirsen üstüne çıkacağım, hay dur boğulmayayım paniğine kapılırsan daha çok batmaz mısın? Devamında yorulursun mücadelenden, kendini bırakırsın öylece, bakarsın ki su seni kaldırmış, duruyorsun işte... Bunu başarabilene eyvallah, çözdü olayı gitti...
Öğrencelik bu hayatta hep yenilerini tecrübe ederek, hasbel kader bir şey görüyor öğreniyoruz...
Fakat yüzbin milyon şükür ki, bizim şer bilip dövündüklerimiz hep bir gün "İyi ki" ye dönüyor ya en büyük kazanç da beni sıkıntıyla kendine yaklaştıran Allah a en büyük teşekkür tabi ki...!!!!
22 Haziran 2017 Perşembe
Netce İtibariyle...
Parmaklarım dolanıyor klavyenin üzerinden de hangi tuşa bassam nasıl başlasam bilmeden kulaklıktan gelen müzik gaz olsun da özlediğim meydan-ı muhabbete dalayım.
Blogda kendi tanıtım kelamımda da yazdığı gibi işte hayat hızlıca aktı sonra bir kuruma girildi çıkıldı baba gitti dağ gitti taş gitti üst üste geldi gitti düştük kalktık derken sığındık sığınıldık...
Kanın deli aktığı -bende hiç durulmadı ya- dönemlerin ekilenlerin biçildiği tekamülden tekamüle dalındığı çıkılamadığı imtihanların yoğunlaştığı onlara hamd edilip daha zorunun olmadığına şükredildiği günlerin suyun hızını katlayıp aktığı derken derken öğrenilen ders alınan hadiselerin varlığına bile şükredilmesi elimdeki kalbimdeki en büyük kazancım.
Darmadağın olduğunu sandığın ama altının üstünden daha iyi olduğunu tecrübe ettiğim kapanan kapıların iyi ki kapanmış şükür ki dendiği en güzel en aklı başında akıllı zamana hayata...
Ez cümle iyi ki ler ne kadar çoğaldıysa artık :))
26 Ocak 2017 Perşembe
Tahlili yapılamayacak ağırlıkta 2016 ve hatta 2010 sonrası...
Elden bir şey gelmeyince hayırlısı buymuşun arkasına sığınıp teselli bulmak sağlığımız yerinde çok şüküre bağlanan...
Henüz renk siyahtan dönmedi beyaza, griye bile...
Rengin açılacağına inanç tam...
Arada gelen hadiselerle mutlu umudu yitirmeden şükrü ağızdan bırakmadan sıkıntılara gönderenin hatrına eyvallah diye diye...
24 Ekim 2016 Pazartesi
Kaderden kaçamıyoruz nereye ayrıca
Başa geleni nasıl karşıladığımız mühim asıl
Dünya hayatında rahat yok hep bir imtihan hep sıkıntı
Sıkıntıya hep hamd gönderenin hatrına
Acizliği kabul edip en güzeli
"Rabbim iyisini bilir" deyip işi Allah' a havale etmek
Hem yormuyor hem adalet daha hızlı tecelli ediyor
Kalplerden geçeni bilen O...
O halde en iyisini en hayırlısını verecek de O...
Dilin söylediğini kalp de destekledi mi?
Yine yine yine
Rabbim iyisini bilir...
Sonrası sabır :)
Başa geleni nasıl karşıladığımız mühim asıl
Dünya hayatında rahat yok hep bir imtihan hep sıkıntı
Sıkıntıya hep hamd gönderenin hatrına
Acizliği kabul edip en güzeli
"Rabbim iyisini bilir" deyip işi Allah' a havale etmek
Hem yormuyor hem adalet daha hızlı tecelli ediyor
Kalplerden geçeni bilen O...
O halde en iyisini en hayırlısını verecek de O...
Dilin söylediğini kalp de destekledi mi?
Yine yine yine
Rabbim iyisini bilir...
Sonrası sabır :)
13 Eylül 2016 Salı
Gidenin oldu mu
Evvela somutuna üzülürsün bütününe gidişine odaklanırsın...
Sonra o somut soyutlaşır gözünde özünde
Hatırlarsın ne var ne yok, geçmişi dökersin, eski fotoğralar gibi geçer gözünün önünden karelerle
O kareleri yaşatmaya çabalarsın zihninde
Zamanla o kareler de siliniverir kendiliğinden
Tutmaya çalışırsın elinde, somutu da gidince ne kalacak elimde diye
Soyutu da silinmeye başlar
Geçmişle ne kadar yaşadığınla ilintilidir hayata bakışın
Tutulur kalırsan kopman da zor olur
Zorlarsın hatta elimde kalan bir bu ne güzeldi diye
Hatırasına sarılayım diye
Sarıldığın da flulaştığında bir müddet sonra
Kalakalırsın
Sanırsın tutunacak bir bu kalmıştı bu da elimden gitmesin diye
Fakat o kadar debisi yüksektir ki hayatının hızı, elinde olmasa bile
Kontrol etmeye çalışsan da yetişemezsin
Zihin ne kadar yavaş aksın istesen de
Akmaz, elinden o somut kaydıktan sonra soyutuna da sahip olamazsın
Bir bakmışsın ki sonra hayalindeki kareler de akmış gitmiş
Ne kadar tutmaya çabalasan da ne çare...
