31 Aralık 2008 Çarşamba
Blog Hediyem :)
İki Sıfır Sıfır Dokuza...
Hele şu Aralık sonu malum zamana yaklaşıldığında her evin camına konan ışıldayan çam ağaçlarına deli oluyorum tamam ağacınız var ne güzel süsleyin benim de var 2002 senesi alıp hevesimi geçirdiğimiz fakat neden cam kenarı herkes görsün ay ne süper ağacı var hemi de nasıl güzel süslenmiş bak bizimki böyle değil derhal olmalı sendromuna sokmak için mi insanları...
Bir kere christmas nedir kendi tabirimiz yok mudur bizim herşeyini mi almamız lazım kızımın deyimiyle niyel babayı da bekleyelim çoraplarımızı asalım olmayan şönimelerimizin kenarına hoş şöminesi olanlar çoktan yapmıştır da...
Aslında kimseyi kınamak kızmak değil ne bileyim benim naçizane düşüncelerim bu "ben lafımı ortaya koydum beğenen alır gider beğenmeyen bırakır kaçar" misali :)
O yüzden yine de tabi yeni bir yıla giriyoruz temennilerimiz ortak dileklerimiz bir...
- Bir kere bunları maddelemek lazım aklımdaydı kaç gündür tam gününü yakalayayım dedim hatta makinanın aktarma kablosunu evde unutmuşum akşama resimleyeceğim yazıyı şimdi lalettayin bir resim koydum...
- Yeni yılda ayrıca her zaman hep sağlıklı olalım...
- Güne hep sağlıkla başlayalım...
- Sevdiklerimizin acılarını yokluklarını görmeyelim...
- Evimizin cebimizin bol bereketi olsun...
- Kötü huylarımızdan islah olalım...
- Evlerimiz hep dirlik huzur mutlulukla dolsun...
- Her yanda barış olsun insanlar hiç uğruna ölmesin...
- Çocuklarımıza bol su' lu yeşillikli güzel bir dünya kalsın...
- Kardeşçe yaşayalım...
- Tahammül sınırlarımız en geniş ekran televizyondan daha da geniş sınırlarda olsun...
- Bu tarihten itibaren en en en dürüst yöneticilerle yönetilsin hatta mümkünse öyle biri çıksın ki yeniden hayat bulsun yurdum...
- Bütün dargınlar küslünlükler bıçak gibi kesilsin gitsin...
- Her daim iyi insanlarla karşılaşalım...
- Kötülerin şer'inden saklasın Yaradan hepimizi...
- Herkesin işleri rast gitsin bol bereketli kazançları olsun hepimizin...
- Sıkıntıların üstesinden gelecek kocaman yüreklerimiz olsun dayanma gücümüz çoğalsın...
- HEPİMİZİN GÖNLÜNÜN MURADI OLSUN HER DAİM...
aklıma gelince daha yazarım :)
30 Aralık 2008 Salı
Elleriniz kırıla...
İlgili haberlerini seyredemiyorum yüreğim acıyor biz karda buzda ısınmayı düşünürken insanlar ne halde insan olmayanların yüzünden...
sıralayamadım...
Aslında bu bloğu kızımı anlatmak ona kalan bir hatıra şeklinde düşünmüştüm ilk zamanlarda sonra benim içimi dökeceğim "meydan" ım oldu böylesi de iyi oldu... İlerde kızımın, annesini, babasını hayata dair herşeyi okuyacağı esaslı bir hatıra olarak kalacak inşallah... O yüzden de hem içimi dökmek hem de kendisinin de tanıması açısından kafamda babamı anlatmak var önce... Sonrasında sene sonu ya geçen zamanın muhasebesini iki sıfır sıfır dokuzdan beklentilerimi dileklerimi dualarımı yazacağım ama önce sıra babamda...
Babam canım dünyamın yakışıklısı can parem... Her zaman erkeklerin en yakışıklısıdır benim için herkesin kendi babasında olduğu gibi... En özel insan... Bu kadar sevdiğim saydığım can paremle de hiç anlaşamayız esasında kuma gibi de didişiriz aslında :)
Babam sessiz adamdır, konuşmaz, sohbet etmez öyle sorarsın söyler ötesi yok... Çok kızıyorum ona aslında sağlığına gereken önemi vermiyor diye, aslında kendimiz için değil ki büyük çoğunluğu kendimiz tabi ama geride olan sorumluluklarımız için de bakmalıyız bedene diye düşünüyorum...
