24 Aralık 2008 Çarşamba
23 Aralık 2008 Salı
Bizim Bir Grubumuz Var....
merhamet...
22 Aralık 2008 Pazartesi
huzur "TOMAĞI"
Baba kız yemekten sonra kanepede mayıştılar babası kızının başını okşarken ne dedi "huzur tomağım" :))) oldu canım topak onun adı "huzur topağım":))
Aşağıdaki eserimiz de kapak olur manasındaki sürprizimiz elmalı kurabiyemiz :)
Zaten eve gelir gelmez Bey, mutfakta tepsi içinde mamulleri görünce "kapak olacak kurabiyeleri yapmışsın" diyerek bugünkü blog ziyaretini gerçekleştirmiş onu öğrendik bu vesileyle hadi bakalım...
Bu hafta evdeyim malumunuz...
Sabah her zamanki gibi erkenden kalktım tabi Rengin kreşe gidecek, Bey işe...
Hazırlandık Rengin' i kreşe bıraktım geldim eve ama evde kaybolsam kurtaracak adam lazım o derece dağınık topla topla helak oldum bir de dolap yok evde fazla dolayısıyla her bulduğumu her yere tıkıyorum bulmaya gelince de artık orası Allah Kerim :) Hazıfa da balığınkinden beter olduğundan bende Allaaaah :)
Neyse hamarattım bu sabah ziyadesiyle, yataklar odalar salon ıvır zıvır toplandı mutfağa ayrıca el altıldı, makina boşaltıldı, yenilerine yer açıldı, sabah sabah Rengin dün akşam arkadaş ziyaretinde yemiş olduğu kaşarlı sigara böreğinden tadınca sabah istedi kalkıp ona onu yapıldı, hemen öylece bırakıp çıkmıştım onlar derlendi yerleşti, bir elektirik süpürgesiyle evi dolanmak suretiyle işe son versem tam süper olacak herşey, birazdan takıp koluma gezeceğim evde kendisiyle...
Haaa akşamdan şekere buladığım kabak tatlısını da sabah pişirdiğimi söylemeden geçemeyeceğim, ayrıcaaaa elmalar biraz daha kendi hallerine bırakılırlarsa ömürleri vefa etmeyecek o yüzden onlar da birazdan ceviz tarçın ikilisiyle birleşip hamurun içine girmek ve pişmek sonucu bizim Bey in sevdiği bir şekle bürünecekler akşama sürpriz olsun bu da kendisine (kapak olsun der gibi oldu ah Türkçem canım Türkçem) :)
Bu gördüğünüz resim, salon penceresinden... Sevdiğim kapalı hava hatta bugün kar gelecek diyor meteoroloji, fakat akşamları Rengin' i ben aldığım için biraz tedirginim kar konusunda çünkü Ankara' nın yükseğinde oturuyoruz kar'ı buzu kalkmaz bir yer burası o yüzden karda araba kullanmak korkutuyor kara kara düşünüyorum olmadı taksinin tekerlerine güveneceğim...
Evimin yerini çok seviyorum önünde çocuk parkı, bir sonraki işlek caddeye rağmen sokaktan geçen araba sayısının yokluğu diyeyim herşeyiyle evet yeri güzel ama ev güneş almıyor ciddi girmiyor güneş balkonundan öte dolayısıyla da donuyoruz ve de harıl harıl ev arıyoruz umarım bri an önce yeri yine bunun gibi güzel gönlüme göre bir ev buluruz...
Amin...
20 Aralık 2008 Cumartesi
Yine...
19 Aralık 2008 Cuma
Açın Sesi...
18 Aralık 2008 Perşembe
Şampiyonanın ardından...
13 Aralık 2008 Cumartesi
Taekwondo...Poomsae... Kayıtlar... Ülkeler...
11 Aralık 2008 Perşembe
Barış Akarsu...
bir saç vardı ki bende....
...benden öte...
Simsiyah düz ki ne düz yıka çık, ışıltısından bakarken kamaşırdı gözler, zaten kaş-göz siyah (kaşlar tek, uzun eski yastıklar misali kalın da bir de üstüne) tam "zeytin gözlüm sana meylim nedendir" durumundayım...
Uzun da bir de saçlarım, annem yıkardı dolanırdım öyle savura savura...