Giden de gittiğiyle aldığı götürdüğüyle
Kalan da ardından hatırlamaya çabaladığıyla...
Kalan ne varsa artık bir zerre-i miskal
Ona sarılır kalıverirsin...
İstesen de istemesen de...
Evvela somutuna üzülürsün bütününe gidişine odaklanırsın...
Sonra o somut soyutlaşır gözünde özünde
Hatırlarsın ne var ne yok, geçmişi dökersin, eski fotoğralar gibi geçer gözünün önünden karelerle
O kareleri yaşatmaya çabalarsın zihninde
Zamanla o kareler de siliniverir kendiliğinden
Tutmaya çalışırsın elinde, somutu da gidince ne kalacak elimde diye
Soyutu da silinmeye başlar
Geçmişle ne kadar yaşadığınla ilintilidir hayata bakışın
Tutulur kalırsan kopman da zor olur
Zorlarsın hatta elimde kalan bir bu ne güzeldi diye
Hatırasına sarılayım diye
Sarıldığın da flulaştığında bir müddet sonra
Kalakalırsın
Sanırsın tutunacak bir bu kalmıştı bu da elimden gitmesin diye
Fakat o kadar debisi yüksektir ki hayatının hızı, elinde olmasa bile
Kontrol etmeye çalışsan da yetişemezsin
Zihin ne kadar yavaş aksın istesen de
Akmaz, elinden o somut kaydıktan sonra soyutuna da sahip olamazsın
Bir bakmışsın ki sonra hayalindeki kareler de akmış gitmiş
Ne kadar tutmaya çabalasan da ne çare...
Giden de gittiğiyle aldığı götürdüğüyle
Kalan da ardından hatırlamaya çabaladığıyla...
Kalan ne varsa artık bir zerre-i miskal
Ona sarılır kalıverirsin...
İstesen de istemesen de...
20 Ağustos 2016 Cumartesi
Bir savurgan oldun be hayat bu aralar...
Son zamanlarda bir sağdan bir soldan...
Tamam diyorum demesen ne olacak haşa kime isyan...
İmtihan diyorum en çalışmadığım yerlerden...
Yine de halden memnuniyet çıkarmalı mı...
Tabi ki evet, şer de hayır aranmalı mı...
Tabi ki evet...
O halde her daim şükür, her daim başa gelen istenmediğe sabır...
Zaten şöyle bir düşününce değişiklik iyidir...
Bakmak istemediğim yönden bakılınca gıpta edilen de bir durum da şimdi...
Şımarıklık yapmayayım hadi ben de...
9 Nisan 2016 Cumartesi
Ergen ya da doğuştan ergenmiş de yeni haberi olan ben için hayat ne kadar renkli olabilirdi ki daha fazla...
Artık geç yaş anne babalarız ya genele bakarsak hep diyordum ki benim menapozum kızın ergenliğine denk geldi mi değmeyin keyfe iki deli değnekleri saklarız söylemlerimi sessizce sineye çektim evin hakimiyetini verdim kıza elinde oyuncak nereye fırlatırsa oraya gidiyor muyum?
Olanda hayır vardırdan çıkıp yola bu işin hayrını da menapoza girmeden şahane bir ergenle adı gibi rengarenk bir renk döngüsü benimki...
Şikayet mi haşa ne ederim ne edeni severim benimki hal-i takdim....
Artık geç yaş anne babalarız ya genele bakarsak hep diyordum ki benim menapozum kızın ergenliğine denk geldi mi değmeyin keyfe iki deli değnekleri saklarız söylemlerimi sessizce sineye çektim evin hakimiyetini verdim kıza elinde oyuncak nereye fırlatırsa oraya gidiyor muyum?
Olanda hayır vardırdan çıkıp yola bu işin hayrını da menapoza girmeden şahane bir ergenle adı gibi rengarenk bir renk döngüsü benimki...
Şikayet mi haşa ne ederim ne edeni severim benimki hal-i takdim....
5 Nisan 2016 Salı
Bırak Aksın...
Daha iyi bir hayat mı yaşamak istediğin...
Günler su gibi akıp geçiyor ya hissetmeden daha ne istersin?
Sıkıntılıya sor bak bakalım ona nasıl geçer günler yıl gibi...
Zamanın hissettirmeden akışı lütuf sana...
İyisi işte bu gör yaşa diye...
17 Temmuz 2015 Cuma
25 Mart 2015 Çarşamba
Eski analar...
Maksadım annemi kötülemek değil haşa!
Annelik ne bileyim benim için adam gibi rol model olmak sürekli çaktırmadan mesaj kaygılı söylemlerde bulunmak gibi bir kimliğe bürünüyor...
Ya da bana öyle mi geliyor...