Babama olan aşkım her kız çocuğunun babasına olan aşkı gibi benimki hele anne olduktan sonra da daha da anne şefkati gibi...
Çok hızlıdır babam hızlı da yaşamış şimdi duruldu :) Çok ama çok yakışıklıdır bir kere şeytan tüyü ziyadesiyle fazla arkadaşın, hatun kişiler de pek severler kendisini :) Karizması konuşması sohbeti (sohbet de bizden hariç herkesle tabi :) aladır...
Acayip vicdanlıdır kendisi, beraber dükkanda çalıştığımız iki sene içinde yakinen yaşadığım için kapıya kim gelirse çevirmez mi insan dükkanı bırakıp milletin her işine koşacak kadar hizmet adamı, gerçi hep bunlar yüzünden hiç darda kalmadığını düşünürüm verilmiş sadakası varmış deriz ya babamınki de o hesap... Gerçi bizim aile işlerimize koşma işini hep bana devretse de bilir ki o işler yapılacak neticelenecek...
Ticari zekasının ziyadesiyle fazla olmakla beraber birçok işe girmiş sonucu hüsranla sonlansa da toz kondurmaz insan babasına işte :) canım benim...
İlk dansımı onunla yaptım mesela en iyi dans partnerimdir kendisinden öğrendiğim için de ben de iyi dans ederim vesselam... Sonra... İlk sinemaya babamla gittim Top Gun filmine :) Öpüşme sahnesi vardı da ne utanmıştım :)
Çok düşüncelidir ilk çocuğu olduğum için bütün zulümleri kendi üzerimde denemiş kızkardeşime birşey bırakmamıştır :) Bir zamanlar askılı bluz giydirmezdi mesela o gittikten sonra giyerdim bende :) Sonra ilk cep telefonları çıktığı vakit istediğimde "sen tele-kız mısın ki cep telefonun olacak?" demişti böyle onlarca da süper lafları vardır :) Sonrasında da bir hafta sonu Bolu' dan eve geldiğimde terminalde saatlerce birbirimizi bulamayınca kendi elleriyle verdi cep telefonumu :)
Üniversiteyi kazanırsam araba alacağını söylerdi sebebi de erkeklerin arabasına binmeyip kendi arabama binmemem içinmiş :) Sonrasında aldı da :)
Arkadaşlarımın evlerinde töbe kalmama müsade etmezdi ne yalvarırdım olmadı :) Olsun hiç kızgınlığım kırgınlığım yoktur ki şimdi hepsini gülümsemeyle hatırlıyorum...
Babamı koluma takıp gezmeye bayılırdım eeee aslan gibi babam var yakışıklı her daim grantuvalet (takım elbisenin ismi oluyor) giyinir kokuları bütün apartmanı sarar hatta komşular babamın işe gittiğini apartmandaki kokulardan anlarlardı...
Saçları her daim uzun onun yüzünden ben de kocamda uzun saç istiyorum o da bakımı zor diye ikide bir kuş gibi kestirip kestirip geliyor :(
Çocukken beni "çıtırığım" diye severdi hala da hayatım der sevgilim der... Canım benim...
Çok seviyorum çok yazdıkça daha da kanım kaynadı olsa da sarılsam akşam gideyim de sarılayım ona doya doya Allahım acısını göstermesin hiç bir evlada babasının annesinin sevdiklerinin yokluğunu acılarını amin...
Çok süper bir ev babası süper bir koca olamasa da anneme göre :) bence yapabileceği herşeyi yaptı işte burada yalan mı söyleyeceğim kendisine de söylüyorum mıç mıç süper babam diye anlatıyorum da sezarın hakkı sezara, ama babam o benim can babam can parem...
Seni çok seviyorum yakışıklım bitanem...
29 Aralık 2008 Pazartesi
Bugün...
28 Aralık 2008 Pazar
İki Küçük Damlacık...
27 Aralık 2008 Cumartesi
Ah Yurdum Caanım Yurdum...
Bu işi gerçekten anlamadım nasıl iki yüzü farklı bir Türkiye burası, batan hepten batıyor tepedekilere zaten deprem bile kar etmiyor...
Tabi ki istemem kimse gördüğünden geri kalmasın ama uçurum da bu kadar olmasın...