Lise mezuniyetimden sonra boyattım saçlarımı ilk kez, yaklaşık 4-5 sene kızıl kullandım tonlarını hep deneyerek ama kaş göz siyah olunca açık renk sırıtıyor bağırıyor yüzüne gitmedi bu renk he heeeey diyerek... Sonra Bolu' da gazinosuna rahat girdiğim ve kuaför çocukların da saçlarımı mı artık beni mi oradasını bilemediğim sebepten ötürü "hanımefendinin" tarakları ( paşanın karısı) kullanılarak ve her hafta saçımın rengi ile oynanmak suretiyle senelerce saçımla oynadım durdum...
İlk permamı yaptırdığımda ön kısım komple yandı kapatacağım diye gerilerden perçemler indi alnıma (sonrasında sivilceler bastı alnımı), permanın geçiş evresi de akıllara zarardır ya Allahım tepe düz aşağı anlamsız kıvrımlar ne olduğu belli değil...
Bu yetmemiş gibi ilerleyen seneler ben olacak, sen git iki perma daha yaptır farklı zamanlarda saça...
9 Aralık 2008 Salı
Bayram mı Bayram...
Bayram sabahları kalkılır babaannemin evine gidilirdi kıyafetler giyilir tabi hele benim çatlak kız kardeşim o zamanlar pantolonunun dizi yer etmesin diye yürürken bacağını bükmezdi sakat gibi yürürdü :)
7 Aralık 2008 Pazar
Dost Kitabevi...
kokusu geldi mi :)
6 Aralık 2008 Cumartesi
ne yurt ama :)
daha tam olamadım demek ki :)
4 Aralık 2008 Perşembe
Mim... 56. Sayfa, 5. cümle...
3 Aralık 2008 Çarşamba
Keşkelerle Hayat...
Benim hayatım mı olmaz mı...
Var fazla sayıda haşmetli "keşke" lerim... ... Olmaz mı "şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler" durumunda dönüp de seyrini değiştireceğim olaylar ... Fakat insanız misal illa sürteceğim burnumu acısın kanasın sonra anlayacağım... Amcam hep der ki: "keşke şeytandandır." Çoğu zaman diyorum o "keşke" ler bana "iyi ki" lerin kapısını açmış, her "keşke" bir "iyi ki" ye gebe...
Ama yine de inanmıyorum delikanlı gibi çıkıpta(güya) insanların "yaptıklarımdan pişman değilim" kilerine... Tabi yok dönüşü ki, düzeltilesi değil durum iyisi mi kabul edeyim hem altında hem üzerinde bilincimin, inanayım bütün olarak her duruma... Az "keşke" li çok "iyi ki"li günlere...
Fikir Şeysi...
2 Aralık 2008 Salı
çok lüzumsuz ama bilgileniniz...
Bolu, Deprem,Bolu...
Nereden aklıma gelmişse bilinmez Bolu depremi geldi aklıma bugün ...
O zaman yani 99 senesi mezun olacağım ama uzaklaştırma aldığım sene dolayısıyla 4. sınıfın birinci dönemini değil 2. dönemini okuyacağım 2000 in Şubat' ında gideceğim yani Bolu'ya...
Gittiğimde kalacak yer var hem ev arkadaşım Pınar yaşıyor hala orada, bir de kuzenim kimya bölümünde araştırma görevlisi...
Zaten kuzenimle ev arkadaşıydık son 1 sene o ev hala duruyor (-du depremden önce)... Odam tam takım beni bekliyor evimizin de yeri nasıl güzel bilir Bolu' yu bilenler Atatürk Caddesinde Bulvar apartmanıydı...
Hatta o apartmanda biz Pınarla beraber de kalmıştık yine bir seneden fazla iki bile olabilir üst katındaydık bir de apartmanın bir özelliği vardı, sağ taraf evleri 140 m2 sol atraf evleri 90 m2. Bizim Pınarla kaldığımız ev 140 m2 lik olandı (Sonrasında kuzenle 90 lık olandaydık)... Biz bir temizliğe kalkardık akşama kadar bitmezdi temizle temizle Allahtan fazla eşya yoktu da :) Ama en çok da temizlik sonunda yenen soğuk yoğurtlu makarna tam bir ödüldü, geleneksel hale geldi sonrasında her temizlik sonunda koca birer tabak yedik :)
Neyse ne diyordum ha deprem oldu bizim ev darmadağın apartman zaten şu an yok ta...
