Bu hırsız gibi bir damdan bir kapıdan girilen blog açıldı açılacak mevzu fena halde canımı sıkarken, eskinin hatırlarsınız cep telefonlarında olurdu farklı operatörlerden birbirine mesaj gitmezdi de mesaj merkez numaralarını her defasında değiştirirdik ya ne ilkellik...
Yine döndük o günlere maşallah...
Çektirenler utansın ne dene...
Fakat yetti artık, kedinin yün yumağıyla oynadığı gibi oynamayın artık, ayrıca da ses çıkarsak da kim neresine takıyor ki, boğazın patladığıyla kalınmıyor mu?
İnşallah bundan kısa süre sonra artık efendi gibi girilir meydanlara, dökülünür, yazılır, çizilir, okur, okunuruz....
Oryantiring hakemliği, bu kez Nevşehir Mustafapaşa ve Ürgüp bölgesindeydi...
Malum belimde mütemadiyen ağrısı canıma okuyan üç mükellef fıtık, üç gün boyunca sürekli ayakta durmaktan ve malzemelerle haşır neşir olmaktan kendini bu ara iyice hissettirse de o doğanın dokusu, Allah' ın o bölgeye cömert davranması, ortam anlatılamayacak güzellikteydi...
Gidilen yerleri gezme durumu hiç olmasa da, iki taş bir baş tabir edilen kısacık zaman diliminde artık göz ne gördüyse bölgeden ayrılmadan içten "Ah" lar çekilerek izlenildi...
Şimdi de o keyfin yorgunluğun üzerine iyi gider misali rahat bize gelir mi aaa ne demek sürekli bir sirkülasyon olmalı hayatta diyerek bu sefer de taşınma işini sardık başımıza...
Ev sahibemizin lakabını bugün bir emlakçıdan öğrendiğim aaaaaaaa ağabey deme öyle onlar bile bu vakada melaike kalıyorlar lütfen onlara haksızlık etme deme deme boşver diyerek dumur diyarlarında gezmeye daldım...
Önümüzdeki maçlara bakalım, nasıl bir ev nasip olacak, hele bu bel ağrılarıyla nasıl taşımılacak, koca ev nasıl der-top edilecek yığın sorularının umarım cevapları, hayırlı ayrıca her kapanan kapının yeni açılana gebe olması ümitlerimle...