Yanlış örnek olmayayım sıpa iki gün sonra yanlış birşey yaparsam ya da söylersem sokmasın gözüme korkusu...
Annem gibi davranmak isterdim hani eskilerde çocuğun psikolojisini kim taksındı...
Davranışlarda da söylemlerde de kim kasardı kendini...
Beyaz yalan kalıbını kıralım yalanın her türlüsüne karşı olma durumumuzu hayata entegre edelim...
Velhasıl eski analar gibi büyükler gibi bizim yaşadığımız şuurdan yoksun olma hali özgürlüğünü aramıyor değilim hani...
Dediğim gibi ya da benim gibi konuyu fazlasıyla dikkat-i nazara almam fena bir durum...
Ağacın yaşken eğilmesinden yola çıkarsak da elimizdeki ağaç o kadar yaş ve şekil alabilitesi yüksek ki kıyamıyor insan...
Hele ki sorumluluğu omuzlarında fazlasıyla hissediyorsan...
15 Mart 2015 Pazar
Her Pazar...
Her pazar veya cumartesi Rengin istekli çoğunlukla ya bir kek ya bir diğer tatlı bunların fotoğraflarını instagram dan paylaşıyorum nispet yapar gibi ne edepsizlik...
Madem fotoğrafını koydum tarifini de yazayım da hakkını verelim...
Öncelikle 250 gr. kadayıfı tiftikliyoruz ufak ufak...
2 yemek kaşığı tereyağını tavaya koyuyoruz
İri çekilmiş yarım su bardağı cevizi ilave ederek hafif kavuruyoruz
Cevizin ardından tifttiğimiz kadayıfı da ilave edip rengi kahveye dönene dek kavuruyoruz...
En son 2 tatlı kaşığı toz şekeri ilave diyoruz...
Öte yandan muhallebiyi yapmak üzere
1 litre süt
1 su bardağı şeker
3 çorba kaşığı buğday nişastası
3 çorba kaşığı un
1 paket toz krem şanti
1 paket vanilya
Krem şanti ve vanilya harici bütün malzemeleri muhallebi kıvamına gelinceye dek pişiriyoruz.
Muhallebiyi ateşten alıp krem şanti ve vanilyayı ilave ederek mikserle karıştırıyoruz.
Sonra ister benim gibi kadehe ister cam bir tepsiye önceden kavurduğumuz kadayıfın yarısını seriyoruz...
Üzerine muhallebiyi ve en son da kalan kadayıfı muhallebiye örtü yapıyoruz...
Buzdolabında muhafaza edip soğuttuktan sonra afiyet olsun diyoruz yiyenler de eline sağlık bu ne güzel bir lezzet diyorlar...
Demeliler de...
3 Mart 2015 Salı
Ya Sabır...
Mesaj mı dolu etraf yoksa algıda seçicilik mi burnuma sokulan
sürekli...
Bugünkü de SABIR...
Sabır abidesi annemi biliyorum en
yakınımdaki...
Kendi hayatına nakşettiği yetmezmiş gibi
etrafına da verdiği salıktır sürekli...
"Sabret geçecek sabır sabır
sabır" diye de bastırır en sonunu üç kez...
Bana da demedi mi sanki de anne lafı
batıyor mu insana dinlemedim ki dinleseydim diye taşlara vuruyor muyum
başımı...
Malesef...
Eski mahallemizdeki komşu ablalara annemin
telkinleri çok işe yarar dert döktüklerinde annemin verdiği öğüt sabır olmasına
rağmen...
Enini boyunu anlatır sabıra bağlar işin
sonunu "haaa tabi doğru ne yapalım sabır" der karşısındaki...
Şimdi annemden aldığım düsturu sürdürürüm
ben de sabretmememin ceremesini çekmiş olarak...
Sabır diyorum ben de etrafıma var bunun da
bir hayrı elimizden sabretmekten başka ne geliyor...
Dost meclislerinde muhabbet az maaş, sert
hayat koşulları, hastalık sağlık konuşulduğunda sonuç hep aynı yerde kesişiyor
"Allah bugünümüzü aratmasın, çok şükür, bin şükür"
Tabi ki öyle dertlenmekten bile imtina
eder olduk, bu derde de ediyoruz şükür sayısızca defalarca...
Sabır başka bir mertebe...
Küçüklüğümde disiplin yükü annem illa o
öğlen uykusuna yatıracak insanı...
Ben de yatmamak için direneceğim de kime
debeleniyorsun karşında adamı kaşıyla gözüyle yola getiren bir anne var...
Sokardı odama haydi uyu...
Ne ağlardım, duvarları, kendimi yırta
yırta...
Sonrasında bitap düşerdim ağlamaktan bir
de içerden "gel haydi" sesi alamayınca sızar kalırdım...
Şimdi de ona benzetiyorum kendimi,
ağlıyorum dertleniyorum fiili olarak olmasa da neler yapasım geliyor da sonunda bitap düşüp sızıyor bakıyor kalıyorum geriden...
Sonuç mu yine sabır yine sabır yine
sabır...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)