1 Aralık 2008 Pazartesi
www.afiseediyorum.com
şok şok şok flaş flaş flaş :)
Gitti ayol 1 kg. Şu bir kilonun gitmesinin insana verdiği mutluluğa bak! Yarebbim nasıl bir insansam artık 1 kg a bile nasıl seviniyorum :)
29 Kasım 2008 Cumartesi
bu blog işi...
evdeyim evde...
"cadımızla zor günlerin ardından yaşanan keyifler"
28 Kasım 2008 Cuma
hayalimdi...
Nedendir bilinmez hep bir hayalim vardı bir radyo programım olsun "gecenin sesi" olsun ismi, fonda derinden blues çalsın sıkıntıda olanlari kararsız kalanlar arasınlar beni sohbet edelim buğulu ses tonları vardır ya hış hış olur gerçi benim sesim tam bir borazan ciddiyim hele sabahları tam bir felaket hörül hörül... Programı gece yarısı istememin de sebebi bu belki hafif enerjisi de gitmiş olur sesimin :) şaka bir yana gerçekten olsa ne iyi olurdu iyi dinleyiciyimdir daha ötesi mantıklıyımdır duygusal verilen kararlar çok akla yatkın gelmez bana ... Neyse ne diyordum programım gece yarısı başlasın arasınlar derman olayım onlara...
rapor
örerim ilmek ilmek...
27 Kasım 2008 Perşembe
girdim çıkasım yok bu sefer...
ismiyle müsemma...
Ey Halkım...
26 Kasım 2008 Çarşamba
adamla kadın...
içim de...
25 Kasım 2008 Salı
Tesadüf...
Kelimenin tınısı bende hep olumluyu çağrıştırmıştır hayatımda olduğu ya da meydana getirdiği olumlu davranışlar gibi...
Üniversite son sınıfta mezuniyetime 10 gün kala 1 sene uzaklaştırma cezası aldım, hep baktım seyrettim ne olacak bu olayın hayrı ne zaman çıkacak diye sonra zaman aktı aktı şimdi çalıştığım yerin sınavı açıldı kazandım, sonra baktım şeker bir adam iş arkadaşım, o zaman hayatımda biri var ama benim sonra yine zaman suyun yolunu bulduğu gibi yolunu buldu o şeker adam kocam oldu...
Hayatımın en olumsuzu gibi görünen aslında en olumlusu olan en unutulmaz olayı tesadüf değildir de nedir?
24 Kasım 2008 Pazartesi
istedim de vermediler...
Tam mezun olduk kpss çıkardılar başıma ben beden eğitimciyim ne anlarım tarihten coğrafyadan matematikten ondan bundan etmediler beni öğretmen kaybettiler kaybettiler...
Kutlu olsun öğretmenlerin günü...
23 Kasım 2008 Pazar
Empatinin de böylesi...
Bu sabah milli dizimiz bez bebek in reklam arasında zap yaparken Türkan Şoray'ı gördüm bir üniversitenin kısa film yarışması varmış aradan da Türkan Şoray' a bir ödül verelim gelsin, basın da okulumuzla yarışmamızla ilgilensin mantığıyla çağırmışlar kendisini de ...
Behzat Uygur sunucu -hiç te haz etmem kendisinden yapay insan- sonra Cahit Berkay konser vermiş onu gösterdiler ben de kilitlenmişim müzikler süper sonra sahneye çıktı Türkan Şoray, sunucunun iltifat yağmuru ödül alması filan...
Bir an Türkan Şoray oldum aldım ödülü teşekkür ettim Cahit Berkay' ı dinlerken çevirdiğim filmler geldi gözümün önüne, Cahit' e sarıldım aferin arkadaşım filmlerimi müziğinle şenlendirdin sağoalsın -ki kendisi Türkan'ım için yaptım hepsini dedi- Behzat oğlum sen de çok yakışıklıymışsın sakal da ayrıca yakışmış film çevirelim bir ara dedim sonra eğildim kalabalığın önünde...
Haberin altında gözlerinden yaşlar akacaktı Sultan'ın yazıyordu ekran karşısındaki Sultan'dan aktı bile...
Demek ki bu aralar ihtiyaç hasıl oldu gözyaşı boşaltmaya bünyeden...