Bugün Ankaramın Tunalı Hilmi caddesindeydim, o mağazaların kasa önlerindeki uzayan dükkan dışına taşan kuyruklarına baktım bir daha baktım şaştım da kaldım...
Sonra akşam ajansı (rahmetli benim derdi benim de dilime pelesenk oldu) seyrettim seyretttim de şaştım kaldım...
Yine de bugünümüzü aratmasın Allah bütün aşılması güç uçurumlara rağmen... Amin...
26 Aralık 2008 Cuma
İki kadın...
25 Aralık 2008 Perşembe
Susamıyorum...
Bana Aldanmayın... (Fotoğrafın Dili...)
24 Aralık 2008 Çarşamba
Hamdolsun...
Krizin, "Türkiye'de kriz pisikolojik" diye tabir edildiği yurdumda bir işim olduğu için hamdolsun...
Uzaklarda...
23 Aralık 2008 Salı
Bizim Bir Grubumuz Var....
merhamet...
22 Aralık 2008 Pazartesi
huzur "TOMAĞI"
Baba kız yemekten sonra kanepede mayıştılar babası kızının başını okşarken ne dedi "huzur tomağım" :))) oldu canım topak onun adı "huzur topağım":))
Aşağıdaki eserimiz de kapak olur manasındaki sürprizimiz elmalı kurabiyemiz :)
Zaten eve gelir gelmez Bey, mutfakta tepsi içinde mamulleri görünce "kapak olacak kurabiyeleri yapmışsın" diyerek bugünkü blog ziyaretini gerçekleştirmiş onu öğrendik bu vesileyle hadi bakalım...
Bu hafta evdeyim malumunuz...
Sabah her zamanki gibi erkenden kalktım tabi Rengin kreşe gidecek, Bey işe...
Hazırlandık Rengin' i kreşe bıraktım geldim eve ama evde kaybolsam kurtaracak adam lazım o derece dağınık topla topla helak oldum bir de dolap yok evde fazla dolayısıyla her bulduğumu her yere tıkıyorum bulmaya gelince de artık orası Allah Kerim :) Hazıfa da balığınkinden beter olduğundan bende Allaaaah :)
Neyse hamarattım bu sabah ziyadesiyle, yataklar odalar salon ıvır zıvır toplandı mutfağa ayrıca el altıldı, makina boşaltıldı, yenilerine yer açıldı, sabah sabah Rengin dün akşam arkadaş ziyaretinde yemiş olduğu kaşarlı sigara böreğinden tadınca sabah istedi kalkıp ona onu yapıldı, hemen öylece bırakıp çıkmıştım onlar derlendi yerleşti, bir elektirik süpürgesiyle evi dolanmak suretiyle işe son versem tam süper olacak herşey, birazdan takıp koluma gezeceğim evde kendisiyle...
Haaa akşamdan şekere buladığım kabak tatlısını da sabah pişirdiğimi söylemeden geçemeyeceğim, ayrıcaaaa elmalar biraz daha kendi hallerine bırakılırlarsa ömürleri vefa etmeyecek o yüzden onlar da birazdan ceviz tarçın ikilisiyle birleşip hamurun içine girmek ve pişmek sonucu bizim Bey in sevdiği bir şekle bürünecekler akşama sürpriz olsun bu da kendisine (kapak olsun der gibi oldu ah Türkçem canım Türkçem) :)
Bu gördüğünüz resim, salon penceresinden... Sevdiğim kapalı hava hatta bugün kar gelecek diyor meteoroloji, fakat akşamları Rengin' i ben aldığım için biraz tedirginim kar konusunda çünkü Ankara' nın yükseğinde oturuyoruz kar'ı buzu kalkmaz bir yer burası o yüzden karda araba kullanmak korkutuyor kara kara düşünüyorum olmadı taksinin tekerlerine güveneceğim...
Evimin yerini çok seviyorum önünde çocuk parkı, bir sonraki işlek caddeye rağmen sokaktan geçen araba sayısının yokluğu diyeyim herşeyiyle evet yeri güzel ama ev güneş almıyor ciddi girmiyor güneş balkonundan öte dolayısıyla da donuyoruz ve de harıl harıl ev arıyoruz umarım bri an önce yeri yine bunun gibi güzel gönlüme göre bir ev buluruz...
Amin...